Ali AKSÜT
İktidarı kaybetmek
Aydın’ın eski belediye başkanlarından Hüseyin Aksu ve İlhami Ortekin’i halkımız çok iyi tanıyor. Çünkü her ikisi de yaklaşık ikişer dönem halka hizmet ettiler. Yerel yönetimlerde önemli hizmetlerin pek çok örneklerini gördüğümüz bu dönemler içinde iki belediye başkanının seçildiği iktidar dönemleridir.
25 yıl iktidar olup sonra milletin iradesi ile iktidarı kaybeden, halk tabiriyle damdan düşen veya attan inip eşeğe binen siyesilerin ibret alınacak hikâyeleri mevcuttur. Geçmişte şehrimize hizmetleri olan iki saygıdeğer başkanımızdan söz etmiştim. 1993-1994 yıllarında Hüseyin Aksu'nun belediye başkanı adayı olması ve Anavatan Partisi’ne üyelik kaydının yapılması hiç de kolay olmadı.
1994 yılı Mart ayı Aydın yerel seçimlerinde önemli bir süreç ve değişim yaşandı. Geleneksel, popülist taşra politikası kaybetti. Şehrin altyapısı, üstyapısı, metro plan, yeşil alan, parklar, eğitim, sağlık, spor, yaşlılar, özürlüler ve yoksul, muhtaçlarla ilgili sosyal içerikli projeler aşevleri vb. projeler halkın dikkat ve ilgisini çekmeye başladı. Yerel yönetimlerde seçimi kazanan Aksu, ‘projeci başkan’ sıfatıyla iktidara damgasını vurdu.
Bu yatırımcı, girişimci, yenilikçi ve devrimci ataklar artarak 2'nci dönemde de yerel yönetim iktidarını kuvvetli bir imkân ve güçle sürdürdü. Güzel şehrimiz Aydın o yıllar yerel yönetim hizmetleri ve şehircilik uygulamalarında bu gün ki Eskişehir ve yakın komşumuz Denizli gibi Ege ve Türkiye'de örnek gösteriliyor, parmak ısırtıyordu.
Başkan Aksu’nun hizmet yoluculuğunda partisinin milletvekilleriyle ters düştüğü zamanlar oldu. Bu olay onu belediye başkanı olarak hizmet ettiği Aydın’a milletvekili olarak hizmet etme düşüncesine itti. Anavatan Partisi’nden aday olmak istediyse de başarılı olamadı. Bu girişimi “Aksu’nun hedefi milletvekili seçilip, bakan olmak” şeklinde yorumlayanlar hiçte haksız sayılmazdı. Başbakan ve bakan düzeyinde verdiği sunumlarıyla dikkat çekiyor, göz dolduruyordu. Bu durum Aksu’nun aleyhine gelişti ve partisi aday göstermek istemedi.
Anavatan Partisi yeşil ışık yakmayınca, 2002 yılında ki milletvekilliği seçimlerinde belediye başkanlığı görevinden istifa ederek bağımsız aday oldu. Yani yerel yönetim iktidarından ayrıldı. Oymuş.. sen misin bu iktidar mührünü bırakan? Ogünden beri değişik denemelere, girişim ve çabalara rağmen iktidarsız kalmanın, Aydın halkına hizmet edememenin sıkıntı ve zorluklarını yaşıyor.
Yerel yönetim iktidarından ayrılınca Aksu’dan boşalan koltuğa, Aydın siyasetinin duayeni olarak bilinen geçmişte Anavatan Partisi il başkanlığı yapmış, tecrübeli siyasetçi İlhami Ortekin oturdu. Hem de 31 belediye meclis üyesinin 28 oyunu alarak…
İlhami Ortekin'de selefi Aksu'nun proje ve yatırımlardaki yoğun hizmet temposu, halk ile yönetim arasında ki diyalog kopukluğu gibi gerekçeleri ileri sürerek belediyenin giriş kapısına üzerinde ‘Önce İnsan’ yazılı tabeleyı astırdı.. Sonra sosyal uzlaşı, sosyal barış gibi kelime ve sloganlarla halktan çok büyük sevgi ve sempati topladı. Anavatan Partisi baraja takılıp TBMM dışında kalınca, Ortekin o dönemin iktidar partisi olan AK Parti’ye katılarak, belediye başkan adayı oldu. O dönemin AK Partili kurmaylarından eleştiri alsa da, ezici bir oyla başkan seçildi.
Ortekin’in güçlü iktidarı uzun sürmedi.
O da tıpkı Aksu gibi, AK Parti yönetimiyle ters düştü. Baskı canına tak demiş olmalı ki partisinden istifa ederek bağımsız kaldı. Uzun süre bağımsız kalan Ortekin, o zaman “tabela partisi” görünümündeki, günümüzün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun genel başkanlığını yaptığı Demokrat Parti’nin adayı oldu. Seçimler zorlu geçti. Evet, kazanamadı ama kaybettiren oldu. Üç güçlü sağ partinin arasından sıyrılan CHP adayı Özlem Çerçioğlu, rakiplerine 500 oy geçerek başkan seçildi. Böylece yerel iktidar 32 yıl aradan sonra sol bir partiye geçerek el değiştirdi.
Bendeniz Aksu ve Ortekin’in mutfağında bulundum. Gözlemlerim şu ki; siyasilerin çok üstün meziyet ve kabiliyetleri olduğu gibi, eksik hata kusur ve zaafları da oluyor. Halkın hizmet taleplerini yerine getirememek, saygın kredi ve itibarı tüketiyor. Böyle olunca İktidar mührü de istemiye istemiye elden çıkıp gidiyor.
Ata sporumuz güreşte cazgırların pehlivanlara söylediği şu deyişlerin anlamı benim çok dikkatimi çekmiştir. Cazgır: ‘Pehlivan pehlivan! Bre pehlivan! Altta kaldım diye yerinme (üzülme), üste çıktım diye de sevinme (şımarma)’der. Halkımızda ‘güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter’ demiş.
İşte çeyrek asırdır hep beraber yaşadığımız ve şahidi olduğumuz iktidar olmanın, yönetime gelmenin ve kaybetmenin nostalji dolu serüvenini, iktidar sahiplerinin kulağına küpe olsun diye anlattım, iktidarı kaybetmenin zorluklarını, güç zehirlenmesini, siyasi rakipleri küçük görme hastalığının sonuçlarını bilsinler istedim. Bitmeyecek sanılan iktidarın bir gün son bulacağı gerçeğini akıldan çıkarmasınlar dedim.
Daha ne diyeyim?
Yazımı gönüller mimarı, sevgi adamı, Anadolu’nun bilge ozanı Yunus Emre’nin şu mısraları ile tamamlamak istiyorum:
‘Beni bende demeyin ben bende değilim,
Bir ben vardır bende benden içeri.’
Üç günlük yalan dünyanın iktidar (benlerini, egolarını) kavgalarını ayaklarının altına alabilenlere ve Koca Yunus misali asırlardır gönüllerde ki sevgi iktidarını sürdürebilenlere selam olsun.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.