Mehmet KIZILASLAN
Cumhuriyet Bayramına gerektiği önemi vermek
Cumhuriyetin anlamını bilmekte zorlanan bir nesil, acaba bayramın önemini bilir mi? Biz bazı olayların bizim için ne kadar önemli olduğunu algılamakta zorlanan bir milletiz.
Çünkü bize, birçok önemli gelişme, devrim, yenilik ne derseniz deyin, altın tepside, hiç mücadele etmediğimiz halde sunulmuştur. Cumhuriyet de bunlardan birisidir.
Koca Osmanlı Devletinin, yanmış, yıkılmış, işgal edilmiş toprakları arasından; binlerce şehit verdiğimiz halde, Zafer Bayramını yani 30 Ağustos’u bile hiç birimiz gereği gibi kutlamayız.
Dedelerimiz; dedelerini, babalarını, bu savaşta kaybetmelerine rağmen, yedi düvele karşı ayakta durmalarına rağmen, biz bu bayramın da önemini anlayamamışızdır. Gerektiği gibi de kutlamayız, kutlayamayız.
Cumhuriyetin kurulması için, hiçbir gayret sarf etmemiş bir millet, cumhuriyetin önemini bilemez. Hoş hala ülkemizde padişah sevdalıları çokça bir miktarda bulunmaktadır ama ülkemizin kurtuluş için yüz binlerce şehit verdiği halde onun önemini algılamakta zorlananlar, hazır tepside sunulan ve hiçbir gayret sarf edilmeyen, Cumhuriyeti anlamakta gayet tabii olarak algılamakta zorlanırlar.
Cumhur halk demektir, millet demektir.
Cumhuriyet halkın yönetimi, milletin kendi kendisine yönetmesi demektir.
“Olur mu hiç, bizim için karar veren, padişahım devletlim varken, bizim gibi tahsilsiz eğitimsiz, bir şey bilmeyen insanların, onun, padişahın, yerine ülkeyi yönetmeye soyunmamız doğru olur mu?” deyip, Cumhuriyete karşı olanların yanı sıra;
“Olur mu bizim gibi, tahsillilerin, eğitimlilerin, oyları ile cahil, cühelanın oyları aynı olur mu?” diyen güruhun mantığı aynıdır.
Eğer Cumhuriyetin kurulduğu ilk on yılda olduğu gibi, milletin eğitimine önem verilmeye devam edilseydi, üretim seferberliğinin beli kırılmasaydı, yoksulluk ve işsizlik engellenebilseydi… Devlet, milletin kuramadığı fabrikaların kurulmasına devam edebilseydi, yardım alan millet yerine, alın terini yiyen millet olabilseydi… Cumhuriyetin ölümüne savaşçıları olurduk.
Mustafa Kemal Atatürk, bütün yetkiler eline verilmiş, kendisine padişahlık teklif edilmiş, istese halife de, padişah da, kendisi olabileceği halde neden Türk ulusunu, Cumhuriyet’le yönetmeyi seçmiştir?
Kim ne derse desin.. Kendisini fütursuzca eleştirdiğimiz, yaşadığı zamanın ve şartların içinde değerlendiremediğimiz için, bu gün, onun sayesinde kazandığımız özgürlüklerin içinde, öldüresiye eleştirdiğimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün yerine, bizlerden birisi olsaydı, zannederim hiç kuşkusuz, halifeliği de, padişahlığı da, o şakşakçıların, yağdanlıkların içinde çekinmeden kabul ederdik. O, son yüzyılın yetiştirdiği en büyük insandır.
Günümüz, askeri, sivil ve din taciri darbecilerinin yanında, O mükemmel ötesi bir liderdir. Ezilenler, köylüler, işçiler, esnaflar, sanatkârlar, memurlar, velhasıl padişah soyundan gelmeyen tüm efendiler; bu bayram sizin, bizim en büyük bayramımızdır.
Bayramımız kutlu olsun. Milli bayramlarımızda da, çocuklarımıza harçlık ve hediyeler vermeyi düşünebilseydik, çocuklarımız bu bayramın önemini kavramakta zorluk yaşamazlardı. Öğrettiğimiz soyut şeyleri o güzel beyinlerine somut hediyelerle işlemiş olurduk.
Ben sizlerden daha şanslıyım. Cumhuriyetin 35. yıldönümünde, 1958 de, Cumhuriyet bayramı sabahı doğduğum için, benim için çok daha büyük bayram günü bu gün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.