Kar fakirin üzerine yağar

Soğuk havanın kendisini tüm etkisiyle gösterdiği şu günlerde vay fakirin ve yoksulun haline.

Kış mevsimi bazılarına göre çok mükemmeldir. Buz gibi havada sobamızı yakarız veya kombimizi açarız. Sıcacık evimizde içimiz ısınır. Kimimiz bilgisayar başında, kimimiz TV karşısında keyif yapar. Sıcak çayımızı, kahvemizi yudumlarken dışarıda yağan karı veya esen rüzgârı izleyip hissetmek mükemmeldir.

Kar fakirin üzerine yağar.

Sen yağan karın romantik oluşundan, Haz alırsın keyiflenirsin pencerenden karın ve de yağmurun yağmuru seyredersin her şeyin yerindeyse ama kar veya yağmur yoksulların ve fakirlerin üstüne yağar.

Soğuk ve yağmurlu havalarda bahçesinde yetiştirdiği mahsulleri satmak için Pazar yerinde soğuktan nasıl titrediklerine ben şahit oldum

Ben sokaktaki çocuğun su alan ayakkabısından bahsederim. İkimiz de şair oluruz..

Kar fakirin üzerine yağar.

Çalıştığımız iş yerinde veya ofisimizde ısıtma sistemi aktif olur. Sıcak ortamda çalışmak gibisi var mı? Soğukmuş, kışmış... Bize vız gelir tırıs gider.

Ama kar fakirin üzerine yağar.

Büyük şair Cahit Sıtkı Taranca bakın ne diyor:

“Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.”

Akşam yemeği zamanı geldiğinde masamızı kurup ailece otururuz sofraya. Ocaktan daha yeni indirilmiş, sıcacık yemekler zaten acıkmış olan bizleri daha da iştahlandırır. Yemekten sonra gelsin sıcak çayımız ve yanına ev yapımı börekler, poğaçalar.

Ama kar fakirin üzerine yağar.

Fakir yoksul fakir çaresiz.

Yatağa girdiğimizde üstümüzü örtmesek de üşümeyiz. Evin her odası sıcak, yatak sıcak. Hatta gecenin bir yarısı terleyerek bile uyanabiliriz. Ne güzel değil mi?

UNUTULAN EĞİTİMCİLERİN ÇIĞLIĞI

Hayatta en kıymetli şeylerden biri, insanın çevresinde güvenebileceği, değer verebileceği dostlarının olmasıdır. Çevremde gerek arkadaşlarım gerekse komşularım arasında çok değerli insanlar var. Sabahları birkaç arkadaşla yürüyüş yapar, günün meselelerini konuşuruz. Hepsi bilgili, donanımlı ve hayata dair güzel izler bırakmış insanlar. Ancak içlerinden biri, emekli öğretmen Sökeli Arif Gezer ve değerli eşinin durumu, bugün hepimizi derinden düşündürüyor.

Kuşadası’nda yazlık bir sitede yaşayan Arif Hoca çalışkanlığı, samimiyeti ve kendisini sürekli geliştirme gayretiyle çevresine örnek olmuş bir eğitimcidir. Emekliliğinde bile üretkenliğini sürdüren bir insan. Bahçesinde domates ve biber fideleri yetiştirir, bunları dostlarına dağıtarak etrafını sevindirir. Eşi de en az onun kadar bilgili ve kıymetli bir hanımefendi. Sözü dinlenen, sohbeti ilham veren bir insan. Ancak bugün bu eğitimci çift, hayatın ağır yükleriyle baş başa kalmış durumda.

Bir süre önce Arif Hoca’nın eşi düşerek bacağını kırdı. İlk zamanlar çifte bastonla dışarı çıkabiliyordu. Ancak zamanla durumu kötüleşti; evden çıkamaz, hatta yürüyemez hale geldi. Şimdi tamamen yatağa bağımlı bir yaşam sürüyor. Bırakın dışarı çıkmayı, lavaboya gitmek bile imkânsız hale geldi. Vücudunda yatmaya bağlı yaralar oluştu ve bu yaraların düzenli pansuman yapılması gerekiyor.

Arif Hoca, eşinin bu zorlu durumunda tüm gücüyle destek olmaya çalışıyor. Ancak 80 yaşını aşmış bir insanın kendi ihtiyaçlarını karşılaması bile güçken, bu yükü tek başına taşımaya çalışması tarifsiz bir çaresizlik yaratıyor. Bana telefon ettiğinde sesi, bir yardım çağrısından öte bir çığlıktı:

“Ben kendime bakamıyorum, yemek yapamıyorum, sobayı bile yakamıyorum. Lütfen, birileri yardım etsin. Ben ulaşamıyorum, ulaşsam da gelen olmuyor.”

Ben geçen hafta Arif hocanın durumunu hakkında uzunca yazdım. “ Bir eğitimcinin çığlığı” diye ama duyan olmadı.

Arif Hoca’nın sesi yalnızca bir insandan duyulan bir yardım isteği değil, yıllarca eğitime emek vermiş bir neslin sessiz çığlığıdır. Uzunca yazdım ve çağrıda bulundum. Ey Kuşadası Belediyesi, Ey Aydın büyük şehir belediye başkanı, ey sağlık müdürü diye. Ama benim sesimi de duyan olmadı.

Arif Hocam sana dua etmekten başka elimden bir şey gelmiyor beni bağışla.

“Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”

Bu kış günlerinin ve bu karın zevkini çıkaran yurttaşlarımız kayak yapmak için lüks otelleri doldurur onlar için kar bir eğlence.

Mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yıl dileğiyle...
Yeni yılınız kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum