Ali AKSÜT
Bana Mesaj Geldi
Sağ olsun her Cuma, her kandilde, her bayramda mesajları gelir. Beni hiç unutmaz.
Sana da mesaj geliyor mu?
Yakında mesajlaştın mı?
Devam ediyor konuşmalar… “Bana mesaj gelmedi”. “Ben mesaj falan istemiyorum” dedim. “Hayırdır ne oldu gene” diye sordu. Kendisine mesaj gelen dostum.
Bende teknolojiye, en son modern cihazlarla, bilgisayar, tablet, laptop, cep telefonu, ev telefonu telsiz telefon, müzik çalar vb. çoğaltabiliriz, bunların kullanılmasına, insanın ve toplumun günlük yaşayışındaki kolaylıklarına faydalarına asla taassup içinde hareket eden fikri sabit gelişimlere ve ilerlemeye düşman, gerici, yobaz biri falan değilim. Ne diyor yüce dinimiz: “iki günü denk olan ziyandadır.” Gene ne diyor yüce peygamberimiz: “ilmini arttırmayan güne lanet olsun” ve “cahil sofu değirmenin eşeği gibidir.” Hadisleriyle en büyük ilahi emir, biz kullara verilen mesaj “oku”, “Allah’ın adıyla oku, seni yoktan yaratan Allah’ın adıyla oku” demiş.
Evet, sevgili dostlar, bizim medeniyet dünyamızda bizlere yol gösterecek ilham verecek, ışık saçacak; yüzlerce binlerce kültür hazinelerimiz var. Yeter ki bizler biraz merek edip o muhteşem hazinelerin kapısından bir adım atalım.
İçinde yaşadığımız dünyada televizyon, medya, haberleşme, telefon, faks, telsiz, bilgisayar, lap top, whatsapp vb. hepsi gerekli, güzel ve yaralı. Bunlardan insanlığımızın, neslimizin toplumumuzun yararlanmaması çok af buyurun aptallık olur. Ancak cahil kişiler bunu düşünebilir. İçinde yaşadığımız çağın teknolojik gelişmelerini takip edemeyen onları, insanlık, kendi ülkesi ve milleti için kullanamayan, yani çağı okuyamayan çağın dışında kalır, yani çağ dışı olur. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi:
‘’ Kur’an’dan alıp ilhamını
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.’’
İşte bizim Aydın’ımız, bizim yaklaşımımız değerlerimiz ve bakışımız bu olmalı.
Bu mesaj konusu ne kadar önemliymiş de biz bilmiyormuşuz. Geçenlerde bir sohbette yerel yöneticiliği olan, aynı zaman bürokraside de görev alan ve çok güzel hizmetleri olan bir dostum bana “Ali bey; gece gündüz, vakitli vakitsiz cep telefonuma gelen mesajlardan bıktım usandım gına geldi” dedi.
Bizim particiler bir taraftan, bitkisel ilaç satıcıları pardon “bu ürün bir ilaç değildir, gıda takviyesidir” yazıyor üzerinde… Bir taraftan, şirketlerin firmaların AVM’deki kampanyaların ve bankaların en ucuz araba, konut, tüketici kredileri bende, koşun koşun araba kaçıyor, arabayı kaçıran yaya kalacak bir daha araba kalkmayacak vb. minvalde mesaj bombardımanlarından bıktım usandım. Vallahi de billahi de gına geldi dedi. Dostum o kadar öfkelenmiş ki bankalara bunlar vahşi kapitalizmin tatlı gülücüklü lüks tüketim tuzaklarına o kadar içerlemiş ki “bunların hepsi hırsız” dedi. Hem de modern hırsız, teknoloji hırsızı hepsi bizleri soymak için kırk takla atıyorlar. “Biz de maalesef ihtiyaçlarımızı karşılamak istek ve arzusuyla sanki bedava veriyorlarmış gibi gerçek ihtiyacımız olmayan bir sürü gereksiz ve lüks mallara avuç avuç, çuval çuval paralar ödüyoruz” dedi. Bu acı sosyal gerçekle beraber dostumuz particilere, siyasi yönetici ve aktörlere de çok tepkili.
