Akil insan denildiğinde, konu ile ilgili kafa yoran, çalışan, uzman, yazan ve çizen kişiler olarak toplum içinde karşılık bulan aydınlar olarak bilinir.

Gündemde ise, iktidar tarafından belirlenen politikayı halka anlatmakla görevli, sürece ilişkin iktidardan farklı düşünmeyen insanlar algısı vardır. Akil insanlar sözü de yerine oturmamıştır. Sadece bu kişiler mi akil?                                                                                         

Sorusu yanında başka bir isim de verilebilirdi. Bu bir kurum değil ki, sadece bir gurup.

Hamdolsun bizim yöremiz için de bize akıl verecek akil insanlar oluşturulmuş.   

Bu akil insanlar heyetini tarih de mutlaka yazacaktır.

Mondros Mütarekesi sonrasında günümüzden bir asır önce, Padişahın Anadolu’ya gönderdiği Heyeti Nasiha’yı da tarihin sayfalarında okuduğumuz gibi…

**                

Heyeti Nasiha dedik de,

Aralarında Yanko ve Ohannes Efendilerin de bulunduğu Şehzade Abdürrahim Efendi başkanlığındaki Heyeti Nasiha, Aydın’da coşku ile karşılayanlar arasında Aydın Müftüsünün bu­lun­ma­yı­şı dik­ka­t çeker. Şeh­za­de, Vali ve­ki­line bunu sorduğunda;

-Aydın’ın Müf­tü­sü, İt­ti­hat ve Te­rak­ki’ Par­ti­si’ne men­sup Esat (İleri) Hoca’nın et­ki­si ve teş­vi­kiy­le kar­şı­la­ma tö­re­ni­ne gel­me­di­ler

Heyet, toplanan halka Padişah Beyannamesi okur, Bey Camide düşman kuvvetlerine itaat edilmesi, gayri müslümlere iyi davranılması yolunda öğüt verir. Halk sessiz bir şekilde dinler ve dağılır. 

Na­si­hat He­ye­ti, 25 Nisan 1919 günü De­niz­li Hü­kü­met Ko­na­ğı önün­de halka, Pa­dişah Be­yan­na­me­si­ okunur ve yine bir camide nasihat edilir.

15 Mayıs 1919 günü Yunan İzmir’e çıktığında, Denizli Müftüsü Ahmet Hu­lu­si Efen­di halkın Delikliçınar Meydanında toplanmasını sağlar ve kürsüye çıkarak,

-Gün birlik ve beraberlik günüdür. Kâfir gelmiş de vatanımıza, canımıza, ırzımıza ve namusumuza kast eylemiş. Tüfek, balta ve bıçak neyiniz varsa hazırlıklı olun.

Denilerek uyarılarda bulunulur, dualar edilerek, halk dağılır.

Aydın ve Denizli Müftülerinin tavrına dikkat buyurunuz…

**

Mehmet Eroğlu, geçtiğimiz haftaki köşesinden soruyordu;

“Ben anlamıyorum bu Akil Adamlar Aydın’ımıza gelip de halkımıza ne diyecekler? Bu ülke için bunca şehit olan, gazi olan vatan evlatlarının anne ve babalarına ve ailelerine ne diyecekler?”

**

Bizim payımıza düşen, yani Ege Bölgesi için ihdas edilen,

Akil İnsanlarımız Aydın’a geldiğinde;

Bulvarımıza girip de bir uçtan bir uca karanfil dağıtacaklarını sanmıyoruz.

Keşke kahvehanelere girseler diyeceğiz.

-Biz akiller olarak geldik.

-Abi biz salağız.

Diyenler yanında, elin ağzı torba değil ki büzesin.

-T.C, devletimizi ve milletimizi sembol eder. Şimdi niye kaldırılıyor?

Akilim ben, diyen Hülya Avşar hanımefendiyi soranlar da olacaktır.

Bir emekli veya asgari ücretli,

-Abi madem akilsiniz, ben 835 TL ile nasıl geçineyim, bir akillik yapın bana.

Denmesi olasılığı var iken, hiç de öyle kahvehanelere de gitmeyeceklerdir.

**

Umarım yanılmayız, Akillerimiz geldiğinde sahne…

Tüm harcamalar bedava ya!

Sineğin pekmezciyi bulduğu gibi her ortamda her daim bitiveren aferin delisi, şakşakçıların da olduğu lüks bir salonda düzenlenecek yemekli toplantılar esnasında salonun tasarımından, servisin mükemmelliğinden, yemeklerin lezzetinden dem vurularak ülkenin gelişmişliğinin ölçülerine kadar bir sohbet sürecektir.

Buradaki görüntülerle ki adeta bir kamuoyu oluşturulmuş. 

Bir de bakmışsın;

Barışın mimarlarından masanın karşı tarafındaki Apo’nun ne kadar demokrat ve insancıl olduğunun fark edilmediğine dair fikre kapılanlar olmadı da değil denilecek.

Bu arada,

-Hükümetimiz çok güzel işler yapıyor. Baldıran zehri bile hazırladıydı. Barış olacak, Apo ile diyalog süper gidiyor. Kürt ve Türk Mehmet’in anaları artık ağlamayacak. Tabelalardaki koskocaman ay-yıldızı görmek istemeyenler, T.C ’yi istismar ediyorlar kardeşim.

Kısacası;

Aydın, Nazilli ve Söke’de bir salon toplantısı yapılır.

Eee bi de Kuşadası’na da uğramak gerek.