Mehmet KIZILASLAN
Ülkenin kaderi mikro işletmelerde
Ülkenin kaderi artık bir tek kişinin, Cumhurbaşkanın, pardon Başkanın, ağzından çıkacak söze bağlı. Şirket yönetmek gibi devlet yönetmek, belki prosedürlerin çok olduğu yerde, işlemeyen hantal yapının düzelmesi için gerekli olabilir ancak, önümüzdeki günlerde umarım olmadık sakıncalar doğurmasın.
Ekonomi bilmediği halde, sadece yakınımız olduğu için görev verdiğimiz zatı muhteremler şirketimizin batmasına sebep olabilirler. Bu konu, daha sonra sonuçlar ortaya çıktıkça konuşulacak bir konu. Bunu geçiyorum.
Dışarıdan gelecek yatırımcılara, “Bir tek benimle muhatapsınız, gelin yatırımlarınızı Türkiye’ye yapınız.” gibi demeçlerle, yatırımcılar ülkelere akın etmezler. Yatırımcılar ülkedeki şartlara bakarlar.
Günü birlik değişebilecek kararların alınabileceğini, yarın Devleti yönetenlerin değişebileceğini, uyuşmazlık halinde, kendilerinin tarihten silinebileceklerini de düşünürler.
Mallarına el konabileceğini de düşünürler. Bu gün kendilerinin gelmesini, isteyen kişinin, şartları düzeltmesinin, yarın uyumsuzluk halinde tersine dönebileceğini de düşünürler.
Hasılı yatırım yapacakları ülkelerde istikrar ve devamlılık isterler. Düzen isterler, güven isterler, mal varlıklarının korunmasını, artmasını ve kazançlarının düzenli artmasını isterler.
Henüz bunlar ülkemde var mı?
Yok.
Nereden biliyorum yokluğunu?
İktidara yakın, büyük işletmeleri takip ettiğinizde, sizlerde görürsünüz. Çünkü onlar Türkiye’den kaçıyorlar. “Borçlarımı yapılandırın batıyorum” diyenler dışarıda banka mal mülk alıp kaçıyorlar.
Bu onların yanlışı, diyenleriniz olabilir. Ancak sizlerde çok iyi bilirsiniz ki, sermaye kazanacağı ve güvende hissettiği yerden kaçmazlar. Bu günkü yöneticilere yakın olsalar da, ileride ne olacağından endişeliler ki kaçıyorlar.
Diğer yandan, mevcut yatırımcıların, sanayicilerin, küçülmeden yatırımlarını korumaları da büyük başarıdır.
Bu var mı, benim ülkemde?
O da yok, çünkü işletmelerin çoğu, küçülmeye yatırımlarını durdurmaya, olayları ve gelişmeleri görerek, karar vermek için beklemeye aldılar kendilerini.
Bu durum değerlendirmelerinden sonra, çözüm efendi, çözüm ne? Diyenlerinize cevap vermeye geldi sıra.
Öncelikle Bu güne kadar gerçek değerlerini fark etmediğimiz, Kobilerin ve mikro işletmelerin önünü açmak gerek ülkemde.
Dr. İsmail SERİNKAN, Kardeşimin MİKRO İŞLETMELER adlı kitabını okuyanlarınız bilirler. Bu, Kobilerin ve mikro işletmelerin ülke kalkınmasında ve işsizliğin çözülmesindeki payı; büyük yatırımcılardan çok daha fazla olduğunu göreceksiniz. Büyük işletmeler işsizliği önlemede % 23 paya sahip iken, Kobiler %43 e, Mikro işletmeler %34 paya sahipler.
O halde Kobilerin ve Mikro işletmelerin yeniden canlanmasını, güçlenmesini ve artmasını sağlamak zorundasınız.
Kesin çözüm önerim; Başlangıç olarak, Kendi işletmesini açanların ve yanında 20 işçiye kadar çalışanı olanların, SGK primlerini Devletin ödemesi lazım. Daha ilerde tüm çalışanların primlerini ve emekli ikramiyelerini devletin ödemesi lazım.
Neden?
Çünkü devlet bir işsize iş sağlamak için geçen seneki rakamlarla, 430 000 TL para harcamak zorundadır. Bu yükü, kendi işini açan ve yanında işçi çalıştıran kişi, adam başına devletin sırtından, 430 bin TL yükü alıyorlar da ondan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.