Çok muteber bir meslek: Yalakalık

Tarihin birinde her hangi bir bakanlığa yeni bir Daire Başkanı atanmış.

Ziyaretler, tebrikler gırla giderken öğle mesaisi aralığında kurumun yemek hanesine gidilip topluca öğle yemeği yenmiş. Arkasından yeni Daire Başkanı oturup bir çay içip yanında da sigarasını tüttürürken etrafını mahiyetinde çalışan personelin tüm alt kademeleri, çalışanlarca istila etmiş. Herkes yeni Daire Başkanına kendini beğendirebilmenin çabası içindeymiş.

Durumdan memnun kalan Daire Başkanı etrafını çevirip ağzına bakan şahsiyetlere bir fıkra anlatmış. Aslında hiç de gülünecek kadar komik olmayan fıkraya mahiyetindekiler katıla katıla, kahkahalar ile gülmüşler. Daire Başkanı bu durumdan çok hoşnut kalsa da bir de ne görsün. Katıl katıla gülenler içinde birinin gülmeyip somurttuğu fark edip bozulmuş. Hemen ona bozulduğunu belirten ses tonu ile “Sen niye gülmüyorsun?” diye sorar.

Somurtan memur ne dese beğenirsiniz?

“Efendim ben sizin Dairede Çalışmıyorum!”

Bu fıkrayı tarih boyunca muteber olan ve günümüzde çok daha kıymete binen bir mesleği afişe edebilmek uğruna anlattım.

Evet, halk ağzı ile bu meslek “yalakalık” ve yani başka bir ifade ile “yağcılık”; Kendisine saygısını kaybetmiş insanların kendi çıkarları için başkalarına gereksiz ya da hak etmediği iltifatlarda bulunmasıdır.

Eski deyim ile “dalkavukluk”

Yalakalık deyip de geçmeyin. Aynı zamanda bir sanattır. Öyle herkesin kolaylıkla icra edebileceği, becerebileceği bir meslek de değildir.

Muteber bir meslektir ki icra eyleyenin sırtı yere gelmez.

Şahsiyetin basamakları çıkmasında yardımcı olmakla kalmaz, yağcının yağının kalitesi onu bir müddet mesleğinin zirvesinde bile tutar.

İnsanlık tarihi kadar eski bir meslektir bu meslek ve müşterisi hep vardır.

Yalakalık yapanlar çıkarlarını gözetse de, kendisine yalakalık edilenler ise pahalı hediye paketi almış gibidirler ve yalakaları severler, yalakalık mesleği onları hoşnut kılar.

Biz yine de ‘Tanrı kimseyi yalakaların içine düşürmesin. Kimseye yalakalık etmeye mecbur kılmasın!’ diye dua edelim.

Namuslu ve onurlu insanlar bu hale “Nokta kadar menfaatler için virgül gibi eğilmek” deseler de onursuzlar için yalakalık bir yaşam biçimidir.

Yalakayı sevenlerin makamı ve mevkii ne olsa fark etmez. Etraflarının yalakalarca çevrili olmasından hoşnutturlar, yalakalardan yararlanırlar, tatmin olacakları kadar onlara yarar sağlarlar ve işleri bitince de kullanılmış sümüklü bir mendilmiş gibi bir bir çöpe atarlar.

Özünde yalakalık da yalaka severlik de utanç verici bir durumdur.

Yalakaların, ırkı, dini, dili ya da mezhebi de yoktur.

Yalakalık sözcüğü ile o kadar çok eşanlam taşıyan sözcük bulup kullanıyoruz. Bu bile yalakalık mesleği için duyulan alaka ve nefretin göstergesidir.

Örneklemek istersek; yağcı, yağdanlık, dalkavuk, şakşakçı, yalayıcılık, yalpaklık, kaypaklık, şaklabanlık, , omurgasızlık, fırdöndü, fırıldak v,b…

(Hatta Gaziantep yöresinde yalakalar için kullanılan bir deyim var ki müstehcen olduğu için burada yazamıyorum)

Günümüzde, sıradan bir dernek, vakıf, sendika ya da siyasal parti il ve ilçe başkanlıkları ve özellikle de belediyeler ile benzeri kurumlarda yalakaları ve onların marifetlerini görmek çok olağan bir durum olarak karşılanmaktadır.

Şunu da belirtmekte yarar var, esasında yalakalar hiçbir işe yaramadıklarının farkındadırlar, çok marifetli biriymiş gibi de çevreye çaka satmaktan da geri durmazlar!

Yazımı bir fıkra ile başlattım ve yine bir fıkra ile bitireyim.

Padişahın biri patlıcanı çok severmiş.

Patlıcandan her bahsettiğinde,

Yalakası iç geçirir padişahı tasdik edermiş.

Padişah; “Patlıcan dolma gerçekten mükemmel bir yemek” dese, yalaka hemen atılır “evet patlıcan dolmanın üzerine yemek tanımam” dermiş.

Padişah “Ah var mı patlıcan musakka gibi bir yemek’’ deyip “Üç öğün patlıcan kızartma olsa yerim” diye devam ettiğinde,

“Bir ömür patlıcan kızartma yiyebilirim’’ dermiş. Yalaka…

Padişah artık patlıcan yemekten bıkmış ve patlıcandan nefret etmeye başlamış. “Bu patlıcan yemeğini nasıl yerler bilmem. Böyle tiksindirici bir yemek bir daha olmasın” diye yakındığında.

Yalaka durur mu; “Haklısınız kralım, bu millette ne mide var ya, aslında tüm patlıcan yemeklerini yasaklamak lazım” dermiş.

Yalakanın patlıcanı çok sevip övdüğünü bilen bir kişi Yahu! Daha düne kadar sen değilmiydin patlıcan yemeğini övüp göklere çıkaran?” diye sorduğunda:

Yalaka; “Ben padişahın dalkavuğuyum patlıcanın değil.” demiş ve gerçek karakterini ortaya koymuş.

Yalakalar (Dalkavuklar) benden ve benim gibilerden uzakta dursun yeter!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum