Metin AKOĞLU
Mevlana’yı Mevlana Yapan Şems-i Tebrizi Mevlana’ya diyor ki!..
Eğer hala kızıyorsan
Kendinle olan kavgan
Bitmemiş demektir.
***
Eğer hala kırılıyorsan
Gönül evinin tuğlaları
Pişmemiş demektir.
***
Eğer hala kınıyorsan;
Af makamına
Ulaşmamışsın demektir.
***
Eğer hala koşulsuzca
Sevmiyor ve sevginde
Ayrım yapıyorsan;
***
Hala **vesveseye uyuyorsan,
İçindeki sevginin yoğunlaşmasına
Engel oluyorsun demektir.
***
Eğer hala “BEN”
Demekten vazgeçmiyorsan;
Dizginleri hala nefsinin elinde
Ve sen bu esarete
Boyun eğiyorsun demektir.
***
Eğer hala musibetlere
Yana yana üzülüyorsan;
Gerçeği bilmiyorsun demektir.
***
Eğer hala şikâyet ediyorsan;
HAKİKATİ
Göremiyorsun demektir.
Sözümüz bu ülkeyi 17 yıldır yönettiğini zannedip yönetemeyenlere…
Ülkeyi getirdiğiniz yer itibariyle hala şikâyetçi olabilmeyi nasıl becerebiliyorsunuz?
Bu kabul edilemez.
HAKİKAT denen şey yenilip içilmez. Pazarlarda alınıp-satılan da bir şey değildir.
HAKİKAT yaşanır!
Koskoca Türkiye cumhuriyetini, S-400 ile ABD’nin vermekte imtina ettiği Patriyot tercihleri arasına sıkıştırdınız.
HAKİKAT olan budur.
Siz, oyun zannettiğiniz dış politika ve ulusal güvenlik meselelerinin çözümünü, diplomasi dili ve diplomatik nezaket kuralları çerçevesinde ele almaktan da çok uzaktaydınız.
Eski Genelkurmay Başkanlarımız Sayın İsmail Hakkı Karadayı ve Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun, Türkiye’nin güvenliği ve milli meselelerle ilgili konularda, Çin’den hava savunma sistemlerinin alımı için çok ciddi analiz ve çalışmalar yaptıklarını bilenler bilir.
Anlaşmada, sistemlerin alımı ile birlikte, yerli üretim için teknoloji transferi maddesi de vardı.
Milli güvenliğimiz için Çin’den satın almak üzere yapılan hava savunma sistemi anlaşmasından, ABD’nin baskısıyla tek taraflı olarak çekildiğiniz gün, bu savaşı kaybettiniz ve şimdi ülkeyi Irak ve Suriye’de yaşanılanlar gibi bir cephe ülkesine dönüştürmek üzeresiniz.
Amerika Birleşik Devletleri Gizli Servisi CIA yetkilileri, Irak işgalinden sonra, 2006 yılında Irak’ta 5 bin ton C-4 plastik patlayıcının kaybolduğunu bilerek ve isteyerek basına sızdırmışlardı.
Her biri 20 ton kapasiteli 250 tır patlayıcı çalınmış, iyi mi?
Ne olmuş!
Çalmışlar!
Kim çalmış!
Kullananlar.
Kullananlar kim?
PKK, İŞİD, ÖSO, EL KAİDE
ABD, patlayıcı depolarının güvenliğini almamış veya alamamış olabilir mi?
Sizce mümkün mü?
Demek oluyor ki ABD, kendi çıkarları için hizmet eden gruplara patlayıcıları bilerek ve isteyerek vermiş.
Bu patlayıcıların bir bölümü Irak’ta, bir bölümü Suriye’de, bir bölümünün de 793 Türk Asker ve Polisinin şehit olduğu Cizre, Nusaybin, Diyarbakır Sur’da yapılan hendek savaşlarında kullanıldığını da biz biliyoruz.
Devlet yetkililerinin, Oslo’da PKK görüşmecilerine söyledikleri “sizin şehirlere ne kadar patlayıcı yığdığınızı biliyoruz” cümleleri kulaklarımızda çınlıyor.
Devletin göz yumduğu patlayıcılarla şehit olan vatan evlatları için, kılınan cenaze namazlarında hocalarımız cemaate dönüp, “haklarınızı helal ediyor musunuz” diye hep sordular.
Teamül gereği!
Rahat ve güvenli bir ortamda yaşayabilmemizin temini için, çok genç yaşta adeta biçilerek şehit olan vatan evlatları, haklarını sizlere helal ettiler mi acaba!
Sizin örgüt seviciliğinizi biz de biliyoruz. ABD’de biliyor.
Çünkü 2002 de sizi iktidara getirenler onlardı!
El, ayak, kafa, et ve kemik parçaları olmaksızın İçi boş tabutlarla gömülmüştü bazı vatan evlatları.
İşte HAKİKAT olan budur.
Gerisi boş.
Çevremiz adeta barut fıçısı gibi. Bu malzemeler bu bölgede kullanıldığı takdirde taş üstünde taş kalmaz. Bu ateşin bizi yakmaması için Devleti yönetenlere düşen görev, C4 plastik patlayıcıların nerelerde kullanılabileceğinin istihbaratını yapmak ve de önlemini almaktır.
Bir gün birileri size, onlar taş ocaklarında kullanılmak üzere geçirilmişti derse,
Biliniz ki vaziyeti kurtarmak için HAKİKATİ hala söylemiyor olacaktır.
Çünkü taş ocaklarında plastik patlayıcılar değil, gevşetici özelliğinden dolayı dinamit ve amonyum nitrat kullanılır.
Gidin MKE’ne sorun.
HAKİKATİ onlar size söyleyeceklerdir.
Onlar da komutalı sistemin içinde olup, gerçeği söyleyemeyeceklerse, vah halimize…
HAKİKAT ile buluşmak mahşere kalacak demektir.
HAKİKATİ akıl çözecektir.
Benim Ali Dedem de “akıllı ile mahşerde görüşeceğiz” demişti!
Demek ki biraz daha yol almamız lazım!
Bu babalar gününde Ali Dedem, ruhun şad olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.