Mehmet EROĞLU
Dayıbaşı
1975 yılında Antalya Side Müzesinden (O zamanlar Söke’ye bağlı olan) Milet müzesine atandım.
Milet Antik Kenti ve Milet müzesi konum ve bulunduğu alan itibari ile İyonya’nın bereketli toprakları üzerine kurulmuştur.
Milet Antik kentinde çok önemli bilim adamları yetişmiştir.
Bunlar gerek matematiğin gerek felsefenin önderleri olarak tanınmıştır.
Bunlardan bazıları Tales, Anaximandos, Aneximenos felsefe tarihinin ilk büyük materyalist doğa filozoflarındandır.
Bu bilim adamlarının Milet’te kurdukları MİLET OKULU dünyanın aydınlanmasında ve insanlığın yücelmesinde çok önemli ilk adım olmuştur.
Bunların araştırmaya, düşünmeye, matematiğe dayalı olarak geliştirdikleri mantıklı ve objektif düşünce sistemi insanları yücelterek bu günlere ulaştırmıştır.
Bu bilge insanlar ile Milet M.Ö.7 ve 6. Yy.da Karadeniz ve Marmara bölgesine 85 den fazla koloniyle çok güç kazanmıştır.
İşte bu Dünya ilim âleminin çok yakından tanıdığı Milet Müzesine 1975 yılında atandım.
Tabi aldığımız eğitim ve gözlemlerimizle Milet antik kenti benim olduğu gibi bütün arkeologlar için de çok önemli bir arkeolojik merkezdi.
Milet Antik Kentinde neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir Alman Arkeoloji Enstitüsü adına kazılar yapılmaktadır..
Didim Apollon Mabedi neredeyse dünyanın yedi harikasından biriydi.
İşte böyle ilimin fışkırdığı bir yerde görev yapmaktan her müzeci gibi ben de onur duydum.
Milet antik kentinin M.Ö 7 ve 6 yüzyıldaki refah zenginliği M.S. 1975
Yılında ise durumu tam anlamı ile bir zıdlık taşıyordu.
Antik dönemdeki refah ve zenginlik 1975 de orada yaşayan halkta yok gibiydi.
Milet Antik Kenti üzerin kurulmuş olan Balat Köyünün (Deprem nedeniyle daha sonra üç kilometre uzağa taşınmıştır.) Halkının yüzde sekseni fakir ve toprağı yoktu.
Ama o zamanki adıyla Batmaz köyünde bir toprak ağasının 80 bin dönümden fazla toprağın sahibi Fahri Tanman vardı.
Balat ve Batmaz köylerinden fakir vatandaşlar bu ağanın tarlalarında çalışırlardı.
İşte yazıma konu olan DAYIBAŞINI BEN ORADA TANIDIM.
Dayı başı ağaların veya bir şirketin has adamıdır. O köylerdeki adamları toplar onlara görev verir iyi ve verimli çalışmalarını sağlar. Eğer bunlardan bazılarından memnun kalmazsa hemen işine son verir. O nedenle mutlak güç dayıbaşının elinde idi. Her çalışan işçi veya amelede dayıbaşıya mutlak itaat etmeye mecburdu.
Yine Bergama Antik Kenti kazılarında dayı başının bulduğu işçiler hemen kazı çalışmalarına katılırlardı. Söylentiye göre işe girmek için dayıbaşına rüşvet verenler bile oluyormuş.
Bergama kazısında çok iyi çalışan bir işçi dayıbaşının pek hoşuna gitmediği için işten atılmış ertesi günü şikâyetini bize iletmesi ve bizimde kazı başkanına ağırlığımız koymamız sonucunda tekrar işe başladı.
Yani kurumlarda ve ağalık düzeninde dayıbaşı mesleği çok önemlidir. Çünkü onlar ağadan ve patrondan yana işçinin emeğini ve alın terini sömürürler.
Soma madenlerinde de dayıbaşılık sistemi vardır. Patron işçi ile hiç muhatap olmaz.Orada gerçek patron dayıbaşılar dır.
Anlayacağınız bu bozuk düzende işçinin alın teri ve emeğini sömüren işçilerin arasından gelen dayıbaşılardır.
Her doğal afet sonrasında olduğu gibi Soma’daki maden kazasında uyutma ve uyuşturma operasyonu sürdürülmektedir.
Göstermelik üzüntüler olayı soğutma çabası en önemlisi de din istismarına sığınmalarıdır.
Bireyler öğrenme, irdeleme, düşünme ve sorgulamaya dayalı akıllı olmanın yollarını bulmalı ve öğrenmeli.
Şimdiki yönetim gibi akıl ve bilimden yoksun asırlar öncesi hurafelere göre düşünen bazı siyaset cambazları dini her zaman kendileri lehine kullanmışlardır.
Samimi inancı olan eğitimsiz insanları kontrol etmek için bazı yobazlar insanları Allah ile aldatmışlar ve aldatmaya devam ediyorlar
Sayın Başbakan soma cinayeti için
“Bunlar olağan şeylerdir.” Literatürde “iş kazası vardır” “Ölmek bu mesleğim kaderinde vardır”
Kader insanların alınlarına yazılmış hüküm değildir.
Kader kâinatın sürekliliğini garanti altına alan yasalardır.
Allah böyle takdir etti demek Allah’a iftiradır.
Bu memlekette ülkenin has evlatlarının ayaklar altına alındığı, onun bunun çocuklarının baş tacı edildiği çirkin bir dönem yaşıyoruz.
Zaman en iyi ilaçtır. Elbet bu böyle gitmeyecektir.
Kömüre” KARA ELMAS” DEMİŞLER.
KARASI GARİBANIN
ELMAS PATRONA KALMIŞ.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.