
Servet TÖZ
Bayramlar ve hatıralar
Bayramlar, bir milletin hem milli hem de dini dayanışmasını pekiştiren özel günlerdir. Bu günlerde sevgi, saygı, birlik ve beraberlik duyguları zirveye ulaşır. Milli bayramlarda geçmişin zaferleri anılır, ecdadımız yad edilir. Dini bayramlarda ise ibadetle, dualarla, büyükleri ziyaret ederek, kaybettiklerimizi hatırlayarak manevi değerlerimize sahip çıkarız.
Ben de bu kültür içinde yetişmiş bir ailenin bireyi olarak, bayram sabahlarında babamla birlikte Karacasu’da bulunan Süleyman Rüşdi Efendi’nin türbesine gider, şükür namazı kılar ve bizi bir bayrama daha eriştirdiği için Allah’a hamd ederdik. Bu gelenek bizde nesilden nesile aktarılan bir huzur kaynağıydı.
Evimize döndüğümüzde bayramlaşma geleneğimiz başlardı. Annemin babamın eline başını koyarak başlattığı geleneği ablamla ben de sürdürürdük. Çekirdek ailemizden başlayarak aile büyüklerimizi ziyaret eder, bayram sevincini paylaşırdık.
Baba dedem Halil Töz, kahvecilik bakkallık yapmış “Kahveci Halil” diye bilinen ilçenin tanınan esnaflarından biriydi. İçinde avlusu bulunan büyük bir evde yaşarlardı. Evin cümle kapısından içeri girince babaannemin özenle yetiştirdiği envai çeşit çiçekler karşılardı. Dedemin atını bağladığı han, büyük bir zahire deposu önünden ahşap merdivenle çıktıktan ve geleneksel Türk evinin giriş veya birinci katta odalar açıldığı, üstü kapalı, ön avluya bakan adına “hayat” denilen mekândan geçerek dedemin odasına ulaşır, bayramlaşırdık.
Anne dedem Halil Gürbüz, namıdiğer "Kadı Halil", Karacasu’nun dokuma ustalarından biriydi. "Home ofis" çalıştığı evinin geniş avlusunda, sabahın erken saatlerinden itibaren tezgâhın ritmik sesi “şakka da şakgak, şakga da şakgak” diye yankılanırdı. Avluda “gasser havuzu”, tezgâh odasında iplik sarma makinesi ve çözgü bulunurdu. Dokunan çarşaflar ölçülerine göre kesilir, dedemin “Ölçüsünden büyük kesin” uyarısıyla olması gerekenden yaklaşık bir karış büyük kesilip paketlenirdi. Anneannem de bu işin içinde yer alarak dokuma yapar, ev işlerini aksatmaz ve yatalak Kadı Ayşe ninemize büyük bir özveriyle bakardı.
Bayramlar bizim için aileyi bir araya getiren en kıymetli zamanlardı. Anneannem bayram sofralarını itinayla hazırlar, ev baklavasını yapar, uzaktaki evlatlarını beklerdi. Karacasu’nun meşhur yemekleri bayram sofrasını süslerdi: Odun ateşinde pişmiş "guzu etli balme aşı", iki bıçakla çekilmiş kıyma ile yapılan "badılcan dolması", olmazsa olmaz saraylı ve ev baklavası…
Dedemin torunlarıyla yaşadığı anılar hepimizin hafızasında derin izler bıraktı. Tabaktaki tatlıyı bitirmem için bana "deli 25’lik" vaad eder, tabağı sıyırınca 25 kuruşumu alıp zafer kazanmış gibi sevinirdim. Dedem ise bu manzarayla mutluluğun doruğuna ulaşırdı.
Fakat zaman geçtikçe bayramlarımız eksilmeye başladı. Önce dedelerim sonra babaannem göçtü dünyadan, ardından annem, sonra da anneanem… Annem de tıpkı anneannem gibi çalışkan, fedakâr bir Karacasu kadınıydı. Geçimimizi sağlamak babamın en büyük destekçisi olmuş, terzilik yapmış, ancak hayatının baharında, daha 48 yaşındayken aramızdan ayrılmıştı. Onun yokluğunda soframızın tadı da bayramlarımızın neşesi de eksildi.
Bütün bu kayıplara rağmen, babamla birlikte Süleyman Rüşdi Efendi türbe ziyaretini uzun yıllar sürdürdük. Sonrasında mezarlığa giderek, sadece kendi yakınlarımız için değil, kimsenin hatırlamadığı mezarlarda yatanlar için de dualar ettik. Babam Bahri Töz, çalışkanlığıyla tanınan bir insandı. Marangozluktan lokantacılığa, bakkallıktan Almanya macerasına kadar hiç durmadan çalıştı ve “Ben hayatta yürümedim, koştum. Siz kıymetini bilin!” diyerek 87 yıllık ömrünü özetledi.
Bugün bayram…
Fakat elini öpecek ne annem kaldı ne de babam…
Artık doğduğum topraklara ziyaretin önemini bilmenin bilinciyle Karacasu’ya gidip, büyüklerimizle mezarlıkta bayramlaşıyoruz.
“Her nefis ölümü tadacaktır.”
Amenna ama bu noktada önemli bir tavsiyede bulunmak istiyorum:
Siz, siz olun; anne babanız sağken kıymetlerini bilin. Onlara sadece bayramlarda değil, her zaman sevginizi gösterin. Çünkü yarın çok geç olabilir.
Abdurrahim Karakoç’un şu dizeleriyle yazımı noktalıyorum:
Yaza dönsün kışınız, bayramlar bayram olsun
Dert görmesin başınız, bayramlar bayram olsun
Otlar/dikenler dolsun Nemrut'ların çanına
Kolay gelsin işiniz, bayramlar bayram olsun.
Bayramınız mübarek olsun!
Selam ve saygıyla...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.