Seçimler yaklaşıyor.

Sağduyu sahibi herkesin ortak görüşü…

Siyasi sonuçlarının olacağıdır.

Atatürk ve silah arkadaşlarının, Türk Milleti ile kurmuş olduğu Milli Devlet çatırdıyor.

30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi sonrasında çeşitli kent ve kasabalarda oluşturulan ve Millî Mücadele'nin ilk örgütsel çekirdeğini oluşturan Müdafaa-i Hukuk cemiyeti, daha sonra Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Fırkası/Partisi adıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu siyasi örgütü olmuştur.

Var olabilmek için işgalcilere karşı verilen mücadelenin silahlı kanadında ise düzenli ordu kuruluncaya kadar halkın bağrından çıkan Kuvayı Milliye birliklerimiz yer almışlardı.

Müdafaa-i Hukuktan gelen ve Kuvayı Milliye ile vücut bulan devletimizin kuruluş felsefesi tartışılıyor.

Tehlike büyük!

Siyasette olmaz denilen şeyler oldurulmaya çalışılıyor!

Çok açık ve korkusuzca dile getirme yarışına girilmiş.

Lozan’da alınan tapu yok sayılıyor!

Cumhuriyetin kuruluşunda ademi merkeziyetçilik olduğunu belirten HDP Eş başkanı Pervin Buldan TBMM kürsüsünden şöyle haykırıyor:

“Cumhuriyetin 99. yıl dönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz.”

Hızını alamayan Buldan şu cümleleri kurdu:

"Söz veriyoruz, ikinci yüzyılın aktörü onlar değil, biz olacağız, Türkiye halkları olacak. Asıl belirleyici güç halklardır; Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, bu kadim topraklarda dışlanan tüm halklardır.”

Bu sözlere Millet İttifakı’ndan bir itiraz gelmedi.

Ben söyleyene değil, söyletenlere bakmak isteyenlerdenim.

Bunun tercümeye ihtiyacı falan da yok ve çok net ifade ediyor.

Bu konuların hepsi de Atatürk’ün çöp yaptığı Sevr’in maddeleridir.

ABD Genelkurmay Başkanı çat kapı Suriye’ye gelip gidiyor.

Ne iş?

Yukarıdaki maddeleri hayata geçirmek…

Büyük abi, büyük bir savaşa girmeden bunu başaramıyor ama bilek güreşi de devam ediyor.

Büyük planın Türkiye’yi ilgilendiren bölümü, 1 Mart 2003 tezkeresi ile yara aldı.

Türkiye fiilen işgal edilecekti ama o zamanki dinamikler buna izin vermediler.

Türk Analarının doğurduğu sizin çocuklar sistemi çok gerilerde kaldığı için o yollar da kapalı…

Bu nedenledir ki yeni modeller geliştirdiler.

Cumhuriyeti biz kurduk diyen parti ile işe başladılar.

Atatürkçülerin tamamı tasfiye edildiler.

AKP ve MHP’den kopan/koparılanlar ile HDP’nin de içinde olduğu CHP eksenli bir ittifak oluşturuldu.

2014’deki CHP Kurultayında, PKK’nın isteği olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını getireceğinizi belirttiniz.

Bu, Sevr’deki Fırat’ın doğusunda Özerk Yerel Yönetimler yaratılması maddesiyle örtüşüyordu.

İttifak içindeki heyecanlı kesim disiplini bir kenara bırakarak, ajandanın bazı satır başlarını kamuoyu ile paylaştılar.

Üniter yapı, Öcalan affı, eyalet sistemi, ana dilde eğitim konularının tepki çekmesi üzerine, anketlerde sert düşüşler yaşandı.

Çıkış yolunu da çabuk buldurdular.

Suni gündemler…

Ortada hiçbir şey yokken, Başörtüsünü gündeme getirdiniz mi?

Evet.

İktidar da hadi anayasaya koyalım dediğinde siz ne yaptınız?

Biz hastayız dediniz.

Dini duyguları köpürtme…

Seccade…

Masadan kalkma, telefonlar, elçiler, geri gelme/getirilme, partideki sıkıntılar, istifalar, gelecekteki istifaları aşayım derken yaşanılan güç kaybı ve yerle bir olan imajlarınız sayesindedir ki; TBMM kürsüsünden sünnet şekeri atar gibi avuçla mermi atarak ortamı germe girişimlerine evrildiniz…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener TBMM kürsüsüne mermi koydu. Pervin Buldan da TBMM kürsüsünden kalaşnikofun kurma kolunu mu çeksin?

Seccade olayının köpürtülmesi ne kadar yanlışsa, avuç dolusu mermi atma olayı da yanlıştır.

İçişleri Bakanlığı yapmış Sayın Meral Akşener bunu yaparsa, diğerleri neler yapmaz ki…

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptırdı diyorsanız eğer somut verilerinizi Sayın savcılarımızla paylaşmanız gerekirdi.

Erdoğan, arkasında insan olmayan bir cama neden taş attırsın?

Ben başka perspektiften bakılmasını öneriyor ve uyarıyorum.

CIA’nın Pakistan’daki beslemeleri; seçim otobüsünün üzerinde konuşma yapan Benazir Butto’yu tek mermi ile devirdiler.

Suçu da Pakistan devletinin üzerine yapıştırdılar.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun, 2023 seçimleri öncesinde “Siyasi cinayetler işlenebilir” dediğini de biliyoruz.

Birileri mi fısıldadı?

Derin mevzular mı var?

Devlet bu şaibe ile yaşayamaz.

Bu konu araştırılmalıdır.

Yukarıdaki boş işler nedeniyle seçimin zora girdiğini yabancı danışmanlarınız bir defa daha gördüler ve makas değiştirme vaktinin gelmiş olduğunu size üflediler.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu canlı yayında, Suriye’de PYD/YPG/PKK ‘le komşu olmanın kime ne zararı var görüşünden çark ederek, “Türkiye, İran, Irak, Suriye bir araya geleceğiz. Terörden hepimiz şikayetçiyiz. Biz bölgede de terörün olmamasını istiyoruz. Komşumuzda da terör olmayacak; çünkü bize sıçrayabilir." dedi.

"HDP'ye bakanlık verecek misiniz?" diye soruldu. Görüşmede böyle bir pazarlık yapılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "HDP'ye bakanlık verilmesi gibi bir şey yok. Birileri kalkıp kendisine göre bir şey söylüyor. Biz ittifak olarak görüşüyoruz.”

Belli ki Gürsel Tekin, Engin Koç, Sezgin Tanrıkulu, Pervin Buldan, Sırrı Sakık’ın açıklamalarını yok sayıyorsunuz?

Ben, HDP’ye Bakanlık verilip verilmeyeceğini dert etmiyorum.

CHP ve İYİ Partili seçmen tepkisini minimuma indirilmesi için verilmeyecek, zaten bizim de böyle bir talebimiz yok gibi boş açıklamalara da takılmamak lazımdır.

Önemli olan, SEVR ve Mandacıların iktidar olmasıdır.

Anlayış iktidar olduktan sonra kimin bakan olduğunun/olacağının ne önemi olur.

Öcalan soslu Millet İttifakına bir sorum olacak.

İstiklal Marşımız, Bayrağımızın şekli ve rengi hakkında ne düşünülüyor?

PKK, Ermenistan, Yunanistan bayraklarından esintiler…

Hiçbirini başaramayacaksınız.

Macaristan’dan sonra Türk Milleti de Brüksel’e karşı bir zafer kazanıp kaldığı yerden yoluna devam edecektir!