Toplumun önüne çıkan her insan ister siyasetçi olsun ister gazeteci olsun ister yerel yönetici olsun eleştiri kültürüne açık olması gerekir. Zaten eleştiriye açık olmayan bir insan hiçbir şekilde başarılı olamaz. Çünkü öz eleştiri insanı yanılgılardan kurtarır. Bir Alman atasözü “Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerekir” der.

Toplum önüne çıkan kişinin de elbette bunları bilmesi gerekir. Bizlerin gazetelere yazdığımız yazıları her vatandaştan övgü alırsak mutlaka bir noksanlık var demek. Ama övgünün yanında eleştiride alırsan hatanı görür ve ona göre davranışını düzeltirsin.

Ama eleştiriler bazen maksatlı ve ön yargılıysa bu eleştiri değil art niyetliliktir. Buna rağmen toplum önünde olan insanlar sabırlı olmaya mecburdur. Yine bir atasözünde “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir” der. Bizlerde eleştiri yapanlara sadece sabırla teşekkür edeceğiz. Bunu yapmaya da mecburuz. Ama bu sabrı gösterirken de bildiğimiz doğruları da anlatmaya ve yazmaya devam edeceğiz.

Araştırmacı yazar Ergün Poyraz’ı tanımayanız yoktur. Ergenekon davası nedeniyle 7 yıl cezaevinde yatan ve geçtiğimiz günlerde CHP’nin, dolandırıcıdan ve hırsızdan yana olduğunu söyleyen araştırmacı yazar Ergün Poyraz'ın, parti büyüklerimize hakaret ettiği gerekçesi ile ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilmesine çok üzüldüm.

Bu olay son derece yanlış bir durum... Yazdıkları nedeniyle gençliğinin 7 yılını cezaevinde geçiren ülkemizin medarı iftiharı olan bir yazarı disipline sevk etmek, CHP için utanılacak bir durumdur.

Baskın seçimlere girileceği bir aşamada medyaya konu olacak ve karşı partilere koz olacak önemli yanlış bir iş yapılmıştır. Sonun da aklıselim galip gelerek bu olumsuz eylem reddedilmiştir. Bu olumlu ve yararlı bir gelişme olmuştur.

Sayın okurlar ben bu yazımı yazarken olayları tek tek gözden geçirdim. Sayın Poyraz, Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız hakkında bir takım iddialarda bulunuyor. Bu iddialara Sayın Yıldız’ın kendisinin cevap vermesi gerekir. Gerçekten yalan ve gerçek dışı bir durum var ise bunu kamuoyu ile paylaşıp, derhal mahkemeye verip hakkını araması gerekirken, danışmanı ve aynı zamanda CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı olan Süha Bayırlı’nın inisiyatifine bırakılması yanlıştır.

Çünkü Süha Bayırlı hakkında da bir takım nahoş iddialar ortada dolaşmaktadır. Aydınspor 1923 Kulübü Başkanı Özgür Kızıl’ın gazetelerde yer bulan anlattığına göre şahsı için satın aldığı mobilyaların parasını başkanlığını yaptığı Aydınspor’a ödetmiş. Kızıl, 13 bin 500 lira tutarındaki faturanın kulüp tarafından ödendiğini belirterek, mobilyanın teslim edildiği adresi basın mensuplarıyla paylaşmış.

Özgür Kızıl’a ait bu iddiaların doğruluğu ya da yanlışlığı konusunu tartışacak değilim ama konuyla ilgili olarak Süha Bayırlı’nın suskunluğunu koruması, yasal hakkını aramaması gerçek olduğu hissi uyandırıyor.

İşte bütün bu iddialar açıklığa kavuşmadan, Süha Bayırlı’nın CHP gibi cumhuriyeti kurmuş bir partinin disiplin kurulu başkanı olmasını çok yadırgadım. Partinin yetkili kurullarına seçilen her yöneticinin geçmişinin düzgün olması gerekir.

Bana ayrılan bu sütunda CHP Genel Başkan Yardımcısı Aydın Milletvekili ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’ı eleştiren bir yazı kaleme almıştım. Aydın’da bulunan bazı yakınları bana çok kızmış ama Sayın Tezcan demokratik bir tavır sergileyerek hiçbir şekilde sitemde bulunmadı. Hatta “eleştiri bize doğru yolu gösterir, hiç alınganlık yapmayın” diye de yakınlarını uyarmış. Bu bir siyasi olgunluktur. CHP’deki her yönetici aynı hassasiyette olmalıdır.

Neticede;

Baskın seçimlere çok çalışıp, hedefe götürecek çalışmalar yapmaları beklenen parti yöneticileri, eleştiri hakkını kullanan Ergün Poyraz’ın ihracını istemek gibi saçma işlerle zamanlarını harcamamalı.