
Mehmet EROĞLU
Adaletin temeli
Daha fazlasına sahip olmak, ayrıcalıklı olmak, önemli mevkilere gelmek için her istediğini elde etmek ve yapmak, insanoğlunun bilinçaltı hırsıdır.
Amacına ulaşmak için ise; hemen her yöntemi, her aracı kullanır. Silahlardan daha etkili olanı ondan daha tesirli olan öldürücü olan, sözler ve yazılardır. O nedenle karar veren, konuşan veya yazan yalakalar esip gürleyerek kendini çok olağan üstü olarak görürler ve gösterirler.
Bilgi birikiminden, tarih bilincinden, gerçekler dünyasından uzak, devlet, millet, vatan, kültür kavramını kavrayamayanlar, kişisel çıkarları için her türlü biat ederler.
İnsanlar vardır, siyaseti bilimin emrine verirler
Bazı İnsanlar vardır, nefesini ve kalemini hakkın ve doğruluğun emrinde kullanırlar.
İnsanlar vardır gücü, yetkiyi, serveti, bilgiyi; insana, topluma doğaya, evrene sunarlar.
Ama bazıları kimlik, kişilik, fikir değiştiren siyasetçiler, gazeteciler, sözde bürokratlar ülkemin en büyük talihsizliğidir. İlkesiz, yüzsüz, onursuz insanlar için önemli olan kişisel çıkarlarıdır.
Hırsızlığı, yolsuzluğu bildiği halde çıkarının bozulmaması için sesini çıkarmayanlarda onursuzlardır.
Ankara ve İstanbul belediyelerde daha önce yapılan yolsuzluklar hakkında dosyalar hazırlandığı ve bunlara da biz inceleriz diyerek el konulduğu halde bu zamana kadar en ufak bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Bu ne demek benim hırsızım yaparsa bir şey yok mu diyeceksiniz. Ve öylede olmuyor mu?
Her insan aydın olamaz. Aydın, zalimlerin, soyguncuların, hainlerin çıkarcıların yanında değil, bildiklerinden asla taviz vermeyen bu doğrultuda mücadele eden onurlu olan kişilerdir.
İşte toplum olarak bizlere doğru ve gerçekleri, söyleyenlere bu günlerde çok ama çok ihtiyacımız var.
Gücü sınırlandırma için ya din ya da ideolojiyi öne sürenler olmuştur. Ancak yine de gücün sarhoşluğu adaletsiz keyfi çıkar amaçlı uygulamaların önlenmesine engel olamamıştır.
Bunun için de kurumsallaşma ve kurallaşma çabası ön plana çıkmıştır. Kurallara göre yetkinin gücün sınırlandırılması. Bu nedenle de demokrasi denen sistem oluşmuştur. Ancak bu kez de ayrıcalıklı sınıf, zümre egemenliğinde, dokunulmaz eleştirilemez aristokratlar farklı adla egemenliklerini yine sürdürmeye devam ederler.
Fecr derki:
Nice sözler vardır; gün geçer, zaman geçer yürekte yer eder, nice sözler vardır, acıtır kanatır, uykular böler, nice sözler vardır, latiftir, tabiptir yüreği imar eder, nice sözler vardır, acıtır yaralar yüreği işgal eder, nice sözler vardır, hançer gibidir hardır, nardır yüreği kül eder.
Mevlana da derki:
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın, der durursun yine de yaşarsın.
Şiddetin kökleri; Çalışmadan elde edilen zenginlik, ahlaktan yoksun ticaret, insanlıktan yoksun bilim, özveriden yoksun tapınma ve ilkelerden yoksun politikalardır.
Bizim yerli atasözümüz de derki: Kendi gözündeki hezeni görmeyen başkasının gözündeki çöpü görür:
Yine bir atasözümüz der ki: Öküzümün alnı sakar kendi lakabını bana takar.
Başkasına kabahat bulacağına sen kendine bak. İlk önce evinin önünü sen temizle. Sonra başkasına laf söyle.
Ülkemde çok yoğun baskı ve yargıdan şikâyet var. Hep birlikte yaşıyoruz gemi batarsa hepimiz batarız.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.