Hangi yeni yıl?

Yeni yıl deyince, ister istemez yeni umutlar, hayaller ve planlar düşlüyoruz. İnsan olarak haklıyız da... Yenilik, değişim ve farkındalık her zaman bir umut olmuştur. Kimine göre sağlık, kimine göre iş, aş, refah ya da mutluluk; belki de yaşam savaşı veren binlerce yüreğe, gecenin karanlığında göz kırpan yıldızlar gibi umut olacaktır.

Hele ki 2024 yılı boyunca yaşadığımız acılar, gözyaşları ve yürek yakan olaylar zinciri içinde... Her yeni yıla girerken hemen hemen hepimiz; kendimiz, ailemiz, evlatlarımız, milletimiz, ülkemiz ve tüm insanlık adına sağlık, barış, huzur, adalet, özgürlük, refah, bereket ve mutluluk dileklerinde bulunuyoruz. Hiç aksatmadan her yıl bu dileklerimizi Yaradan’a arz ediyoruz. Ancak, gün günden, ay aydan, yıl yıldan daha fazla huzurumuzun bozulduğunu görmek üzücü.

Savaşlar, iç çatışmalar, kardeş kanlarının akıtılması, artan kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve ölümleri... Gözyaşları, Gazze’deki masum insanların katledilmesi, yangınlar, depremler, sel baskınları ve terör saldırıları... Bu felaketler bir gece baskını gibi değil; davul zurna çalarak, bağıra bağıra geliyor.

Ekonomi, hukuk, eğitim, ahlak, aile yapısı... Günlük hayatta yaşanan kadın cinayetleri, uyuşturucu batağındaki gençlik, basit bir sorun yüzünden işlenen cinayetler... Tüm bunlar sıradan olaylar haline gelmiş durumda. Peki, bu 2025 yılında, geçmiş yıllardan kalan hangi toplumsal sorunun kökünü kazıyabileceğiz?

Yazar Elif Şafak’ın dediği gibi:

“Kolay anlatılıyor acılar,
Kolay yazılıyor...
Kolay yaşanmıyor oysa...”

Nazım Hikmet de şöyle demiş:

“Ah mümkün olsa,
Savaştan barış,
Barıştan insan yapardım.
Ve her sabah,
Çocuklara;
Kurşun yerine şiir atardım...”

İnsan olmak, insanca yaşamak böyle bir şey olsa gerek. Ancak bugün, yaşam mücadelesi veren pek çok vatandaş, “Yeni yılın kutlu olsun” diyenlere; “Ne yeni yılı kardeşim? Ayı nasıl getireceğiz hele şu asgari ücretle?” diye cevap veriyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Biz emeklimizi, işçimizi ve memurumuzu asla enflasyona ezdirmedik” açıklaması sokaklarda, çarşı pazarlarda tartışılmaya devam ediyor. Gülelim mi, ağlayalım mı? İnanmalı mı, inanmamalı mı?

Yeni bir yılın başlangıcı, ömrümüzden kopan bir yılın geride kalmasıdır. Ama ne olur, kara günler karartmasın içimizi. O zaman soralım: Yeni yılda aşk var mı?

Aşk, gizemli ve yüce bir duygu. Yenmez, içilmez, satın alınmaz. Bitti diyenler de var, bitmez diyenler de... Aşk sustuğunda sevda ateşinin yandığı, insanı büyüleyen bir kavram. Belki de, insan yüreğini yeniden onarmanın yolu aşkı unutmamak...

2025 yılına adım atarken, gelin hayatı daha fazla fark edelim. Yeni kapılar aralanırken içeri girelim, insanları ve insanlığı hatırlayalım. Yarın gece sevdiklerinden ayrı olanları, temel hak ve özgürlükleri için zulme uğrayanları unutmayalım. Kışın soğuğunda bir tas çorbaya muhtaç olanları, kahraman Mehmetçikleri hatırlayalım.

Unuttuğumuz gün, yüreğimizdeki ateşin küllendiğini bilelim. O gün geldiğinde, vicdanımızı yeniden canlandırmak için bir şeyler yapmamız gerektiğini unutmayalım.

Yeni yılınız kutlu olsun. Hangi yeni yıl olursa olsun, insanca yaşayacağımız bir yıl olsun.

Kalın sağlıcakla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum