Ali AKSÜT
Biraz huzur, biraz mutluluk
Geçen koca bir yılın yorgunluğu çökmüştü üzerimize.
Birikmiş, katmerli yorgunluklar içindeydik.2024 yılında hem ülkemizde, hem de dünyada peş peşe yaşanan felaketlerden yeterince bunalan insanlar,2025 yılı için nice umutlar, nice hedefler ve hayaller kurmuşlardı.
Çünkü insanca hak ettiği biraz huzur, biraz mutluluğu hasret kalmışlardı. Ama gel gör ki, şu Ocak ayında yaşananlar, hele Bolu-Kartalkaya Grand oteldeki 78 cana mal olan yangın faciası acıların, dertlerin tuzu biberi oldu. Bütün Türkiye' de milletçe hepimizin yürekleri yandı. Bir gün milli yas ilan edildi. Ama acılar yürekte için için yanıp kavruluyor.
Herkes, sorumlular, suçlular kimse hak ettiği cezasını bulsun klişe alışılagelmiş ifadelerlerle kamuoyunun, halkın tepkisi soğutulmaya çalışılıyor.
Aklıma 6 Şubat Kahramanmaraş depreminden otelde kalan Kuzey Kıbrıslı genç sporcu kardeşlerimiz geliyor. Herkes, hafızalarında hatırlarsa,bu ve bunun gibi bir çok ruhlarda yaralamış acı hatıralar var.41 kişinin rahmetli olduğu hızlı tren kazası olayı...daha pek çok unutulan olaylar ...
Ülkece 86 milyon yaşıyoruz bu olayları.
Yani, aynı gemi, aynı otobüs içindeyiz diyoruz ya.
Nasıl bir otobüs ise ;
Kimilerine bir geceliği, yatak başı 30 bin TL almak, ful olarak müşterileri ile doldurmak, otel sahibinin cebini para ile doldurması, sanki sürahiyi su doldurmaktan daha kolay hale gelmiş.
"Rant uğruna, hırs uğruna bu gidiş nereye diye soran bir Allah'ın kulu yok mu?" diye düşünürken bu çürümüşlüğe, bu bürokrasideki yetki kargaşasına, her gün televizyonlarda kanal kanal gezen, halkın moral değerlerini bozan seviyesiz siyasilerin polemikleri de iyice kabak tadı verdi.
Halk mutsuz. İnsanlar huzursuz.
Acılarla kavrulan yürekler, saf, temiz karne tatili sevinci yaşamak ve o masum yavrularımızın hak ettiği o kayak sporu mutluluklarını paylaşmak için birlikte olan anne, babaları, yakın akrabaları, bütün dünyanın gözü önünde otel pencerelerinden uzatılan bağlanmış çarşaflarla canlarını kurtarma mucizesi yaşadılar.
21.yüzyılın ilk çeyrek yılına girdiğimiz Türkiye Yüzyılı dediğimiz bir yılda. Demek ki, sistem çok yoruldu. Bürokrasi de yoruldu. Eski heyecan, samimiyet ve dinamizm azalmış olduğu görünüyor.
Herkes, birbirini suçluyor.
Hiç kimse özeleştiriye tahammülü yok.
Hep " Ben... ben..."
Her konu, her sorun siyasileşir mi?
Maalesef iktidar veya muhalefet fark etmiyor.
Sonra büyük okyanuslardan yüzerek geliyoruz ama bir Bolu otel yangını faciasında dereyi geçerken boğuluyoruz.
Batılı yazar Honore De Balzac şöyle der:
"Kanunlar örümcek ağı gibidir. Büyük sinekler deler geçer, küçükler ise takılır kalır."
Bizim kadim kültürümüzde Anadolu' yu aydınlatan gönül mimarlarından Mevlânâ’nın şu veciz sözü kulaklara küpe olmalı:
"Hırsı bırak, kendini boş yere harcama,
Şu toprak altında, çırak da bir, usta da."
Hele şu KÜBA'da bir hastanedeki şu yazısıyla insana bakışları ve insana nasıl değer verdiklerini ortaya koyuyorlar.
" Tek bir kişinin hayatı, dünyadaki en zengin insanların mal varlığından milyonlarca kat değerlidir "
Hani biz Müslümanlık.
Hani biz, inancımıza göre bir tek insan canı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak gibiydi.
Hani biz ;
" İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın..!" diyorduk. Elin Hristiyan...veya her hangi bir dinden Kübalısı kadar dahi olamadık mı ?
Kendimi eleştirmekten ve sorgulamaktan alamıyorum. Biz, o 78 cana mezar olan vatandaşlarımızın, karne sevinçlerini zehir ettiğimiz o kaybedilen canların hesabını nasıl vereceğiz? Halkımızın biraz refah, biraz huzur ve mutluluğu için iğneyi ne zaman önce kendimize bağıracağız.? Bu acı olay tam bir ders olmalı hepimize. Bilhassa turizm sektörünün bütün paydaşlarına. Bacasız sanayi dediğimiz turizmin baltalanmasına çok kötü örneklik teşkil etti. Ekonomimize, turizm gelirlerinin azalmasından korkarım. İnşallah, bir musibet bin nasihatten hayırlı olur. Artık, bu acı felaketler son olsun.
Halkımızın çoktan hakkı olan biraz huzur, biraz mutluluk için; İnsanlar, birbirlerine karşı husumet, kin, öfke, nefret ile değil, sevgi, muhabbetle yaklaşmalı. Elindeki gücü bir intikam vasıtası yapmaktan uzak tutmalı. Adalet ve hukukun üstünlüğü ile devlete ve makamlara güven sağlanmalı. Acılarımızı, sevincimizi paylaşmaktan haz duymalıyız. Tek yürek, tek bilek birlik olmalıyız.
Ne güzel demiş " Bayrak" şairi Arif Nihat Asya ;
“Zalim, demedim kimseye ‘hain’ demedim.
Vurdun bana ey el ‘ne bu halin’ demedim.
İnsanlık için dua dua yalvardım...!
Tel’ine ve bedduaya ‘Âmin’ demedim.”
Halkın bütün arzusu, insanca yaşamak için biraz huzur, biraz mutluluk...!
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.