Mürşit Canbeldek
Fitnenin Başı ABD ve İslamcı Hempaları….
1980 Yılından beri Ortadoğu’da işlenen her cinayetin, dökülen her masum kanının ve savaş adı altında gerçekleştirilen katliamların, toplu ırza geçmelerin bütün kabahatlisi tek suçlusu ABD’dir.
ABD arkasına aldığı B.M ve NATO’nun gücünü artık müttefiki olan Türkiye Cumhuriyetine karşı bir tehdit haline getirdiyse bunun sorumluluğu önemli ölçüde 1983’den sonra Türkiye’yi 8 yıl boyunca yönetenlere aittir.
80 sonrası İran-Irak savaşının çıkmasında kışkırtıcı rolünü görmezden gelemeyeceğimiz kadar ABD etkili olmuştur. 2. Dünya savaşı sonrasında ağır bir darbe alan İngiltere dünyayı karıştırma ve menfaatlerine hizmet ettirme görevini ister istemez ABD ye devretti. İngiltere Orta doğudaki cetvel pergel yardımıyla kurdurduğu oyuncak krallıkların kaderini ABD’nin “yeşil kuşak” ve 2. Adımı olan “Büyük Ortadoğu Projeleri” içinde yeniden dizayn edilmek üzere devretti ve oyun kuruculuk görevinden çekildi.
ABD anti-komünist ittifakını İslam dünyası için en güvenli liman olarak sunarken Müslüman Araplardan özellikle Suudi Arabistan’dan gördüğü “dümen suyunda gitme” sadakatini bir türlü laik Türkiye Cumhuriyetinden göremedi. Çünkü laik esaslara göre teşkilatlanan devlet yapısı Türkiye’de uzun bir süre din üzerinden çıkabilecek sonu gelmez münakaşalara Diyanet İşleri Başkanlığı’nın maslahatı (yani kamu yararını) koruyan tavrı sayesinde izin vermemiş genelde bir güç çatlamasının önüne geçmişti.
Türkiye’de bir çatlak meydana getirmek için şeytanın bile aklına gelmeyecek denemeler yapıldı. El altından Marksist-Leninist oluşumlara maddi destek verildi. İslamcılık adı altında milletin kulağına hoş gelecek bir fitne türetildi. İslami-İslamcı-Dindar gibi lafızlar birer zehirli hançer gibi Müslüman terminolojisine sokuldu. Artık bu terminoloji ile konuşan eli kalemliler en azından hayra hizmet ettiğini zannederek halkın arasına ayrılık tohumları ektiler.
İslami; İslam gibi demektir. Müslüman’ın gibi görünmesine ihtiyacı yoktur. Günahıyla sevabıyla Müslümandır. İslamcı; bir meslek erbabını hatıra getirir.Yine değişik bir hedefe yöneltilmiş ürküntü veren bir anlam barındırmaktadır. En korkunç murç da dindar lafzıyla zihnimize sokulmuştur. Hallacı Mansur’un dilinde; şeytanın var oluş sebebini barındıran iddia, ile Yine Yunus’ta sevimsiz görünen dava gibi iki şeytani kelimenin çiftleşmesinden dünyaya gelmiş bir piç kelimedir dindar…”Ben gelmedim dava için/benim işim sevi için” Yunus Emre….
Her şey zıddıyla kaimdir demiş Ahmet Cevdet Paşa.. Dindar nedir ve zıddı nedir diye sor bakalım bir bilene ..Yoktur. Müslüman’ın gündelik hayatında dindarlık, dini bütünlük yoktur. Bu Katolik Hıristiyan dünyasında her Pazar kiliseye gidip de kilise kumbarasına para atanları diğer Hıristiyanlardan ayırt etmek için Batıda dünyaya gelmiş vitrinlik kilise dininin icadı bir mefhumdur. Her kelimenin bir ruhu vardır bir de dış zarı vardır. Ruhunda Allah’ın muradı, zarında da emri barınır. Dindarda barınan ise şeytanın muradıdır.
Gavurun hüsnü zannımıza güvenerek milli bünyemize saldığı bu küçücük ayrıntılar bugün patlayan misket bombaları gibi zihnimizi dimağımızı, algımızı darmadağın etmektedir. 40 yıldır gösterdiğimiz tegafül (gaflet hali uyuklama vaziyeti) yüzünden, bugün din üzerinden 80 milyonu birbirine düşman eden dostu düşman, düşmanı dost gösteren söylemleri “din “ zannetmeye başladık.
Dinler arası diyalog, ılımlı İslam ve ibrahimi dinler, icatları da şeytan eseridir. Ve bir cemaat maalesef bu şeytan icadının etrafında örülen duvarların içinde mahsur kalmıştır. Bütün bu fitne gayretlerinin şekillendirdiği dahili siyasetimize bakacak olursak bir çamurun içine saplanıp kaldığımızı görürüz.