Dedim nedir bu tepkinin gerekçesi dostumuz iyice doluymuş, dökülmeye başladı: ‘’ben arkadaş bana Cuma tebriği, kandil, bayram tebrik mesajlarını, öyle Kocatepe de Sultanahmet camisinde Mekke’ de, Kâbe’de, kandil günleri Allah’a yakarış dua ve niyazda bulunan hocaların cemaati manevi etki ile ruhuna nüfus edip bizleri hıçkıra hıçkıra ağlatıp etkilediği gibi, aynı duygusallık ve dini içerikli mesajlarla güya biz parti tabanındaki sadece Allah rızası için koşan hizmet etmeye çalışan işin kahrını çeken parasız askerlere yani bizlerin damardan tüsküyü verip kendi düzenlerini saltanatlarını devam ettirecekler’’dedi. Ben çok kızıyorum bunlara dedi. Bu oynanan tiyatroya çok kızıyorum dedi. Ben telefonuma mesaj falan istemiyorum, bizim ağalar mesaj gönderme telaşesiyle vakit kaybetmesinler. Bana kandil, Cuma mesajları gelmesin hiç zararı yok, ama memleket için iş yapsınlar, vatandaşın işini görsünler, bir yaraya merhem olsunlar, ben başka bişeycik istemeyom ‘’ dedi.
Laf, muhabbet epey uzayınca bu mesaj geldi işinden bende çok muzdarip olduğumu ifade ettim. Çarşıda, yolda, cadde, sokak ve herhangi bir işyerinde rastlaştığımız herhangi bir dostum bana soruyor? Ali bey sana mesaj geldi mi? bende dürüstçe doğru söylüyorum, hayır gelmedi. O dostum bana geldi diyor. Ve ekliyor sana da gelmesi lazım telefonuma bakıyorum. Bana o kişilerden mesaj gelmemiş. Yanımdaki dostum çok yadırgıyor. Allah Allah sana gelmesi lazım diyor. Cevabını ben veriyorum. Şu zamanlarda bana pek mesaj gelmez. Zatı muhteremler özel kalemine verdiği talimatlar gereğince bilgisayar’ın tuşu ona göre basılır. Hangi zaman, hangi dönem, hangi listedekilere mesaj gidecek belirlenir dedim. Şuan ben mesaj gönderilecek listede yokum. Onun için şuan bana mesaj gelmez dedim ve ekledim. Seçim zamanı olursa mesela yerel seçimler, genel seçimler, başkanlık, muhtarlık, meclis üyeliği, milletvekilliği fark etmiyor, o zaman bana gökten sağanak halinde mesaj yağıyor dedim. Şu saatte Menderes parkı, şu saatte filan mahalle kahvesi, şu saatte cumartesi pazarında 8 Mart kadınlar günü etkinliği şu saatte bakan karşılanacak, şu saate köy kahvesinde toplantı, şu saatte sivil toplum kuruluşlarıyla kahvaltı, şu saatte de sosyal sorumluluk projeleri uygulamalarından filan engelli vatandaşımıza akülü engelli arabası verme töreni, şu saatte de basın mensuplarıyla buluşma toplantısı, Vali Bey’i ziyaret vs. Örnekleri çoğalt çoğaltabildiğin kadar. Gökten sağanak halinde mesaj yağıyor, şu mesaj bereketine bakın, şu zenginliğe bakın beyler beni kıskanmayın, ben gerçekten mesaj milyarderiyim. Herkese nasip olmaz böyle zenginlik.
Beyler, gelin biz ıvır zıvır mesajlarla uğraşmayalım. Ömrümüzün, varoluşumuzun yani DOĞUM ve ÖLÜM arasındaki şu ana kadar yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımızın ve eserlerimizin Gök kubbede bir mesajlarımız olması dileği ile…
Hoşça kalın, sağlıklı yaşayın, sevgiyle kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.