Ankara’daki iki büyük katliamdan sonra, İstanbul Sultanahmet, Atatürk hava limanı ve Vezneciler de bombalar patladı. Onlarca insanımız öldü. Daha kafamızı kaldırmadan ard arda Beşiktaş ve Kayseri'de canlarımızı aldılar. Daha sayamadığımız öncesinde ve sonrasında da yine canlarımız kurban edildi. Yılbaşı gecesi Ortaköy'ü kan gölüne çevirdiler.

Son zamanlardaki olaylar ve acılar canımızı iyice yakmaya başladı. Ölümler yavaş yavaş başladı ve hızlandı. Bizi ölümlere alıştırmaya çalışıyorlar. Her olayı, her acıyı, her ölümü sıradanlaştırmak istiyorlar. Milletimizin olaylara engel olamayacağını düşünerek yılgınlık yaratmaya çalışıyorlar. Sonrasında beyinlerimizi kin ve nefretle doldurup birbirimize saldırmamız için kıvılcımı ateşleyecekler. Bu gerginliği de fırsat bilip bizi birbirimize düşürecekler. 

Yıllar önce Pakistan da, Afganistan’da ve yakın tarihte Irak, Mısır, Libya, Suriye vs. de rejimleri değiştirdiler. Birçoğunda da amaçlarına ulaştılar. Emperyalizm ölümleri kanıksattırmak istiyor. Sonrası büyük yıkım ve katliamlara dönüşebilir. Ülkemiz üzerinde senaryolar uygulanmak isteniyor. Dahası ülkenin tamamını hedef alan emperyal güçler, Türk toplumunun nabzına göre hareket ediyor. Bize bunun terör olduğunu söylüyorlar. Bu düşük yoğunluklu bir savaştır. Merkezi hükümetin bunun önüne geçmesi ve olağanüstü önlemler alması gerekiyor. Milletimizin topyekûn ses getirmesi ve yaptırım gücünü öne çıkarması gerekiyor. Tarih bize bu tecrübeyi göstermiştir. Ölümler bizim sıradan insanlarımızı hedef almış durumdadır. Yani ölen biziz. İş işten geçmeden ortalık kan gölüne, kaosa dönüşmeden milletçe tepki göstermeliyiz. Yaşayacak başka ülkemiz yok. Sokaklarımızda Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinin dolaşmasını istemeyiz. Batılı emperyalist güçler bütün planları ülkemizi parçalamak üzerine yapıyor. Yakın tarihlerde bize "savaş bitti ölülerinizi toplayın diyebilirler." Ana vatanımızdan bizi sürgün etmek istiyorlar. Batı dünyası ülkemizi bölmek ve parçalamak için avuçlarını ovuşturuyor. Ölümler televizyonlardan film gibi izlenmeye başlandı. Sanki bizlere uyuşturucu yapılmış gibi. Eskiden Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Çetin Emeç vs. ya da asala terör örgütünün ataşelerimizi öldürmesi terör olarak adlandırılıyordu. Büyük toplumsal reflekslerle hemen karşılık veriyorduk. Bu millete ne oldu?

Çocuklarımızın geleceğini yok ediyorlar. Sivil toplum kuruluşları hangi günlerde harekete geçecek. Dernekler, odalar, sendikalar, siyasi partiler, üniversiteler, işçiler, işverenler, memurlar, şehirliler, köylüler, muhtarlar, neredesiniz. 

Siyasi çekişmelerin ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Ülkemizi kurtaralım sonra siyasi çözümler için bir araya gelebiliriz.