Yugoslavya diye bir ülke vardı bir zamanlar

Eskiden kara yoluyla Avrupa ya yolculuk yaparken en uzun güzergah Yugoslavya idi. Bir baştan bir başa. dümdüz bir uzun yolculuk. Git git bitmezdi, yolculuğun en sıkıcı bölümüydü. Çok uzun sürdüğü için mümkün olduğu kadar hız yapardı arabalar. Bir an önce bitsin diye. Keşke bitmeseydi. Yine uzun, upuzun belki de sıkıntılı. Olsundu.

Yol boyunca çok kazalar olur. Insanlar ölür ve bu kazalarda hasar gören arabalarla birlikte oralara çelenkler bırakılırdı.  İnsanlara dikkatli olmaları konusunda uyarı niteliğinde. Yolcu olanların görmesi, dikkati çekmesi açısından. İyi de olurdu. Daha dikkatli olurduk. Üzülürdük onları görünce daha dikkatli olmaya çalışır hızımızı keser daha yavaş yol alırdık.

Yıllar sonra Yugoslavya ya tekrar gittim. Bir Kültür Sanat etkinliğinde. Pardon Yugoslavya ya değil Makendonya ya. Artık Yugoslavya değil. Parçalanan Yugoslavya nın içinde küçük bir tarım ülkesi makedonya olmuştu. Küçük bir ülke ve diğer küçük ülkelerle birlikte koca Yugoslavya yok edilmişti. Bir kültür emperyalizmi karşısında bir televole kültürüyle başbaşa bırakılarak halkın haberi olmadan, altını kazarak parça parça bölmüşlerdi kocaman ülkeyi. Eskiden gördüğüm uyarı çelenkleri artık yoktu. Çünkü gerek yoktu. Yugoslavya diye boydan boya geçilen bir ülke yoktu. Yok edilmişti. Dolayısıyla yollar kısaldığı için o kadar çok kaza da olmuyordu zannımca. Çünkü Yugoslavya da o yollar artık kısaldı. Neden mi? Yugoslavya paramparça bölündü de ondan. Biraz gidiyorsunuz karşınıza bir gümrük çıkıyor. Kosova gümrüğü, Sırbistan gümrüğü, Hırvatistan gümrüğü, Bosna Hersek gümrüğü, Makedonya gümrüğü, Slovenya gibi Karadağ gibi. Eskiyi hatırlayıp o koca ülkenin parçalanmasından dolayı insanın içi parçalanıyor. Keşke bir bütün olarak kalsaydı. Keşke o insanlar kendi ülkelerinde bir çok gümrük kapısından pasaportla girip çıkmasaydı. Akrabalarına, arkadaşlarına belki de ailelerine aynı ülke içinde pasaportla gidip gelmeselerdi. Bunu yaşamayı bırakın düşünmek bile çok acı, çok zor. Şimdi aklıma geliyor da ülkemizi. Düşündükçe uykularım kaçıyor. TÜRKİYEM PARÇALANMASIN, BÖLÜNMESİN!!! BUNA GÖNLÜM RAZI DEĞİL…

Ülkemin Yugoslavya olmasını istemiyorum. Sınırlarla bölünüp, bir uçtan bir uca bazen üç günde hiç duraksız gidebildiğim ülkemin içinde pasaportla dolaşıp kendi yurttaşımın bana bir yabancı, bir el muamelesi yapmasına gönlüm razı değil, şiddetle karşıyım. Kıyamıyorum bu coğrafya ya bölünemez bölünmemeli.  Benim eşim dostum var, Akrabam var, arkadaşlarım, çok sevdiğim yakınlarım var kilometreler uzak gösterebilir ama gönülden bağlandığım. doğuda, batıda, kuzeyde, güneydeinsanlar var. milletim var. Nasıl bölünür ki. Nasıl çat kapı gittiğim dostlarıma pasaportla giderim. Ne acıdır bu durum. Kardeş kardeşe pasaportla mı gider? Belki çocuklarımız belki anamız, babamız belki çok sevdiğimiz dostlarımız, arkadaşlarımız kalacak sınırın öbür tarafında. Nasıl dayanır yürek buna? Ben TÜRKİYE min. Adının Yugoslavya isminin yok edilmesi gibi yok edilip başka isimlerle anılmasını istemiyorum. BURASI TÜRKİYE! TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR! TÜRK KALACAK! ASLA BÖLÜNMEMELİ, BÖLÜNMEYECEK!

Sözün kısası:

soz.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.