Siyasetle uğraşanlar iyi bilirler. Partilerin ilçe kongreleri, il kongreleri heyecan demektir. Birden fazla adayın yarıştığı teşkilat seçimlerinde ‘en iyisi olan’ kazanır. Veya delegeye en iyi ulaşan, iyi delege yazan kazanır! En nihayetinde kongresini yapan partinin heyecanı o ilçede, beldede veya ilde kendisini hissettirir.

AK Parti’yle beraber yeni bir gelenek oluştu siyasi partilerin kongrelerinde…Tek aday ile yarışa girmek… Tek aday olmasını kim istiyor? Genel merkez… Neden pekâlâ tek aday? Sorun çıkmasın, kavga dövüş olmasın. Uzlaşı olsun adaylar konusunda diye… Doğru mu? Bence hiç de doğru değil. Çünkü seçilmesi garanti olduğundan eline geçirdiği demokrasi kılıcını istediği gibi savurmasına neden oluyor. Ki bu durum kavga dövüş olmasın derken daha fazla kırgınlığa, küskünlüğe yol açıyor.

Çocukluğumdan bu yana, çocuk olarak genç olarak ve de gazeteci olarak değişik siyasi partilerin pek çok kongresini izledim. Bu bağlamda Aydın 24 Genel Koordinatörü ve köşe yazarı Ali Aksüt ile birlikte Pazar günü İYİ Parti Aydın İl Kongresini takip etmek üzere Efeler Atatürk Kapalı Spor Salonu’ndaydık. İktidar partisine şirin görünmek isteyenler ile işten çıkarılma korkusuyla kongreye katılmak zorunda bırakılan belediye çalışanları yoktu salonda…

Parti yöneticilerinin bile ‘salon dolar mı’ endişesine rağmen nitelikli ‘iyi insanlar’ pikniğe gitmek, zamanı aileleriyle geçirmek yerine ‘çocuklarının geleceği için’ salonu doldurmuştu. Bunlardan biri kucağındaki bebesiyle kongrede sunuculuk yaparak her türlü övgüyü hakeden Aygen Kazancıoğlu’ydu. Kadını-erkeğiyle giyim kuşamlarıyla adeta düğüne gelir gibi kongreye gelen partililer arasında çok sayıda kadının olması dikkatimi çekti. Hepsinin yüzü gülüyor, geleceğe umutla bakıyordu. “Allah'ın huzurunda söz veriyorum, yarın mahşerde huzuruna geldiğimde başım öne eğilecekse başım gövdesinden bugün düşsün razıyım” sözleriyle devleşen kadın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aşıladığı umutla gelmişlerdi salona…

Gelmişlerdi ama o kendisini dinleyen kitlelere enerji yayan lider yoktu kongrede; haliyle heyecanda… İl Başkanı Recep Taner’in yaptığı konuşma, ‘faaliyet raporu’ gibiydi. Ruhsuz ve coşkusuz… “Siz beni belediye meclis üyesi, il başkanı, milletvekili seçtiniz” şeklindeki sözlerini duyunca, “Recep Abi kendini MHP kongresinde sanıyor” demekten alamadım kendimi. Meral Akşener, ‘cumhurbaşkanı olacağım’ diyerek iktidar İYİ Parti'nin hedefini ortaya koyarken, Recep Abi’den Aydın yereliyle ilgili bir hedef işitmedik. Kongrede yerele dair verdiği tek mesaj, “İYİ Parti’yi Aydın’da birinci parti yapmak ve Aydınlıların iyilerin yönetimiyle tanışmalarını sebep olmaktır” sözüydü ama bu sözün de içini dolduramadı. Hadi “Aydın Büyükşehir Belediyesi’ni kazanacağız” iddiasını ortaya atmaktan çekiniyorsunuz, onu anladık… Niçin ilçelerin isimlerini tek tek sayıp buralardaki ‘belediyeleri iyiler yönetecek’ demekten kaçınıyorsunuz? Hadi yerel seçimleri unuttunuz bari şu sayıda milletvekili çıkarmayı hedefliyoruz deseydiniz... Hedefsiz siyaset olmaz. Hedef koyamazsanız, heyecanı yakalayamazsınız. 

Parti teşkilatlarında tek liste halinde gidilen kongrelerde bir başka tehlike vardır ki o da; “şimdi yetki bende. İstediğim isimlerle çalışırım” denilerek bir kenara itilen isimlerin partiye katkılarının küçümsenmesidir. Recep Taner’in yedeğe aldığı geçmişte Doğru Yol Partisi’nde aktif görev almış olan Burhan Önel ve Seçkin Çakar buna en iyi örnektir. Siyasette kin güdülmez. Recep Abi bunun hesabını yapmalı, ‘atılan taş ürkütülen kurbağaya değmeli’ sözünü hatırlayarak davranışlarını ona göre ayarlamalıdır. Recep Abi iyi bilir, bir partinin vitrini yönetim kademeleridir. Kongre geride kaldı. Ona tavsiyem divan üyelerini seçerken daha dikkatli davranması olacaktır.

Uzun lafın kısası, siyaseti iktidarda iken kendisine yönelik yapan her kim olur ise kaybediyor. Diyeceğim odur ki, kongrelerinde heyecanı yaşamayan siyasi partiler, kendileri gibi eriyerek sona doğru yaklaşır.

Aman dikkat…