Mehmet EROĞLU
Bilesiniz
Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız bir hayat / bir dünya için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.
Liderler tehlikeli değildir. Asıl tehlike her şeye koşulsuz inanıp sorgulamayan ve menfaatleri uğruna her haksızlığa sessiz kalan kitlelerdir.
Layık olmadan makam sahibi olanlar, astlarını ısırıp, üstlerine kuyruk sallarlar.
Acemi bahçıvan gülün cellâdı olurmuş.
“Kişiye hatası söylenmezse, kabahatini hüner zanneder.”
Çakal, bir ceylanı boşuna övmez. Saf olmayın. Kimse bir şey almadan, bir şeyler vermez.
Aslanın ormanın kralı olduğunu bilmesi, gücünü bilmesidir. Lakin suya girince timsaha kafa tutamayacağını bilmesi, haddini bilmesidir.
Şahsınıza karşı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşan, altın olsa kesenizde, bal olsa kâsenizde tutmayın.
“Körün gözü açılınca ilk kırdığı şey bastonudur." Tutunduğunu kırmak insanın hamurunda var.
Bir adım daha atamayacak kadar yorgun olduğunda şu sözü hatırla; eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik.
Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat seni zorluklarla geri çekiyorsa, seni daha güzel bir yere fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam et.
Şu özelliklere sahip insanları asla yenemezsiniz.
Kendi kendine moral veriyorsa, kaybedecek hiçbir şeyi kalmamışsa, acı çektiğinde bile halen gülüyorsa.
Uzmanlar diyor ki;
“Bir kişi basit şeylere ağlıyorsa o kişi masum, çok uyuyorsa mutsuz, hiç ağlamıyorsa güçsüz, eğer saçma sapan şeylere bile gülüyorsa o kişi derin bir yalnızlık içerisindedir.”
Bir söz vardır;
“Bir gün bile sizin hayatınızı yaşamamış birinin sözüne takılıp hayatınızı zehir etmeyin.”
Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, yorulursun.
Biz “hayır” demeyi, “işim var” demeyi, “olmaz” demeyi beceremeyen insanlarız. Yorgunluğumuz bu sebeptendir.
Akıl hastanesinde bir hastaya soruyorlar; “Zaman nedir” diye. Akıl hastasının verdiği cevap; “Zaman, ölümü hak etmek için Allah’ın tanıdığı süreye denir” diyor. Söz bitmiştir.
Bugün sevdiklerinizin gözlerinden öpmezseniz, gün gelecek mezar taşını öpeceksiniz. Bugün sevdiklerinizi kucaklamazsanız gün gelecek toprağına sarılacaksınız.
Üstada sormuşlar; “Geri dönmeyen şey” nedir? Üstat cevap vermiş; “İki şey geri dönmez. Biri ölen, ikincisi kırılan.” “Niçin” demişler; “Çünkü birincisinde can yoktur, ikincisinde derman…”
İnsan kötü günde yanında olanı ve bir de kötü günde onu satanı unutmazmış.
Zaman beni haklı çıkardığında, halen yaşıyor olmak istiyorum.
Hayat öyle garip bir şey ki; Yolcuların felaketi olan bir geminin mutfağında ölümü bekleyen ıstakozlar için Titanik’in batması mucizeydi. Gemi battı ve o ana kadar ölümü bekleyen ıstakozlar o batışla kurtuldu. Yani birinin felaketi, öbürünün mucizesi olabilir.
Bir büyüğe sormuşlar; “Efendim, zamanında ayaklarınızın altına hazineler serdiler, neden almadınız” diye. “Almam için eğilmem gerekiyordu” demiş…
Elindeki kemiği yere atmadan, kimin adam, kimin it olduğunu anlayamazsın.
Markasız ve ucuz kıyafetler giymen, fakir olduğun anlamına gelmez. Unutma ki, bakman gereken bir ailen var, etkilemen gereken bir topluluk değil.
Bakmakla öğrenilse, itler kasaplığı öğrenirdi.
Cahilsen okur/öğrenirsin. Geriysen ilerlersin. Paran yoksa kazanırsın. Her şeyin çaresi var. Fakat insan bozulduysa, bunun çaresi yoktur.
Bilesiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.