Çok kitap okumalıyız

Öncelikle konu hakkında bazı düşünürlerin söyledikleriyle konuyu açıklamaya çalışacağım. 

James Hawwel: Dünyayı yöneten kalem mürekkep ve kâğıttır demektedir. 

Balzac: Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmalısınız demiştir. 
İnsanın hayatta bir numara olması demek birçok konuda genel bilgilere sahip olması demektir. Bunun ilk şartı da çok okumaktan geçmektedir. 

Hayatta başarılı olmanın ilk şartlarından biri de geçmişte yaşayan insanların tecrübelerinden yararlanmayı gerektirir. Örneğin bir doktor ya da ressam olacaksanız geçmişte yaşamış ve bu alanlarda söz sahibi olan insanların tecrübelerini öğrenmeniz gerekir. Tecrübeleri size aktaran her kitap sayfası yılar süren tecrübelerin ürünleridir. Adeta her sayfa ve kitap bir ömür demektir. 

Eskiler sanat altın bileziktir derler. İnsanlar mesleklerinde ve yaşamlarında iyi bir kariyer yapmak ve yüksek seviyelerde bir yaşam sürdürebilmek için de çok kitap okumalıdırlar. Bir insanın diğer insanlardan ayıran kültürü, olgunluğu, zarafeti, liderliği ancak ve ancak çok kitap okumasıyla sağlanabilir. Çok kitap okuyan insanın kelime haznesi zenginleşir. Ufku genişler. Düşünce melekeleri artar. Zeki oluşuyla diğer insanlardan hemen ayırt edilir. Olayları hızla kavrar. Olaylar arasında kolay bağlantı kurabilir ve olaylar hakkında kolay yorum yapabilir.

Kitap okuyan insan kendini de iyi tanır. Kendisinin hangi alanlarda kabiliyetinin olduğunu görür. Çalışmalarını o alana yöneltir ve bu alanda başarıyı yakalar. Örneğin Eintein üniversite mezunu değildi ama çok kitap okuyarak ve araştırma yaparak aydınlanma olayını icat etmiştir. 

Kitap okuyan insan düşünen insandır. Kitap okumayı tekrar ederek bilgilerini pekiştirir. Her alanda kendinden emin ilerler. 

Çiçero, kitapsız bir ev ruhsuz bir cesede benzer demektedir. Bu deyişinde çok haklıdır. Kitap okumayan insanın kelime haznesi zayıf olduğundan doğru dürüst düşünemez. Konuştuğu günlük kelime sayısı sınırlıdır. Bu nedenle de zekâ seviyesi alt seviyelerde kalmıştır. Bu insanlar doğru dürüst düşünme melekesine de sahip değildirler. 

Kitap okuma beyne alıştırma yaptırarak insanın zekâ seviyesini yükseltir. Bilhassa öğrencilerin çok kitap okuması onların derslerde de iyi olmalarını sağlar. Öğrenciler derslerini daha kolay anlar ve öğrenirler. Okudukları eserin paragraflarını daha hızlı okur ve ana fikri hemen ortaya çıkarırlar. Kitapta geçen olayları daha kolay analiz ederler. Artık günümüzde sınavlarda başarının sırrı çok okumaktan geçmektedir. Kitap okuyan öğrenciler hızlı okumaya da alışırlar. Bu da onlara girdikleri sınavlarda zaman kazandırır. 

Hangi kitapları okumalıyız? 

Kitapları okumak için seçici olmalıyız. Bu konuda büyüklerimizden ya da bu alanda uğraşan insanlardan tavsiyeler almalıyız ve yaşımıza uygun kitapları okumalıyız. Öncelikle bize iyilik güzellik dürüstlük duygusu veren ya da yeni bilgiler edinmemizi sağlayan kitapları okumalıyız. Zaman öldürmek için kitap okumaktan kaçınmalıyız. Kitap okumak bize yeni bilgiler vereceği gibi bizi günlük uğraşıların arasından çekip başka alanlara götürerek dinlendirirde. Kitap okumanın su içmek, ekmek yemek gibi olduğu anlayışına sahip olmamız gerekmektedir. Günümüzde ailelerde genellikle yanlış bir anlayış vardır. Çocuklarının okumalarıyla okullarında zaten gereği gibi ilgilenildiğini düşünmektedirler. Böylece çocuklarının okuma alışkanlığı kazanmalarına önem vermemektedirler. 

