Mehmet EROĞLU
Bahçeli’nin Tunceli Ziyareti
Değerli okurlar biliyorsunuz her Salı günü mecliste gurubu bulunan partilerin gurup toplantısı oluyor. Bu gurup toplantılarında genelde parti genel başkanları birer konuşma yaparak gündemi ve ülke sorunlarını anlatırlar.
Geçen Salı günü gurup toplantısında Başbakan Sayın Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye açtı ağzını, yumdu gözünü… Bahçeli’ye yönelik hakarete varan sözler söyledi.
Konuşmasında hafızamda kaldığına göre “Ey Bahçeli cesaretiniz, yüreğiniz varsa gurup toplantısında yaptığın konuşmanızı Tunceli’de yapın” diye meydan okumasına cevap veren Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı Tunceli’ye giderek orada da tekrar etti. Ve dedi ki:
Cesaretim sınanmıştı
İcazet ve vesayet altında Başbakanlık yapan Davutoğlu, şahsıma meydan okumuştu. Cesaretimi sınamıştı. İşte Tunceli’deyim, işte Türk milletinin güzide evlatlarıyla bir aradayım.
Mangal gibi yürek var
MHP’de mangal gibi yürek, demir dağları eritecek kadar devasa bir cesaret vardır. Biz, ne insanımızdan cayarız ne vatanımızdan vazgeçeriz. Biz, ne ihanetten korkar ne de haram yiyenlerden çekiniriz.
Devlet el etek öpmez
Devletin diz çökeceğini söyleyen Başbakan’a diyorum ki, Devlet diz çökmez. Devlet’in el, etek öpeceğini ileri süren Başbakan’a diyorum ki, Devlet el de etek de öpmez.
Bölücü teröristlerdir
Feodal kalıntılar, devletin sürekliliğine hazımsızlık çekiyorsa karşılıksız bırakılamaz. Bu itibarla 1937-1938’de Tunceli’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir.
Dersim olaylarının bir isyan, Seyit Rıza’nın da terörist olduğunu bu kez de Tunceli’de söyleyen MHP lideri, “Aramıza örülen nifak duvarlarını yıkmak için buradayım” dedi.
Buradan ülkemde başbakanlık yapan Sayın Ahmet Davutoğlu’na seslenmek istiyorum. Siz bu ülkenin başbakanısınız. Aynı zamanda yürütmenin başısınız eğer bir parti lideri Tunceli’ye veya Hakkâri gibi illere gidemiyorlarsa bu sizin ayıbınız. Çünkü her gün televizyonlarda ve basında ülkenin huzur içinde olduğunu söylüyorsunuz o zaman bu sözleriniz inandırıcı değil.
Sayın Bahçeli bu ülkede önemli bir partinin lideri eğer bu saydığınız yerlere gidemiyorsa siz şapkanızı önünüze koyup düşünmeniz gerekir. Ülkemde neler oluyor diye.
Şırnak’ta bölücüler yol kapatıp bundan sonra buraya Türk polisi ve askeri giremez diyorlarsa…
Batman’da iki sivil polisi tutuklayıp buranın güvenliği bizden sorulur diyorlarsa.
Ne asker ne polis yalnız başına çarşıya pazara çıkamıyorsa…
İhtiyacını görmek için çarşıya çıkan astsubayımızı eşinin gözleri önünde şehit ediyorlarsa…
Şırnak’ta yakın zamanda üç güvenlik elamanlarını cadde üzerinde şehit ediyorlarsa…
Korucu başı olan bir vatan evladını kaçırıp işkence yaptıktan sonra elektrik direğine bağlayıp ağzına on lira sokup kurşuna diziyorlarsa…
Bingöl emniyet müdürü ve yardımcısı şehit ediliyorsa…
Barış süreci diye nitelendirdiğiniz aslında PKK militanlarını şımartığınız şu günlerde bile karakollarımıza saldırı yapılıyorsa…
Eğitim kurumlarımızı ve okullarımız yakılıyorsa…
Genç öğretmenlerimizi şehit ediyorlarsa…
Büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp’ın müze olan evi yakılıp yıkılıyorsa…
Devletin aslı görevi olan karakol binalarının yapımı engelleniyorsa…
Anlayacağınız devlet orada devletçiliğini gösteremiyorsa bu kabahat veya zafiyet muhalefet liderlerinin değil bu doğrudan doğruya hükümetlerin hatasıdır.
Sayın Başbakanım siz Güneydoğu’da inisiyatifi ve alan hâkimiyetini PKK teslim ettiniz.
Sayın Bahçeli’ye gurup toplantısında meydan okudunuz yani rest çektiniz. Sayın Bahçeli’de restinizi gördü Tunceli’ye giderek gurupta yaptığı konuşmayı aynen Tunceli’de de yaptı. Çok da iyi yaptı. Sayın Bahçeli…
Erzurum ve Kars kongrelerinde söylediğiniz gibi “Hakkâri’ye de gidin Bingöl’e de gidin” diye bazı vilayetleri de saymanız icranın başı olarak doğru değildir. Hani derler ya “Fırat’ın öbür yakasında kaybolan kuzudan yürütmenin başı olarak siz sorumlusunuz”…
Tunceli veya Dersim olaylarını allayıp pullayıp gündemde tutmaya çalışan partinizdir. Sözde bazı muhalefet partileri zor durumda bırakmaya çalışıyorsunuz.
CHP, Dersimle yüzleşmiştir. Neden derseniz büyük Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanlığına Tuncelili birini genel başkanlığa getirmiştir.
Şimdi soruyorum acaba sizin partinizde Tuncelili bir milletvekiliniz var mı? Veya şöyle sorayım sizin genel merkezinizde veya başbakanlıkta çalışan bir Tuncelili var mı?
Sizin partinizde kaç alevi milletvekiliniz var?
Kapanmış ve kabuk bağlamış bir yarayı deşmek niye? Eğer bundan bir medet umuyorsanız avucunuzu yalarsınız.
Tarihlerde Dersim isyanı diye geçen olayda
İhsan Sabri Çağlayan’a göre, 1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersime gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı adlı bir teğmen'in komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlendi. Karakol yakıldı ve 33 askerin tümü öldürüldü.
27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk Birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye Dersimli gruplar tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler.
Sayın Başbakan siz hiç madalyonun öbür tarafına baktınız mı?
Dersim isyanında öldürülen 150 yakın askerimizden kim özür dileyecek?
Yıkılan köprüleri yakılan karakollar hakkında kim özür dileyecek?
Sayın Başbakan lütfen ama lütfen konuları çarpıtmayınız olaylara madalyanın iki yüzünden bakarsanız daha iyi olur kanısındayım.
Akılcı, bilimsel ve yenilikçi düşünme yerine gericiliğe, doğmalara ve din taassubuna inandırılan insanları kullanmak kolaydır. İnanıyorum ki bundan sonra bu halk kimin ne olduğunu anlayacaktır. Ne diyelim her gün yalan söyleyenler doğru söyleyenlere inanmazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.