Herkes “ne zaman ölür?” diye sormuş,

Cevabı “Elbet gülünün solduğu akşam” olmuş.

Halk taban denenmiş yıpranmış heyecanı kalmamış gülü solmuş yüzler istemiyor. Vatandaş metal yorgunluğuna kapılmış, yorgun savaşçılarla demokrasi yollarının yürünemeyeceğini, sandık engellerinin aşılamayacağını çok iyi biliyor. 

Bu sosyolojik gerçeği kabul etmeliyiz. Bu gözlem ve tespitimizle bugüne kadar hizmeti geçen kadroları kişileri hedef alarak “hep hata ve yanlış yaptılar” düşüncesinde de değiliz elbette. Pek çok yaptıkları olumlu hizmetleri de olmuştur. Buradaki durum kişi, kurum ve kuruluşlar değil, daha çok yönetimle ilgili zihniyettir.

Her canlı doğar büyür gelişir yaşlanır ve ölür. Sosyal olaylarda böyledir. Canlı bir organizma gibidir. Milletler devletlerde böyledir. Kuruluş gelişme yükseliş duraklama ve gerileme dönemleri gibi…Dünyanın iki süper gücünden biri olarak bilinen eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (Sovyetler Rusya) eski lideri Mihail Gorbaçov 1990’lı yıllarda dünyanın içinde yaşadığı çağın sosyal ekonomik siyasi ve teknolojik gelişmeleri gördü. Acı reçeteye rağmen değişimin fitilini ateşledi. O hantal köhnemiş yapı Avrupa’da Orta Asya’da pek çok bağımsız devletlerin oluşmasına neden oldu. Boris Yeltsin’in demokrasi ve iktidar denemeleri onun arkasından gelen bir KGB başkanı Vladimir Putin... Yine dünyada adından bahsettiren bir Rusya…

Anavatan Partisi döneminde de rahmetli Turgut Özal partisinin iki dönemlik iktidar yorgunluğunu yıpranmışlığını gördü. Mesut Yılmaz’la partinin inişe geçtiğini ve kan kaybetmeye başladığını şahit oldu. Rahmetli cumhurbaşkanı Özal, Cumhurbaşkanlığını bırakmayı düşünerek ikinci Özal hareketi olacak değişimin dönüşümün fitilini ateşlemişti. Çok birikimli, devleti bilen ve yöneten yetişmiş beyin takımı kadroları ile bütün yaşanan tecrübelerden ders alınmış, mutfakta çok güçlü projelerle yeni değişimin projeleri hazırlanmıştı. Ama malum Türkiye şartlarında ömrü vefa etmedi. Yazık oldu emeklere, yazık oldu Türkiye’ye…

İşte AK Parti kadrolarındaki bu metal yorgunluğunu gören AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan değişimin yenilenmenin fitilini ateşledi. “Yorgun bedenlerle çetin yollar aşılmaz” dedi. Bu sosyolojik ve psikolojik gerçeklere rağmen inat ve ısrarla AK Parti’deki yönetimlerini sürdürmek isteyen siyasi aktörler, hiçbir gurup hizip şahıs eski-yeni ve benzeri hiç ayrım yapmadan halkın içine girsinler, eğer AK Partili seçmenin tabanın görüşlerine gerçekten değer verilecekse... Görecekler ki, AK Parti tabanı denenmiş-yıpranmış-seçim kaybetmiş metal yorgunu bir ekip istemiyor.

Aksi halde yeni umut ve heyecanları için sandıkta görevlerini yapan, hiç tereddütsüz oyunu veren bu samimi insanlara seçmene yazık olacak, Aydın’a yazık olacak. Halk böyle bir tabloyu hiç hak etmediği halde günahı vebali sebep olanların üzerine olur. Vatandaşımız yaşadıklarını hiç unutmaz ve sandıkta bunu affetmez. Demokrasi uğrunda başbakan ve bakanları şehit verdiğimiz Aydın efeler diyarının şanlı geçmişine ve rahmeti Başbakan Adnan Menderes’in aziz hatıralarına bu yakışmaz.

Kutsal meyve incir ve zeytinin memleketi rahmet ve bereket diyarı Güzelhisar’ımızın bahçelerinde açan güzel gülleri ve ümitlerimizin nadide çiçekleri hiç solmasın. Aydın tarihte olduğu gibi, adı gibi ülkemize, dünyamıza aydınlık ve ışık saçsın. Bu aşk heyecan aksiyon ve gönül erlerine gönüller dolusu selam olsun. İnşallah gününüz aydın, gözünüz aydın olsun! Kalın sağlıcakla…