Tarihte atalarımız okumaya çok önem veriyorlardı. Örneğin Yavuz Sultan Selim kitaplarını develerle gideceği yerlere götürür ve kitap okurdu. Günde en az sekiz saat kitap okuduğu söylenmektedir. 

Şimdi Türkiye'de yapılan bir araştırmada 6 bine yakın insana kitap okumaları sorulmuş ve %67 si uzun zamandır kitap okumadıklarını söylemişlerdir. 

Her kitap her şeyden önce bir okuma aracıdır. Sonra o yazar ve şairin ya da eser sahibinin ortaya koyduğu bir sanat eseridir. Çiçero, bir bahçem ve bir de kitabım varsa hiçbir eksiğim yok demektedir. 

Kitap okuma insan ömrünü de uzatır. Çünkü çok kitap okuyan insan hayatı daha anlamlı ve bilinçli yaşamaya çalışır. Yaşamın her devresinde ondan zevk almaya çalışır. Bu konuda Afrikalıların bir sözü vardır. .Afrikalılar kitap cepte taşınan bir çiçek bahçesidir derler. Gerçekten de insanları strese boğan şey boşluk ve tembelliktir. Kitap okuyan insan stres olmaz. Araştırmaya yönelir. Güzel şeyler düşünür. Etrafına daima faydalı olmaya çalışır. Hoşgörülüdür. 
Okuma alışkanlığı nasıl kazanılır? 
Okumak boş zamanları değerlendirmek, ekonomik, teknik ve kültürel olayları izlemek, yeni şeyler öğrenmek için yapılan bir etkinliktir. Yapılan bir araştırmada iki ayda bir okuma zayıf, ayda bir kitap okuma orta ve ayda iki kitap okuma güçlü kitap okuma alışkanlığı olarak açıklanmıştır. 

Okuma alışkanlığı bireylerin yaşamları boyunca elde ettikleri bilgileri becerileri anlayışları güçlendirip artıran bir beceridir. Bireyler elde ettikleri bu becerileri yaşamlarına adepte ederler. Bu sayede hayatta daha başarılı olurlar. Öğrenciler kitap okuma becerilerini genellikle okul dönemlerinde edinirler. Bu beceri okul döneminde elde edilmezse yetişkinlik döneminde elde etmek çok güç olur. Çocuklarımıza 15 yaşına kadar bu beceri verilmeye çalışılmalıdır. Özellikle kendi kendilerine araştırma yapma ve bilgileri öğrenme metotları öğretilmelidir. Bu konu da bilhassa ilkokullarımızın rolü büyüktür. Bu konuda ailelere yönelik bilinçlendirme çalışmalarına önem verilmelidir. Evlerde kitaplıklar oluşturulması teşvik edilmelidir. Her dereceli okullarda kitaplıklar tesis edilmelidir. Çocuklara kitap okumaları için kitaplar verilmeli bunları belli bir sürede okumaları sonra kitabı anlatmaları istenmelidir. Kitabın içeriği ve verdiği mesajlar öğrenciler arasında tartışılmalıdır. Değişik etkinliklerde çocuklara okuyabilecekleri kitaplar hediye edilmelidir. Çocuklar halk kütüphanelerine götürülmeli, buralara üye olmaları sağlanmalıdır. 

Orhan Pamuk yeni hayat kitabında bir kitap okudum hayatım değişti der. Kitap okuyan insanların yaşantıları anlam kazanır. Küçük yaştan itibaren kitap okumaya başlayan insanlar etraflarını daha güzel ve objektif görürler. Bu yetiyi sağlayan düşünce sistemine kavuşurlar. Giderek düşünme ve ufukları genişler. Bu parayla ve servetle edinilecek bir şey değildir. Bu konuda E.Gilhen, okumayı hiç bir servetle değişmem derken bunu anlatmak ister. İbn-i Sina gecelerimi hep okumakla geçirdim der yine Katip Çelebi mumlar tükenir güneş doğar ve hala okurdum der. Bunlar hep okuma alışkanlığının ne kadar gerekli olduğunu anlatan güzel örneklerdir. Ünlü kimyacı madam Curri de ailesi yoksul olduğundan sokak lambaları altında okuyarak eğitimini tamamladığını söyler. Uğur Mumcu da bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını söyler.Bilgi sahibi olmayan ve kitap okumayan insanlar da başkalarından duyduklarıyla fikir yürütmeye çalışırlar.. 

Ülkelerin gelişmişliği de çok kitap okumaya bağlıdır. Bu gün gelişmiş ülkelerde kitap okuma yaşam biçimi olmuştur. Bu insanlar boş buldukları bir anda hemen ellerine kitaplarını almakta ve okumaya başlamaktadırlar. Araçlarda, metrolarda, parklarda duraklarda, deniz kenarlarında her yerde kitap okumaktadırlar. Çocuklarıyla beraber halk kütüphanelerine üye olmaktadırlar. Oradan yeni çıkan kitapları almakta ve okumaktadırlar. Şehirde belli yerlerde kurulan kitaplıklardaki kitap veya dergileri almakta ve araç beklerken bile okumaktadırlar. Okudukları bu dergi ve kitapları yine bu kitaplıklara bırakmakta ve başka insanlarında bunları okumalarını sağlamaktadırlar. 

Son zamanlarda insanlarımız zamanlarının çoğunu televizyon ve internet karşısında geçirmektedirler ya da akıllı telefonlarıyla dost ve arkadaşlarıyla sohbet ederek vakit geçirmektedirler. Ondan sonra da kitap okumak için fazla zamanlarının olmadığını söylemektedirler. 

Zaten televizyon programlarının çoğu araştırma ve genel kültür vermekten uzaktır. Ya spor haberleri vermekte ya aktüel haberler vermekte ya da milletimizin gelenek görenekleriyle uyuşmayan diziler vermektedirler. Bunlar insanlarımızın zamanlarını öldüren şeylerdir. Bu programlar insanları karşılarına alarak esir yapmaktadır. Nüfusumuzun büyük çoğunluğu genç olan ülkemizde bu durum iyi değildir. Tembel ve kültürsüz nesiller yetişmektedir. 
İnsanlarımızı kitap okumaktan uzaklaştıran olay sadece bu değildir. Örneğin arada sırada yapılan ihtilaller zamanında da insanlar okudukları kitaplar nedeniyle mahkûm edilmişler ya da yargılanmışlardır. Bu dönemler de insanlar okumaktan uzaklaştırılmışlardır. Oysa insanlarımızın gençlerimizin ve çocuklarımızın çok okumaya ihtiyacı vardır. Bu yasakçı zihniyete bu dönemler de, çok okumayla engel olunabilir. Yönetime ve alınan kararlara aktif olarak katılan insanlar da bu ülkeyi daha uygar seviyelere taşırlar. 

Çocuk ve gençlerimize okuma alışkanlığı kazandırılamamasının bir nedeni de sınav sistemleridir. Çocuklarımız okullara girebilmek için test sorularından ve test tekniklerinden başka bir şey düşünemez olmaktadırlar. Bu süreçte çocuklarımız ihtiyaçları olan kitap okuma alışkanlığından uzak kalmaktadırlar. 

Gallius kitap sessiz öğretmendir demektedir.  Ailelerde babaların, annelerin, okullarda öğretmenlerin yani toplumun bütün kesimlerinin kitap okuma alışkanlığı kazandırılması için çocuklarımıza ve gençlerimize örnek modeller olması gerekir. Ailesinde anne ve babasının kitap okuduğunu veya okulda öğretmenlerinin kitap okuduğunu görmeyen çocuk veya genç kitap okumaya yönelemez. Tv programlarında da seçici olmalı ve her programı izlememeliyiz. 

TÜRKİYE İSTATİSTİK ENSTİTÜTÜSÜNE GÖRE TÜRKİYE'DE OKUMA YAZMA DURUMU 

Türkiye'de okuma yazma durumu diğer ülkeler sıralamasında 86’ncı sıradadır. Türkiye 'de insanlarımız vakitlerinin 6 saatini tv seyretmektedirler. 3 saatlerini internet başında geçirmektedirler. Kitap okumaya ise bir dakika ayırmaktadırlar. 

