Mehmet EROĞLU
3 devrim şehidi ile 3 anı
Değerli okurlar bu yazımı daha önce yazmıştım . Ama değerli insan ve yurtsever Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm yıl dönemi olması nedeniyle rahmet ve minnetle anarak tekrar okurlarımın bilgisine sunmak istedim.
Karanlıktan korkan yarasalar tarafından şehit edilen üç değerli yurtseveri yazdım.
1965 yılında Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji bölümünde öğrenci idim. O zamanlar Kıbrıs olayları ve Amerika’nın ülkeme karşı tutumu nedeniyle o günlerde ülkemizi ziyaret eden Amerikan Dışişleri Bakanı Dimraks’ı protesto etmek için Kuğulu parkta toplanmak için belediye otobüslere binerek toplantı yerlerine giderken otobüsler hiçbir durakta durmadan Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldük. Tahminen 83 kadar arkadaşımızın tek tek fotoğrafları çekildi. Parmak izleri falan alındı. Nezarette bir hafta bu işlemler sürdü. Sonra bizleri toplu olarak o zamanlar Samanpazarında bulunan adliye binasına sevk ettiler.
Bilim gönüllü avukatımız Muammer Aksoy’du. Savcı bize ağır ceza verilmesi için teklif ediyordu.
Sayın Muammer Aksoy’la savcı arasında epey karşılıklı atışma olduktan sonra savcıya dönerek “Sayın savcı sizde hata yok hatanın hepsi bizim gibi hocalarda çünkü sizi iyi yetiştirememişiz. Eğer iyi yetiştirseydik gösteri yapmak suç olmadığını bilmeniz gerekirdi” diye bizleri uzunca savundu.
Tabi beraat ettik. Ama o zamanlar TRT sınavını kazandığım halde bu geçmişim karşıma çıktı, giremedim.
Bu büyük devrimci insanı saygı ve hürmetle anıyorum yattığı yer nur olsun diyorum.
Muammer Aksoy:
Atatürkçü düşüncenin yılmaz savunucusu
Prof. Dr. Muammer Aksoy 31 Ocak 1990 tarihinde suikast uğradı. Öldürüldüğü gün dosyasına giren üç adet mermi kovanından başka hiçbir kanıt bulunamadı. Muammer Aksoy’u kim neden öldürdü?
Tarih 31 Ocak 1990. Bürosundan çıkmış evine doğru giderken kafasında önceki günlerde büroya gelen meçhul telefonlar vardı. Arayanlar, ses vermeden telefonu kapatıyorlar o ise arayanların kimler olabileceklerini düşünüyordu. Çok geçmedi, evinin bulunduğu apartmanına girdi ve tak tak tak!
Sağ şakağı ile sağ göğsünden aldığı iki kurşun yarası ile merdivenin dibine düşerek yaşamını yitiriyordu
AHMET TANER KIŞLALI:
Değerli okurlarım 1978 yılında rahmetli Bülent Ecevit Hükümetinde, Kültür Bakanı olan Ahmet Taner Kışlalı çok genç, yakışıklı, civan gibi bir delikanlı idi.
Bakanlığının ilk aylarında Aydın milletvekillerinin de önerileri ile beni Aydın İl Kültür müdürlüğüne atamıştı.
Atanmamdan önce Bakanlıkta Sayın Kışlalı ile görüştüm. Bana” Mehmet Bey, seni Antalya’dan istiyorlar fakat ben Antalya Kültür Müdürlüğü için Sayın Fakir Baykurt’a söz verdiğim için seni Aydın'a veriyorum dedi.
Sayın Bakanla Aydın Kültür Müdürlüğüm dönemimde iki sene birlikte çalıştım. İki defada Aydın’a gelerek Afrodisias müzesinde denetlemelerde bulunmuştu.
Çok kültürlü ve değerli bir yazardı 1939 yılında Tokat'ta doğan, Ankara Üniversitesi siyasal bilgiler Fakültesi’ni bitirip Paris üniversitesinde anayasa hukuku ve siyaset bilimi doktorası yapan, 33 yaşında doçent olan, 1978'de Kültür Bakanlığı yaptı. 1988 de profesör oldu. Akademisyen, yazar, eski kültür bakanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999'da evinin önündeki arabasına konan bomba ile öldürüldü. Laik cumhuriyetin yılmaz savunucusu Birçok aydın insanımız gibi susturulmuş sanılan ancak içimizdeki sesi hiç susmayan bu değerli yurtsever insanda.
UGUR MUMCU.
Değerli dostlar 1980 faşist darbesinde Aydın’da Kültür Turizm müdürü olarak görev yapıyordum. İhtilalden önce Milliyetçi Cephe iktidarda bulunuyordu.Tabi iktidarların değişim döneminde daha önceki iktidarın atadığı bütün il müdürlerini görevden almaktı.
Beni de alarak Erzurum’a uzman kadrosunda müzeye atandım. Fakat o dönemde yani anarşinin yoğun olduğu bir dönemde Erzurum’a gitmek biraz zordu. Ben o zamanlarda Danıştay’a başvurarak yürütmeyi durdurma kararı aldım. Fakat yerime beş dakika oturmadan tekrar sürgün edildim. O dönemde beş defa Danıştay kararı ile geldim altı defa sürgüne gönderildim.
O zamanlar da yayında olan Yeni Ortam gazetesinin başyazarı Mustafa Ekmekçi bir baş yazısında aydın Kültür Müdürü beş defa Danıştay kararı almasına rağmen neden Danıştay kararları uygulanmıyor diye uzunca bir yazı yazdı. Sonradan bu yazı bana lazım oldu. Yazıyı almak için Ankara Cumhuriyet bürosuna gittim.
Büroya vardım bir görevli birde rahmet ve minnetle andığım Uğur Mumcu vardı. Mumcu’nun yanına vardım, başımdan geçenleri uzunca anlattım. Büyük insan beni dinledikten sonra şunu söyledi; “Mehmet bey sen ve ben evet eziyet ve kıyım yaşıyorsak da şükür hayattayız tanıdığım çok değerli arkadaşlarımız bu olumsuzluk durumları canları ile ödediler. Ülkemiz ve insanlarımız umarım bu karanlık dönemleri de atlatacaktır” diye uzunca bir konuşma yaptı. Tam bu arada Sayın Mumcu'ya bir pide yanında da ayran geldi. Getiren garsona "aynısından bir tane de Mehmet Beye getir" dedi. Ben istemem falan dediysem de ısrar etti, beraber pide yedik.
Aradan tahminen iki yıl geçti ışıktan ve aydınlanmadan korkan yarasalar tarafından katledildi.
Haberlerde duyduğumda yüreğim yandı.
Böyle çok önemli bir yurtsevere suikast yapanlar kahrolsun.
UĞUR yıllarca cumhuriyet gazetesinde araştırmacı gazeteci kimliğiyle haksızlıkların, yolsuzlukların, yobazların üzerine gitmiş aydın insan, güzel insan 27 yıl (24 ocak) kahpe bir suikastta yaşamını kaybeden onurlu yazarımız.
Onun gözlemi ve birikimi öyle güçlüydü ki birkaç aydınımız dışında kimse irtica faaliyetlerini derinden etkileyecek bulguları bu kadar keskince ortaya koyamamıştır şimdiye kadar.
Işıklar içinde yatın güzel insanlar sizin acınızı yüreğimin derinliğine koydum her zaman anayım diye.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.