Ali AKSÜT
İktidar şehveti
“Her birimiz belediye başkanı olduk, kimileri milletvekili oldu, kimilerimiz bakan oldu derken iktidarın şehvetine yenik düştük. Biz halkımızla beraber iktidara yürüdük. Zaman içerisinde kibirlendik, böbürlendik. Gururlandık, kendimizi halkımızdan daha farklı bir yere oturtmaya çalıştık.”
Bu sözler AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner’e ait. Metiner, bu ifadeleriyle bugüne kadar siyasetçilerin kabul etmedikleri, kabul etmek istemedikleri gerçekleri itiraf etmiş.
Metiner’in partisini eleştirmek amacında değilim.
Çünkü partisi ne olursa olsun, iktidar şehvetini genel-yerel tüm iktidar sahiplerinde; hatta iktidarı elinde bulunanların atadığı bürokratlarda bile görmek mümkün.
İktidarı elinde bulunduranlar iktidar şehveti ve güç zehirlenmesi ile asli görevlerinin halka hizmet olduğunu unutuyorlar. Aldıkları karar ve uygulamalar toplumsal barışı engelliyorlar…
31 Mart’taki yerel seçimde belediye başkanlarını, meclis üyelerini, mahalle muhtarlarını seçtik. Göreve yeni gelen belediye başkanları farklı partiden belediye devralmışsa yandı gülüm keten helvam. Herkesi “eski başkanın adamı” görüp belediyeyi toza dumana katıyorlar.
Yeni seçilen belediye başkanının çalışacağı müdür dizeyinde bir ekip kurmasını normal karşılıyorum. Ama yapılan öyle mi? Hak ve adalet duygusu, ehliyet ve liyakat, başarı, hizmet gibi değerler ölçü olmaktan çıkarılıyor ve acımasızca kıyım başlatılıyor. Kin ve intikam duyguları içerisinde yapılan baskı ve tehditle çalışanların ekmeği ile oynanıyor.
“Bir toplumun başındaki yetkili kişiler, küçük bir kusur ve hata işlerse eğer onun buyruğu altındaki kişiler o kusur ve hataların daha büyüğünü işler” anlamına gelen bir atasözümüz var:
“İmam osurursa cemaat sıçar.”
İktidar sahipleri adaletli davranış sergilemezlerse, atadıkları müdürler adaletli olur mu? Elbette olmaz…
Hatırlayalım…
Durdurduğu çakar lambalı araçta bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ile tartıştı diye polis memuru açığa alınmadı mı? Alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı zabıta memurunu tokatlamadı mı? Tokatladı.
Peki, siyasi iktidarın atadığı müdür, belediye başkanının atadığı daire başkanı bu gücü kimden yada nereden alıyor?
İktidar sahiplerinden.
İktidar sahipleri neden böyle davranıyor?
İktidar şehveti ve güç zehirlenmesinden…
Nasıl mı?
İktidarı elinde bulunduranlar iktidar şehveti ve güç zehirlenmesi ile asli görevlerinin halka hizmet olduğunu unutuyorlar. Aldıkları karar ve uygulamalar toplumsal barışı engelliyorlar…
Oysa;
Adalet herkese lazım…
"İktidarı elinde bulunduranlar iktidar şehveti ve güç zehirlenmesi ile asli görevlerinin halka hizmet olduğunu unutuyorlar. Aldıkları karar ve uygulamalar toplumsal barışı engelliyorlar…" demiştik. Evet, iktidar sahipleri böyle davrandıkça siyasetçilere karşı güven azalıyor ve “alttaki memur, işçi eziliyor, üsttekiler gemisini yüzdürüyor” algısı oluşuyor. Baskıcı uygulamalar sosyal barışı bozmakta, devlet itibarını kaybediyor, kurumlar yıpranıyor, devleti ve kurumları idare edenler saygınlığını kaybediyor.
Kimse makamların geçici olduğunu unutmasın.
Yunus Emre’nin dediği gibi;
“Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalanan.”
Yüce Allah, İslam’ın kitabı Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuyor:
“Ed dünya laibün ve lahvün” diyor.
Yani,
“Dünya bir oyun ve eğlenceden ibarettir.”
Baki de diyor ki:
“Cihân efsânedür aldanma Bâkî
Gam u şâdî hayal-i h’âba benzer...”
Baki’nin sözünü günümüz Türkçesine çevirelim:
Ey Baki, bu cihan efsanedir aldanma, bu dünyadaki hüzünler ve sevinçler uykudaki rüyaya benzer.
Benden hatırlatması...
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.