Avrupa'da nüfusa göre kitap okuma oranı %21’dir. Bizde durum kötüdür. %01’dir. 
Dünyada en fazla kitap okuyan ülke İngiltere ve Fransa’dır. Oran Japonya’da %14, Amerika’da %12, İspanya’da %9 dur. 

Türkiye’de en fazla %24 oranla aşk romanı ,%13 oranında düşünce kitapları okunmaktadır. %13 lük bir grup da kişisel gelişim kitapları okumaktadır. 

2013 yılında Türkiye 'de 42 bin 655 kitap yayımlanmıştır. Ancak son zamanlarda sevindirici bir gelişme olmaktadır. Kitaplar elektronik olarak yayımlanmaktadır.  2012’de 2966 elektronik kitap yayımlanırken 2013 de 4bin 293 elektronik kitap yayımlanmıştır. Elektronik kitap okuma oranı % 37 artmıştır. 

Kitap okumanın katili dijital teknolojidir dersek yanlış söylemiş olmayız. Bu yolla insanlar bilgi elde etmeyi kolay yoldan sağlamaktadırlar. Yazılı metinle birlikte görselliğe de kolayca ulaşabilmektedirler. Ancak hızlı gelişen bu olanaklar insanları tembelleştirmekte, hazırcılığa alıştırmaktadır. Bu kolaylık da insanların düşünme yetilerini dumura uğratmaktadır. Artık insanlarımız hayal kuramaz ve düşünemez duruma gelmektedirler. Hatta Dr Hüseyin Yeniçeri 03.10 2011 tarihinde internette yayımladığı bir makalesinde bundan 30 sene sonra yazılı basının kalmayacağını söylemektedir. 

Türkiye'de en fazla kitabın sonbahar mevsiminde yani eylül, ekim ve mart ayında okunduğu saptanmıştır. Yayıncı Meslek Birlikleri federasyonu yaptığı bir araştırmayla bu konuyu saptamıştır. 4 yılda 547 bin 753. sayısıyla satılan kitaplar %27 oranıyla sonbaharda satılmıştır. 
2012 verilerine göre kültür ve turizm bakanlığına bağlı 1112 halk kütüphanesi vardır. Bu kütüphanelerde 15 milyon 785 bin 280 kitap bulunmaktadır. Bu kitapların da sadece 1/3 nün ödünç verildiği saptanmıştır. 

Atatürk, Kurtuluş Savaşından sonra halkın %10 okuma yazma bildiğini görmüştür. Bu oranın yükseltilmesi için 1928’de Latin harflerini kabul eden yasayı çıkartmıştır. Yine okuryazar sayısının artırmak için millet mekteplerini kurdurmuştur. Bu okulları Milli Eğitim Bakanlığına bağlamıştır. Böyle kısa süre 1 240 000 kişinin okuma yazma öğrenmesini sağlamıştır. Böylece %10 olan okuma yazma oranı %20 ye çıkarılmıştır. 

Atatürk, kitap okumayı seven bir liderdi. Böylece bilgi dünyasını sürekli geliştirmeye çalışmıştır. Okul çağlarından beri kitap okumaya başlamış sonra bu alışkanlığını devam ettirmiştir. Harbiye'de iken el yazısı ile duvar gazetesi bile çıkarmıştır. 

Atatürk, savaşta bile cephede kitap okumaya çalışmıştır. Örneğin Sakarya Savaşında cephede çalıkuşu romanını okumuştur. 

Büyük bir kitaplığa sahipti. Okuduğu kitaplarda önemli gördüğü hususları kitabın kenarına not ederdi. O uğraşı içinde 12 kitap yazmıştır. Örneğin geometri kitabı, yurttaşlık kitabı ve askeri eğitim kitapları yazmıştır. 

Bir gün tarih kitabı okurken Vasıf Çınar ''Paşam bu 
kadar kendinizi yormayın samsuna kitapla mı çıktınız
''dediğinde Atatürk, ''Ben çocukken iki kuruşum varsa bir kuruşuna kitap alırdım. Eğer böyle olmasaydı bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım'' demiştir. 

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyerek de okumanın ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.