Öyle bir çamurun içinde debelenmekteyiz ki bakın bakalım Hz Ömer’in görmek istediği devlet adamına aşağıdaki işleri yapanlar ne kadar benziyor? Duygusal davranmayın. Aldatılmanın aşağılayıcı sonucu yüzünden her şeyi kabullenip ısrarla bu şeytanların izinden gitmeyi din zannetmeyin. "Eşek bile aynı adam tarafından iki kere aldatılmazmış."
1)Başbakanın baş müşaviri Yalçın Akdoğan’ın eniştesi ve bakan Suat Kılıç’ın kayınpederi bu sıhri yakınlığı kullanarak 10 dan fazla müteahhidin canını yakmış milyarlarca lira parayı cebine indirmiştir. Yalçın Akdoğan; eniştesiyle küsmüş o yüzden bir sorumluluk duygusu taşımıyormuş.
2)Aydın TOKİ evlerinin bulunduğu yerdeki cami inşaatında iş alan bir taşeron genç parasını o müteahhitten alamadığı için caminin çatısına çıkarak intihar girişiminde bulundu. Öyle haberimiz oldu. İşçileri çalıştıracaksın. Paralarını TOKİ’den aldığın halde üstüne yatıp garibanları mağdur edeceksin ve hükümet olarak bundan da zerrece üzüntü ve sorumluluk duymayacaksın.
3)Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğulları Türkiye’deki ağır vergilerden yırtmak için Uluslar arası sularda iş yapan gemilerine Panama bandırası çekecek ve hükümet olarak bundan bir sorumluluk hissesi çıkarmayacaksın.
4)Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç defalarca Başbakan tarafından istiskale uğratılıp kamuoyu önünde mahcup edilecek, sonra O başbakan yardımcısı kamuoyuna; “benim bir özgül ağırlığım vardır ben sade bir partili değilim” diye dert yanacak ve Başbakanın gönül alıcı bir lafını bu yolla acaba temin edebilir miyim diye çıkış yapacak, yani çocuk gibi kendini ezdirecek ve sonra hiç bir şey olmamış gibi görevine edebilecek..Böyle devlet yönetimi olmaz, böyle devlet adamı da olmaz…
5) Başbakanlara tahsis edilen örtülü ödenek harcamalarının 80 yılın rekor harcamaları olduğu açıklandı. 1993 yılında başbakan Tansu Çiller 5.3 milyon TL örtülü ödenek harcaması yapmış. Bülent Ecevit 70 milyon TL. yaparak kendine kadar gelen harcamaların üstüne çıkmış..Fakat Hz Ömer’in beytül mal hassasiyetini anlata anlata bu milletin oyunu alarak iktidar olanların harcamalarına bakınca korkunç bir çarçur görüyoruz. Akçalı işler en nazik konulardır. 10 yılda bu kalemden harcanan paraların toplamının 6 milyar lira olduğu açıklanıyor. 2012 de 1 milyar 149 milyon para, 2013 ekiminde 1 milyar 068 milyonu çoktan aşmış durumda… Bir insan kendine emanet edilen parayı öbür tarafta hesap kitap var korkusuyla hele HZ ÖMER i model aldığını iddia eden birisi ise,böylesine çarçr edemez.Etmemelidir.Madem bu kadar harcama yapma ihtiyacı duyuyorsun bu harcamaları bütçe kanunu çerçevesinde yapmak hesabı daha kolay hale getirecektir.
Fitnenin başı Amerika’nın hazırladığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu defalarca övünerek anlattığı halde tenkit edince inkar eden zihniyet bu memlekette nasıl yetişti dersiniz. Son 40 yılımızın din-toplum ve devlet mevzuuna katılan “İslami” yorumlarının bir ürünü olan bu günkü iktidar ve onun zihniyeti sadece beş tanesini yazabildiğim örneklerle tanınmak ve teşhis edilmek zorundadır. İslamiden, islamcılıktan,nerelere kadar geldik. 1960’lı yılların sonunda yayına başlayan Bugün gazetesi ve onun başyazarı Mehmet Şevket Eygü bugünkü iktidardan yaka silkmektedir. ”Sizin mücahitlikten bahsederken mangalda kül bırakmayan yıllarınızı da biliyoruz. Allah sizin belanızı versin. Yetim hakkı yiyorsunuz, ihalelere fesat karıştırıyorsunuz……” yazısını okuduktan sonra kendi inançlarına ihanet etmenin ne kadar kolay olduğunu ve insanları ne hallere düşürdüğünü görüyoruz. İddiasız sıradan Müslüman olmak Evliya hayatına özenmekten çok daha tehlikesizmiş. Ey güzel kardeşim. Cübbeli Hoca, “evliya edep sahibidir kıbleye karşı tükürmez diyor.” Ve sokakta kıbleye karşı tüküren bir evliyanın nasıl madara olduğunu söylüyordu, geçen gün bir kanalda..Cinbaş gözlerini seveyim cübbelim; bırak evliyayı benim babam 50 yıl boyunca gördüğüm babam bir defa bile sokakta tükürmemiştir. Kayın pederim sokağa tükürene ayı derdi. Kendini bilen adam sokağın hiçbir yönüne tükürmez…İslamı bu kadar daraltmayın
*HEMPA: Dost ama kötü işde dost arkadaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.