Şerif KUTLUDAĞ
Atatürk’ü Batılılar niçin sevmez
Bu sorunun cevabını yazımın sonuna bırakmadan hemen vereyim.
Batılılar bizi Anadolu’da görmek istemezler de onun için sevmezler Atatürk’ümüzü.
1699 Karlofça Antlaşmasıyla başlayan Osmanlı Devleti’mizin yıkılış süreci 1918 Sevr Antlaşmasıyla neredeyse hedefine varmıştı. Bütün mesele Sevr ile Osmanlı Devletine imzalattıkları antlaşmanın eyleme dönüştürülmesi ve bin yıllık değişmeyen hayalleri olan Türklerin geldikleri yere gönderilmesi operasyonunun sonuçlandırılmasıydı.
Hem onlar dememişler miydi Osmanlı Devletine “Hasta Adam” diye… İşte o hasta adamın son nefesini vermesine de ramak kalmıştı. Öyle ki İngilizlerin büyük destekleriyle İngilizler adına bir koç başı konumuyla 15 Mayıs 1919’da İzmir’de Batı Anadolu’nun işgalini başlatan Yunan orduları, adım adım, gün be gün ilerleyerek Manisa, Balıkesir, Bursa, Afyonkarahisar derken Ankara’nın en yakınındaki ilçesi olan Polatlı’da attıkları topların sesleri Ankara’da TBMM’de bile duyulur olmuştur
“Bütün bu ahval ve şerait içinde dahi….” Türk milletinin özgürlüğünü, Türk devletinin bağımsızlığını düşünen; sükûnetini, akılcılığını, ve askerî öngörüsünü elden bırakmayan Mustafa Kemal, TBMM’de vekillerin meclisi Kayseri’ye mi, Sivas’a mı taşıyalım tartışmalarını yaşarlarken “Ya istiklâl; ya ölüm!..” teziyle karşı bu taleplere çıkıyordu.
Sonrasında Mustafa Kemal öncülüğünde yaşanan 1. Ve 2. İnönü Savaşları, Sakarya Savaşı, 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ve 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile 9 Eylül 1922’da kazanılan zaferleriyle Batının bin yıllık hayalleri söndürülmüş, ölmesini bekledikleri “Hasta Adam” âdetâ yeniden simurg misali küllerinden doğarak dirilmiş ve bu yıl 29 Ekim 2023’te 100. Kuruluş Yılını yaşayacağımız nur topu bir Türkiye Cumhuriyeti devletimiz kuruluşunun önü açılmıştı.
Şimdi onca emek, onca entrika, onca masraf ve onca plan ile onca cephane ve asker kayıbıyla yaşadıkları bu hayal kırıklığı üzerine Batılılar Atatürk’ü nasıl sevsinlerdi, niçin sevsinlerdi?
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından gerçekleştirdiği devrimler ve sosyal değişikliklerle onlarla yarışacak bir devleti gerçekleştirmişti.
Özellikle 93 Harbi diye de bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin ardından 9 Eylül 1922’ye gelinceye kadar arada geçen 44 yılda durmadan savaşan; Yemen, Çanakkale, Hicaz, Kanal, vb savaşlarında sadece topraklarını değil, insan gücünü, ekonomisini ve moralini de kaybeden Türk milleti Mustafa Kemal öncülüğünde verdiği Millî Mücadele’nin ardından her konuda büyük sıkıntılar ve mahrumiyetler içerisinde yeni devletine Türkiye Cumhuriyeti’ne kavuşabilmişti.
Köklerinden kesilen ulu bir çınarın yan dallarından ortaya çıkan filizin büyüyüp yeniden çınar olması misali Türkiye Cumhuriyeti de zaman içerisinde serpilmiş, gelişmiş ve 100 yıl sonra bugün, dünya üzerinde söz sahibi olan bir ülke konumuna gelişiyle yine Batılıların sevmediği bir ülke konumuna gelmiştir.
NATO’ya girişimizden itibaren ülkemiz, devletimiz ve milletimiz üzerinde yaşatılmaya çalışılan özellikle her on yılda bir tekrarlanan yatişmiş insanımızın biçilmesi operasyonlarının değişmeyen hedefi de Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi güçsüz bırakmak; mümkün olursa bölmek, parçalamak ve güçsüzleştirmektir.
Geçen günlerde ABD merkezli dizi/film platformu Disney Plus'ın Atatürk dizisini yayınlamaktan vazgeçmesi büyük tepkiye neden olmuştu.
Aras Bulut İynemli'nin başrolünde olduğu dizi, fagmanı yayınlandıktan sonra özellikle Ermeni lobisi tarafından büyük tepki görmüş ve birçok Türkiye karşıtı kurum Disney üzerinde dizinin yayınlanmaması için baskı kurmaya başlamış, sonuçta da yayınlatmamışlardı.
İşte yaşanan bu olay bile tek başına Atatürk’ün Batı’da sevilmediğinin en açık göstergelerinden birisi olmuştur.
Şimdi, Batılının Atatürk’ü sevmek gibi bir mecburiyeti yoktur değerli okurlarım. Bu sevgisizliğin kökleri de derindedir. Ermeni lobisinin sergilediği tutum ise Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyetinin varlığına karşı sergilenen bir hazımsızlığın en açık göstergesidir.
Aslında sadece bu olaydan bile Türk milleti olarak alacağımız dersler vardır. Meşhur söylemiyle: Başka devletlerin koruması ve merhametiyle devlet olunmaz… Nasıl ki her ulu ağaç kendi kökleri üzerinde büyüyorsa her devlet de tarihten gelen şuuruyla kendi millî duygularından beslenerek devlet olunabilir…
Bu bağlamda, biz ATATÜRK’ümüzü, silah arkadaşlarını ve kahraman ecdadımızı saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyoruz…
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMİZLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.