Mehmet EROĞLU
CHP’nin halleri
Sayın okurlar CHP kurultayı olmadan öce bu sütunlarda şöyle yazmıştım: “Ben kurultay delegesi olsam Sayın Kemal Kılıçdaroğluna oy vermem, Özgür Özel’e kerhen veririm” demiştim. Sonradan günler geçti Özgür beyden “iyi bir genel başkan olacak” diye düşünürken, şahsen umudumu yitirdim.
Genel başkan olduğu günden bu zaman kadar ülke sorunlarını doğru dürüst algılayamamış ülkem ve yurttaşlar hiçbir dönemde bu kadar yoksulluğun yolsuzluğun altında çaresiz kalmamıştı. Muhalefetin elinde bu kadar koz olmasına rağmen etkin bir muhalefet yapamıyorlar.
Sayın genel başkanda tabir yerindeyse “çalım var gol yok.” Sadece konuşmakla bu işler yoluna girmez. Bu söylemle olmuyor. Eylem gerekiyor. Şeriatın ayak sesleri Anıtkabirden ve mahkeme salonlarından yükselirken bu hususta ne yapıyorsunuz?
Yaptığınız, falan kente “hangi belediye başkan adayını atayalım” diye aylarca düşünürken ülke yıkıma gidiyor, siz hala boş işlerle uğraşıyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti, olağanüstü günlerden geçiyor. Bölünmeye doğru koşar adımlarla sürüklenmekte. Türk Milleti her yeni bir güne katlanamayacağı kadar ağırlaşan şartlar, giderek artan bir huzursuzluk, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik ve çaresizlikle uyanmaktadır.
Halk bu sıkıntılar içinde sorunlarıyla boğuşurken devletimiz de, özellikle siyasetçilerin “paranoya” diyerek bugüne kadar üzerinde durmadığınız olaylar yüzünden, gerçek bir “Beka Sorunu” ile karşı karşıya kalınmıştır.
Ekonomik sıkıntıların yanında;
Yaşanan depremler, seller, yangınlar, Suriyeliler ve sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak sürüler halinde topraklarımıza doluşan Afgan Mülteciler, Türk Milletini endişelendirmektedir
Sayın genel başkanlar, kendileri, çocukları ve ülkelerinin geleceği için endişelenmeleri sizce; çare midir?...
Kendi mahallelerinde,
Kendi gençlerini bıçaklayarak öldüren canilere, kızlarına tecavüz eden ahlaksızlara karşı halka aklıselim içinde davranmayı, tavsiye etmek mi çare?
Evet, bunlar belki çare olabilir
Ancak tek şartla!
Türk Milleti uzun süredir öylesine yalnız ve korumasız bırakıldı ki, sırtını dayayacağı, bir demokrasi mefhumu yok.
“Sırası var, zamanı var” deniyor ama o zaman bir türlü gelmiyor.
Ülkenin bu hale gelmesini siz seçtiniz.
Uzun yıllar boyunca, bu iktidar yıllarından çok önceden başlayan Kuran kursları adı altında milyonlarca çocuğun beyni yıkandı.
Bu süreçte çocuklara “Kuran öğretme” adı altında laiklik karşıtı, Cumhuriyet karşıtı telkinler yapıldı. Yapılıyor da…
Bu yaştaki çocuklara yapılan öğretim değil, telkindir.
Siz başınızı kuma sokup iki yana sallayıp geçtiniz.
Aklınıza bu çocuklara yaz okulları açıp çağa uygun programla yaz aylarını değerlendirmek gelmedi.
Düşünmediniz.
Elinizde olan belediyeler ile yaz okulları açarak bu gençleri tarikatların elinden kurtarmaz mıydınız?
İnançları doğrultusunda yaşama hakkı istediler.
Siz on yıllar boyunca bakıp durdunuz, şaşıp geçtiniz.
“Çağa aykırı şeyler bunlar” dediniz.
“Devlet izin vermez böyle şeylere” dediniz.
Siz hep kendi yanınızda gördüklerinize kızdınız:
“Neden bir şey yapmıyorsunuz?
Bak oralarda neler oluyor?” diye söylenip durdunuz.
Ama siz bir şey yapmadınız.
Sizin göreviniz değildi ki.
Siz seçimden seçime oyunuzu verdiniz, o kadar.
Bazen kızıp oyunuzu da vermediniz.
Sonuçta;
Tarikatların elinde bulunan ve on yıllar boyu din adı altında dogma eğitimi almış milyonlarca çocuk büyüdü, seçmen oldu.
Sizin şaşkın bakışlarınız arasında erkek hastaya bakmayan kadın doktorlar, erkek eli sıkmayan kadın idareciler oldu.
Bu arada kadın eli sıkmayan erkekler de yöneticiler arasındaki yerini aldı.
Siz, “aman boş ver sonra düzelir derken aman benim çocuğum özgüvenli olsun, kendi kararlarını versin, derken çocuğunuzun okulunu imamhatip okulu yapıverdiler.
Size,
“Su yolunu buluyor” denildi.
Siz,
“Hangi su hangi yolu buluyor” demediniz.
“Durmak yok, yola devam” denildi.
Siz, “Hangi yola devam” diye sormadınız.
Sadece sızlandınız.
Hep başkalarının bir şeyler yapmasını beklediniz.
Onlar sızlanmadı, çalıştı.
Onlar kazandı, siz kaybettiniz.
Eğer bir şey düşünüyorsanız,
Şimdi başlayacaksınız.
Gün gün, saat saat,
Dakika dakika.
Ya da akan zamanın nereye gittiğini seyredeceksiniz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.