İbreti Âlem Olsun!

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, tepkilere neden olan makam aracına “Bir gün dahi binmediğini” açıkladı.

Aracı (Mercedes’i) “ibreti âlem olsun diye iade edeceklerini” söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı kızar, devlet malından, hem de zırhlısından bir araç gönderir. Hatta az bile deyip bir de uçak vermeyi düşündüğünü söyler.

Allah rahmet eylesin! Bizim yatılıdan Ali Çakırcalı vardı.

Genç yaşta vefat etti. Bir ara fabrikatörlük de yaptı.

Bizi Mersosu ile yemeğe götürdü, arka koltukta oturduk.

Bizim için Hacı Murat’ta, Anadol’da oturmaktan farkı yoktu.

Devletçe satın alınan Mercedeslerin tutarına çerez parası filan denmişti.

Gerçi bizler Mercedes’e binemediğimiz için kedinin ulaşamadığı ciğere bakar gibi filan da bakmıyoruz.

Çünkü bizim çapımız var.

Çapımızı da bilenlerdeniz.

Bir teselli ver, dersen İstanbul’da başlamış.

Sağlığında mersoya binemeyenlerin cenazesi Mercedes marka cenaze arabası ile gidiyormuş. Karayolunda binemediğine, ahret yolunda, dört kollu da binme bahtiyarlığından söz etmek ne kadar akılcılık olur bilemeyiz ama bununla hizmette ölü-diri sınır yoktur deyip gururlananlar varmış. Bu arada gariban kesime bir kıyak diyenlerden de söz edilmekte.

Bildiğimiz bir ibretlik ibreti âlem hikâyesi var…

**

1910 yılları…

Çakırcalı Mehmet Efe Karıncalı Dağda vurulmuştur.

Oysa Çakırcalı Mehmet Efe, zenginden alıp fakire veren, yetimi evlendiren, ekmek yediği eve yan bakmayan, yan bakanı vuran, devletin olmadığı yerde adalet dağıtan, yoksula destek çıkan biri olmuş ki bu sayede barınmıştır.

Çakırcalı’dan ödü b.kuna karışan yalakalar başta olmak üzere birçok kişi yiğit kesilerek ortalığa çıkarlar.

Kısacası günümüzdeki gibi ayaklar baş olmuştur.

Çakırcalı’yı kim misafir etmişse, başlarlar ispiyonluğa…

Sarı Alilerin Molla Hüseyin Hoca, Köselerin Abdullah, Kuru İsmail, Paşa Goca Çakırcalı Efeye yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanırlar. Ödemişli olan Çakırcalı’nın memleketinde, Ödemiş Ağır Ceza mahkemesinde yargılanmaktadırlar.

Karar…

Herkes ikişer yıl ağır hapis cezası alır.

Sarı Ali oğlu Molla Hüseyin Hoca, parmak kaldırır.

Ağır ceza yargıcı sert bir şekilde söylenir.

“Söyle Sarı Molla ne var?”

“Efendim bu ceza bize ne için verildi?

İbreti âlem için mi?

Nefsi terbiye için mi?

Diye merak etmekteyim de…”

Ağır ceza reisi,

“Herkese iki, sana üç yıl verdim.”

“Efendim…”

“Bir yıl daha yersin bak!”

“…”

Ardından İzmir’in Konak semtinde Sarı Kışla yakınındaki hapishaneye tıkılırlar.

Mahpuslardan ikisi hariç diğerleri hastalıktan ve mahpushane şartlardan ölürler.

**

Üç yıl sonra Molla Hüseyin Hoca çıka gelir.

Dam yeri düzlüğünde herkes merakla etrafını çevreler.

“Hoca ne oldu?”

“Paşa Goca geçen yıl döndü sen neredeydin?”

“Hocam neredeydin?”

Hoca usulca ayağa kalkar.

Parmağını dudaklarına götürerek “sus” işareti yapar.

“Çocuklar bir defa konuştum, bir yıl fazladan hapis yattım.

Susun, amanın konuşturman beni! Aman! Aman! Aman!”

Diyerek çadırının yolunu tutar.

**

İbreti âlem olsun anlayana!

Artık bu seçim takvimi sürecinde İbreti âlem olacak çok şey yaşandı.

İnsan diyerek vatandaşa hitap eden adımlarda sevindik.

Din, iman eksenli dinci bir siyaseti de üzülerek izledik.

Yeminlerin nasıl bir kenara savrulduğunu gördük.

Şimdi konuşan konuştu. Konuşma sırası seçmende.

Seçimler vatana, millete ve ülkemize hayırlı olsun!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.