Çölde Yürüyen Adam!

Çölde mağrur mağrur yürüyen adamın arkasında birden aslan beliriverdi. Ne yapacağını şaşırmıştı adam. En yakınındaki kuyuya atlamak zorunda kaldı. O kör ve karanlık kuyuda ejderha tam paçasından tutuyordu ki, can havli ile kuyuda yetişen ağaca tırmandı. Yukarda avını bekleyen aslan, aşağıda ağzını açmış ejderha. Adam korku, telaş içerisinde. Bunlar yetmezmiş gibi bir de ne görsün: ağacın gövdesini yavaş yavaş kemiren biri siyah, diğeri beyaz renkte iki yaratık. Umutları tükenmişti adamın. Aç kalmaması da gerekiyordu. Tek gıdası ağaçtaki meyvelerdi. Meyvelerin zehir olup olmadığını bilmeden arada bir onunla besleniyordu.

Yukarıdaki hikaye, şu üç günlük dünyada insanın yaşantısına verilebilecek bir örnektir. Devletlerin yaşantısına da aynı örneği verebilirsiniz. Herkesin peşinden koşturan bir aslan var. Herkesin düştüğü kör kuyu, düşüşümüzü bekleyen ejderhalar, tutunduğumuz dalı kesenler var. Her şeye rağmen yaşamamız için ağacın meyveleri gibi besine de ihtiyacımız var.

Kimine göre arkasından koşturan aslan ölümdür. Kimine göre yaşlılık, kimine göre düşman… Ama şu gerçek, herkesin arkasında koşturuyor bir aslan. Kiminin kör kuyusu kabir, kiminin kaybetmek, kiminin ayrılık… şu gerçek ki, her zaman olmuyor aydınlık.

Ha, ejderha da var kuyunun dibinde. Kiminin ejderhası Münker ile Nekir, kiminin vicdanı, kiminin dünyası, kiminin çevresi… ama mutlaka var bir sorgulayıcısı veya bir yeyicisi.

Yediği meyveler besinleridir kişinin. O gıdanın nerden geldiğini bilen var, bir de umursamayan var. Helalden geldi ise ne ala, haramdan geldi ise bedeni ve nesli yakar.

Ya ağacı budayan siyah ve beyaz yaratıklar kim? Kimine göre gece ve gündüz, yani akıp giden ömür, kimine göre de sevdiklerinin bir bir göz önünden kayboluşu.

Velhasıl çölde de olsan, kuyuda da olsan, her nerede olursan ol, en sonunda tek kalacağını unutmamalı. Tek kaldığında dik durabilmek içinde; bastığın, girdiğin, gördüğün, yediğin, kokladığın, tattığın her şeye dikkat etmeli.

Dikkat, kişinin aynada kılık kıyafetine bakmasıyla olmaz. Dikkat, kişinin kendi göz bebeklerine iyice bakmasıyla olur.

Kişi; arkasını sağlama almadan, doğru yolda da yürümeden bir yere varamaz. Kuyuya saplanır kalır. Kişi yarının habercisi olan bugünü iyi yaşamalı. Zira bugün, yarına kötü şahitlik yapmasın.

Tüm aydınlıklar, tüm kurtuluşlar, beynin kalbe bağlanmasıyla mümkün. Mümkün olan hiç bir şey ise zor değil. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum