Hiç mi sızlamaz vicdanınız

Adamcağız ya da kadıncağız diyelim; sokağa çıkıyor, çünkü çıkmak zorundalar. Adam seyyar satıcı umutsuzluktan umut yaratmaya çalışıyor. Zaten sokağa çıksa sokakta insanlar olmadığı için alışveriş yapacak kimse olmayacak buna rağmen aç “açım!” diyor. Siz hiç açlıkla terbiye edildiniz mi? Ya da daha zarif sorayım; hiç oruç tuttunuz mu? Nasıl? Zor değil mi akşama kadar aç durmak, ama bir umudunuz var akşam istediğiniz gibi mükellef bir sofra kurup, iştahla orucunuzu açıp karnınızı doyuracaksınız. Ama bu insanların böyle bir imkânı, hayali bile yok. Sokağa çıktın ceza, maske takmadın ceza.  Zamanında doğru dürüst dağıtılamayan kâh bedava verilen (verilemeyen) kâh parayla alınan maskeler yüzünden vatandaşın yediği cezalar biraz incelikle, düşünerek kesilse daha iyi olmaz mı? Benim, bu cezalar hakkaniyetle verildiği zaman hiçbir üzüntüm yok! Hak edene kesin cezayı. Keyfiyetle takmayana, evden keyfi çıkana kesin ama evde oturamayan, çalışmak zorunda olan insanlara, ya yardım edin, edemiyorsanız insanlara biraz acıyın, fırsat verin karınlarını doyurabilmeleri için EMPATİ YAPIN. Yazık! Bir gün bunun hesabını Allah da sorar, kul da. Bilen bilmeyen de ülkede tüm kurallar,  kanunlar tık tık işliyor zanneder. Adamına göre kural, adamına göre kanun. Ne anlıyorsunuz, zaten aç, zaten fakir, evine, çocuklarına kolunun altında bir ekmek bile götüremeyen insanlara ceza kesmekten.  Nasıl ödeyecekler bu cezayı biliyor musunuz? Hiç mi sızlamıyor vicdanınız? Sızlamıyor ki bunları utanmadan yapıyorsunuz. İnsanların artık edepten, utanmaktan sanki kendi ayıplarıymış gibi (sizin ayıbınız yüzünden) intihar ettiklerinin farkında mısınız? Farkında olun artık insanlar ardı ardına intihar ediyor! Bunun vebali tamamen size ait! Bir Devletin görevi; vatandaşına yapabileceğinin en iyisini yapmaktır!

Sizin hiç vicdanınız yok mu? Ya da sınava giren yakınınız, çocuklarınız? Nasıl da acımadan o küçücük kıza (olsa olsa on yedi, on sekiz yaşlarındadır) hiçbir geliri olmayan, anasının babasının eline bakan, onlardan harçlık alan, çünkü o bir öğrenci. Kendi geleceği için sınava katılıyor. Amacı geleceği için yaptığı planları kurduğu hayalleri gerçekleştirmek. Siz ne yapıyorsunuz; daha sınava girmeden, bir sürü olumsuz şeyle boğuşurken bir de üstüne maske takmadın diye dokuz yüz Türk lirası ceza kesmeniz neyle açıklanabilir? O çocuk, yüzündeki maskeyle öne alınan sınav tarihi yüzünden belki de yarım kalmış çalışmasıyla, o sıcak havada, bir de korona korkusuyla, aralarında doğru dürüst mesafe konulamayan sınıflarda sınava girerken keşke bu sıkıntıyı da eklemeseydiniz. Bir dönüp baksaydınız vicdanınıza pencereden, belki vicdanınız size bir şey derdi. Mesela yapma, yazma o cezayı derdi. Mesela o çocukların çok sıkıntıları var, tek amaçları bir meslek sahibi olarak, kendi ayaklarının üzerinde durarak bir gelecek sağlamak kendilerine derdi, vicdanınız. Keşke bir baksaydınız. Ne geçti elinize devlet dokuz yüz lira kestiğiniz tazecik çocuğun parasıyla zengin mi oldu? Ya da size bunun için madalya mı verdiler.  Bir gün sizin de çocuklarınıza aynısını yaparlar her ne kadar bazen uygulamada gecikmeler olsa da ilahi adalet diye bir şey var.

Onların bizden öğrenecekleri çok şey var hayatta. Daha hayata yeni başlarken onlara önce iyiliği, iyi niyeti, güzelliği öğretmemiz gerekirken önce hoşgörüsüzlüğü, vicdansızlığı, acımasızlığı dahası kötülüğü mü öğreteceğiz. BRAVO SİZE.

Geçen sene de onlarca öğrenciyi onbeş dakika kuralı koyarak sınavlara sokmadınız. Sizin amacınız Üzüm yemek mi?  Bağcıyı dövmek mi? Bu ne anlayışsızlıktır? Hele büyük şehirlerde o kadar trafik, uzun mesafe sorunu varken, bu çocuklar bir sürü olumsuzluklarla boğuşurken ekstra sıkıntılar ortaya çıkarmanız da kendinizi tatmin ediyor olmakla açıklanabilir ancak. Zaten çocukların başında saçma sapan, daha oturtulamamış alt üst edilmiş bir eğitim modeli varken. Bir de siz eziyet edin. Şu veya bu şekilde…

İnsanlar bir şekilde mağdur ediliyor. Pek çok sebep var mutsuz olmamız için. Bari çocuklarımızın yüzü gülsün. Bu kadar mücadeleden sonra birçok emekle bitirdikleri üniversite diplomasının da hiçbir işe yaramaması ayrı bir handikap.  İnsanlara artık eziyet etmekten vazgeçseniz diyorum. Size verilen yetkileri bazı insan olan görevliler gibi, hepiniz de vicdan sahibi olsanız ne çıkar.

Amaaa daha bir fırın değil çoook fırın ekmek yememiz lazım. Bu ülkeye okul yerine hapishane ve camii yapılmaya ve bunların sayısıyla övünmeye devam edildikçe daha fırınlarca ekmek yememiz lazım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum