Ömer ERU
Çevre sorunları ve alınacak önlemler
Yaşadığımız bu yıllar bize akıl alamayacağımız ölçüde teknolojik olanakları önümüze sermektedir. Ancak bu kadar olanaklara kavuşmamıza karşı bir o kadarda sorunlar yumağını elimize vermektedir. Çevremiz ve doğamız giderek bize küsmektedir. Yok olmaktadır. Bunu da bizler kendi ellerimizle yapmaktayız.
Şehirleşmenin ve teknolojinin plansız ve programsız bir hızla gelişmesi ve buraların ortaya çıkardığı atıkların kontrol edilememesi ve bu kirli atıkların hoyratça akarsulara bırakılması Dünyamızı hastalandırmakta hatta yok etmektedir.
İnsanlar yeni önlemler almakta yavaş kalmaktalar artık mevcut durumu ve ekolojik dengeyi bu haliyle koruma yollarını aramaktadırlar.
Çevre ve ekolojik denge yaşantımızın olmazsa olmasıdır. Bu gün denizlerimizde görülen safra denizlerin bizden intikam almaya başladığının bir göstergesidir. Kaynağında pırıl pırıl çıkan sularımız giderek kirlenmekte ve son noktalarında siyah akmaya başlamaktadır. Ben Dinar’da çalıştım Büyük Menderesin çıktığı yerde su tertemizdir. Ancak geçtiği yerlerdeki sanayi, evsel ve tarım atıklarıyla simsiyah akmaktadır. Önceden balık avladığımız piknik yaptığımız yerlerde artık kokudan durulamamaktadır. Mersin’de de Adana'nın sanayi atıklarından sonra çok büyük miktarda balık ölümlerine rastlanmaktadır.
Bu konularda yasalarda cezalar artırılmalıdır. Çevre polisi oluşturulmalıdır. Belirlenen tedbirlere ve değişikliklere uymayanlar yasal işleme tabi tutulmalıdır. Dinlemeyenlerin işletmeleri hemen kapatılmalıdır. Faaliyet göstermelerine izin verilmemelidir.
Evsel atıklar içim çok ciddi arıtma tesirleri oluşturulmalıdır. Tarımda gelişigüzel gübre ve ilaç kullanımının önüne geçmek için tedbirler alınmalıdır. Her tarlanın her bahçenin bir kimlik kartı oluşturulmalıdır. Toprak tahlilleri kolaylıkla yapılmalıdır. Toprak kayıpları için erozyon önleme çalışmaları esaslara bağlanmalıdır Çiftçilerin tarla sürmeleri ziraatçı görevliler tarafından denetlenmelidir.
Orman içi ve orman kenarında yaşayanların ormanları tahrip etmesine ve tarla açmasına imkan verilmemelidir. Bu yerleşim yerlerinde gelir getirici ağaç toplulukları oluşturularak o bölgede yaşayan insanlara ucuz bir şekilde kiralanmalıdır. Ekonomik gelir elde eden insanlar bu yerleri koruyacaklardır. Kütahya’da tabiata keklik saldık. Belli süre sonra avcılar yok ettiler. Bakanlık köylülerden gönüllü olanlara keklik verdi. Belli bir süre sonra yetişen keklikler doğaya salındı. Kendi besleklerinden en az iki sene avlanma yapmadılar ve o bölgede keklik sayısı arttı.
Kaçak avcılığın önüne geçilmesi için gerekli yasal tedbirler alınmalıdır. İhtiyacının dışında katliam yapar gibi av kuşlarını ve balıkları avlayanların bu uğraşılarına izin verilmemeli ve cezalandırılmalıdırlar. Ben Yumurtalık, Trabzon, Karaburun gibi deniz kenarı olan yerlerde çalıştım. Bütün mücadelem deniz dibini tarayan ve bütün canlıları yok eden kaçak balık avcılarıyla mücadele etmekle geçerdi. Bu balıkçıların kıyıların belli uzaklıklarda avlanmaları kontrol altında tutulmalıdır. Yumurtalık’ta çalışırken kaçak balık avlayanların kenara yaklaşmamaları içim DSİ bölge müdürlüğünden getirttiğim büyük büzleri bir gece deniz kenarına attırdım. Balıkçılar mahkemeye verdiler. Mahkeme bilirkişi tayin etti. Üniversite kaymakamın yaptığı bu faaliyet balık popülasyonunun çoğalması ve yaşaması için çok faydalı olmuştur diye rapor verince kaçakçılara karşı davayı kazanmış oldum.
Artan nüfus ve büyük kentlerde çarpık yerleşme ile çevre sorunları giderek çoğalmaktadır. O zaman bölgeler arasında büyük göç dalgalarını önlemek için dengeli kalkınma yollarını hemen bulmamız gereklidir.
Şunu bilmemiz gereklidir. Tertemiz bir çevre bırakmak gelecek kuşaklarımıza karşı bir borçtur. Bu bir görevdir. Çevre ile ilgili konuları eğitim sistemimize koymalıyız. Çocuklarımız bu konuda da ilkokuldan itibaren eğitilmeli ve her biri bir çevreci olmalıdır.
Doğamızı kullanırken kirletmemeye onu korumaya çalışmalıyız
Çünkü Dünyadan başka gidecek başka yerimiz yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.