Bir yerde erkek çocuğunun kız çocuğuna tercihi söz konusuysa, atasözleri mahiyetindeki cümleler halk arasına gelip de oturmuşsa, hatta ultrasonun yaygın kullanılmadığı yıllarda doğmamış çocuğun üzerinden kız mı erkek mi iddialarına tutuşulursa, bu size 8 Mart Dünya Kadınlar Günü neden var sorusunun sosyal hayattaki cevapları olacaktır.

Hal böyle olunca ilerde ekonomik ve siyasi alanda da ikinci plana atılan kadın; evde, sokakta veya pazarda farklı bir muamele görmeyeceği mutlaktır.

Ve kadını itibarsızlaştırdığınız da itibarsız ülkeler, devletler oluşturmuş olacaksınız.

Bunun içindir ki, Dünya Kadınlar Günü bilinci önemlidir. Türkiye’ye ilk kez 1921 yılında girmiştir bu bir çok ülkeden kırk yıl öncedir. Seçme ve seçilme hakkının kadınlara verilmesinin ilk örneğini yaşayan Türkiye için 1921 tarihi erken sayılmayacak bir tarihtir.

Kadına değer kadının yaşadığı her yerdedir, bütün dünyaya mal olmuştur. Hiçbir düşünce yapısının sınırları içine girmeyecek kadar hitap alanı geniştir. Çünkü dünyanın her yerinde kadın üretendir, anadır. Çocuk yetiştirendir, onu şekillendirendir. Yeri geldi mi baba rolüne bile girebilir. Bunu çevrenizde dahi  rahatlıkla görebilirsiniz.

Yaşam içindeki rollerinin fazla olması da, kadını saygı duyulası yapmaz mı?

Ne iş yaparsa yapsın sosyal alanda, aynı zamanda evde çorapların kaybolan teklerinden akşam yemeklerinin tuzuna kadar daimi sorumluluk ondadır.

Bakınız…

Kadın erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Niçin ayak kemiklerinden yaratılmamıştır? Çiğnenmesin diye.

Ta içten yaratılmıştır kadın, kolların arasından, kalbin aşağısından…

Savunulsun korunsun diye.

Şu da bir gerçektir ki, bir gün insan haklarına tam anlamıyla sağdık bir dünya keşfedilirse gezegenin bir köşesinde, orada kadınlar için ayrı bir güne ihtiyaç kalmayacaktır. O zaman kadının zaten verilmesi gereken değerini, ödenmesi gereken aylık gelirini konuşmak yerine dünyaya getirdiği renkler adına söyleşiriz ne dersiniz?