Sürekli, “iki kişi ülkeyi yönetemiyor kardeşim” denilmekte. Bir asırdır bu ülkeyi Cumhurbaşkanı temsil ediyor, Başbakan yönetiyor, yani iki kişi tarafından denge içinde yönetilmekte. Bir yandan güçler ayrılığı da olmazsa olmaz ilkedir.

Bu vatanın, milletin bir Kurtuluş Savaşı vererek nasıl kurtulduğu, kalkınma hamlesi yapıldığı o kuruluş yılları görmezden gelinerek tek adam kelimesi ile CHP dönemine gönderme yapılmakta.

Ülke ne yazık ki asıl şimdi Partili Cumhurbaşkanı ile tek adamlığa götürülmek isteniyor.

Meydanlarda referandum konusu Vatan, Millet, Sakarya havasında, içeriğe girilmeksizin anlatılıyor. Güçlü Türkiye,  ekonomi iyi olacak, gençler rahat edecek, 16 Nisanda evet çıkınca bahar gelecekmiş.  Evet, çıkarsa terör bitecek… 15 yıldır her türlü yetkiye sahipken bu terör bitirilmedi de şimdi nasıl bitecek?

Ankara’da bayrak krizi yaşandı.  Başbakan açıklama yaptı. “Kuzey Irak özerk bir bölge olup meclisi vardır. Bayrağı da…”  Kürdistan Bayrağı denilerek Irak'taki özerk bir bölgenin bayrağı bir devleti temsil etmez ve uluslararası alandaki karşılığı tartışılır diyelim. O bayrağın Türkiye Cumhuriyeti Bayrağına eş tutularak yanına asılması şehit ailelerini de üzdü.

Algı yapılmaya çalışılıyor, CHP-FETÖ-HDP Hayır diyerek, CHP, HDP ile aynı safta algısı işleniyor.

Bir daha hatırlamak da gerekli;                                                                               

Oslo görüşmeleri, Habur sınırında davullu-zurnalı karşılamalar, çadır mahkemeleri, Dolmabahçe mutabakatı söylemleri, Şivan ile “Megri, megri” diyenler, Şehirlerde tüneller kazılırken, bombalar yerleştirilirken kim ne yapıyordu?

Bir yandan da “ne istediler de vermedik?” diyen, övgüler yağdıran, methiyeler düzen, Ergenekon ve Balyozda onlarca askeri, üzen, hapse tıkılmasının ardından aldatılmışız demek… Fetö denildiğinde tepki gösterenler şimdi Fetö sözünü ağzından düşürmüyor. Kim yerleştirdi devlete bu 15 Temmuz darbecilerini?

Hayır diyenlere gafil, hain, terörist denilmekte, bu keskin ifadeler yanında komşularımızla sıfır sorun derken hep sorun yaşar olduk. Referandum derken AB, Almanya, Hollanda ile de sorunlar yaşamaktayız. İlginçtir ki, Hayırcılar safında Almanya ve Hollanda da gösterildi.

***

Hollanda Laleleri, Osmanlı’da bir döneme adını vermiştir.                                                           

İstanbul’un her tarafı lale çiçekleri ile bezenmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda III. Ahmet tahttadır, 1718-1730 yılları arasındaki Lale Devri, zevk ve sefa devri olarak bilinir. Patrona Halil isyanı ile son bulur. Adını, Hollanda’dan getirilen Lale soğanlarının çiçeklerinden alması, çok sonradan olmuştur 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve konvoyunun Hollanda’da Başkonsolosluk binasına girişine izin verilmeyerek ülkeyi terk etmesi istendi. Bakan Kaya, polis eskortuyla saat 03.25 sularında polis aracıyla Almanya'ya sınır dışı edildi.

Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu’nun Hollanda’nın Rotterdam şehrinde düzenlemek istediği başkanlık referandumu toplantıları iptal edilmişti. Hollanda Başbakanı Rutte de dün siyasi toplantı yapılmasını istemediğini belirterek, “Mesele Hollanda'ya gelmesi değil. Maurithuis Müzesi'ni ya da, bu mevsimde açtıysa, laleleri görmeye gelebilir. Ama (siyasi) toplantılar yapmasını istemiyoruz” demişti. Sonrasında Sayın Bakanımıza iniş izni yakışıksızca verilmedi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker’in İsveç’in başkenti Stockholm’de anayasa oylaması kampanyası kapsamında bugün (12 Mart) yapacağı toplantı için kiralanan lokalin sahibi kira sözleşmesinin iptal edildiğini açıkladı.

Hollanda bakanların gelmesini değil de siyasi toplantı yapılmasını istemediğini açıkladı. Türkiye’de referandum, Hollanda’da 15 Martta seçim var. İki ülkede bu atmosfer içindeler. Almanya, Hollanda ve şimdi de İsveç…

Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bu olanlar bizi yaralıyor…