Ömer ERU
Türkiye ve Yeni Dünya Düzeni
Jeostratejik yönden önemli bir konumda bulunan Türkiye yakın zamanda Dünya Düzeni ortamında Dünyanın tekelci sermaye odakları tarafından belli yaptırım ve siyasi dayatmalarla karşı karşıya kalmaktadır.
Aslında oluşan yeni durumda bölgedeki yeni dengeleri ve çıkarlarını ön planda tutarak bölgedeki durum ve şartları kendi lehine çevirebilir.
Öncelikle Avrasya’ya neden bu kadar saldırı olduğunu irdelemek gereklidir. Dünya soğuk savaş döneminin bitmesinden sonra neo liberal ve kapitalist ülkeler Avrasya coğrafyasında bulunan ülkelere var güçleriyle saldırmaya başlamışlardır. Çünkü bu bölgede enerji kaynakları ve zengin hammadde kaynakları vardır. ABD ve diğer ülkeler bu bölgede vakit geçirmeden nüfus genişletme yarışına girmişlerdir Afganistan ve Irak saldırıya uğramıştır. Bu ülkelerin direnmesiyle şimdilik saldırganlar biraz duralamışlardır. İran atom zenginleştirme çalışmalarına başlayınca dikkatleri üzerinde toplamıştır. Ancak ABD’nin bölgede hakimiyetini tesisi ettirebilmesi ve devam ettirebilmesi için ilk şart İran’ı pasivize etmesi ve ABD’nin çıkarlarına hizmet eder hale getirmesidir. Aslında İran’ın nükleer tehlike olması bir bahanedir. Tıpkı Irak’a saldırmadan önceki tavrını burada da sergilemektedir. Asıl konu İran’ın küresel enerji açısından önemli bir bölge olmasıdır. Bu bölgede ABD’nin diğer rakipleri Çin, Japonya ve Rusya da vardır. Bu ülkeler ABD’nin ekonomik çıkarlarına ters gelecek şekilde kendi çıkarları için inisiyatiflerini kullanmaktan çekinmemektedirler. Rusya’nın petrolü olan Cezayir’le de işbirliği yapması ABD’yi güç durumda bırakmıştır.
Çin’in gelişmesini tamamlayabilmesi için büyük enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle büyük enerji kaynaklarına sahip olan Avrasya da Çin de söz sahibi olmak istemektedir. Örneğin Çin, Kazakistan petrolünü almaya başlamış, Rusya’nın Sibirya petrollerini de almaya çalışmaktadır. Ayrıca diğer Ortadoğu ülkelerinde de petrol politikasını kendi çıkarları doğrultusunda etkinleştirmek istemektedir. Tüm bunlar ABD’nin kendi şahsi politikalarını serbestçe geliştirmesine ve uygulanmasına engel olmaktadır.
İşte bölgede son zamanlarda meydana gelen bu gelişmeler. Türkiye’nin bölgedeki konumunu önemli hale getirmektedir. Türkiye biraz öne çıkmaktadır. ABD için Türkiye daha önemli bir ortak haline gelmektedir. ABD İran’la olan mücadelesinde ve Rusya’nın nüfusunun genişleme gayretlerinin engellenmesinde Türkiye’den yararlanmayı ilke olarak göz önünde tutmaktadır.
Ancak ABD artık eskisi gibi her alanda Türkiye ile işbirliğin yapamayacağını Türkiye'nin kendi çıkarları doğrultusunda bazı ABD isteklerine karşı çıkacağını bilmektedir. İran ve Rusya Avrasya’da kendi politikalarını sürdürebilmek, bölgedeki hammadde ve enerji kaynaklarına sahip olabilmek için kendine hizmet edecek yönetim alternatifleri aramaktadır.
Avrasya yerkürenin en büyük ve en önemli kıtasıdır. Giderek jeopolitik önemi artmaktadır. Bu bölgede egemenlik kuran güç dünyanın en önemli ekonomik bölgesini de kontrol altına almış demektir. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 75’i bu bölgede yaşamaktadır. Yer altı kaynakları bakımından da zengin bir bölgedir. Türkiye de bu bölgenin en önemli noktasında bulunmaktadır. Avrasya bölgesi şu anda dünyanın en hareketli ve dinamik ülkelerinden oluşmaktadır. Bu bölge ülkeleri dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 60’ına enerji kaynaklarının yüzde 75’ine sahiptir.
Ayrıca AB’nin bu bölgede ekonomik ve siyasal çıkarlarını korumak istemesiyle birlikte Türkiye bulunduğu yer itibariyle AB için de öne taşımaktadır. Türkiye AB’nin Avrasya’daki genişlemesinde atlama tahtası ve bir kapısı durumundadır. Diğer yandan enerji konusunda ABD’nin bölgede çıkarları söz konusudur. ABD’nin de bölgede Türkiye’ye ihtiyacı vardır.
Türkiye’nin bu önemli konumu dolayısıyla kendi çıkarlarını göz önünde tutması gerekmektedir. Şu belirtilen politikaları gütmemiz yararlı olacaktır. Öncelikle hedeflerimizi iyi belirlemeliyiz. Dünyanın gidişatını iyi kestirmeli ve her alanda ülke yararını gözetecek politikalar üretmeliyiz. Bölgede bu kadar öneme sahip olduğumuzun farkında olarak bölge politikalarına yön verici yönde çabalar sarfetmeliyiz. AB içinde yer ararken karşılıklı çıkarlarımızı hep göz önünde tutmalıyız. Zira dünyayı sömüren sömürgeci ülkelerin en fazla yaptıkları şey hep daha fazlasını istemektir.
Türkiye bölgedeki bu gelişme ve yeni oluşumlarda hep kendi çıkarlarını ön planda tutarak bunları diğer ülkelere de kabul ettirerek dünyada onurlu yerini alabilir ve geleceğe emin adımlarla yürüyebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.