Nermin AKKAN
Bari Güçlü Muhalefet
CHP Mustafa Kemal Atatürk sonrası her ne hikmetse birkaç iktidar döneminin dışında hep muhalefette kaldı.
Muhalefette kaldığı sürenin uzunluğundan çok bereketsizliği benim ilgimi çeken, sanki esas amaçları ülkenin yönetimine talip olmak değil de ülkenin kargaşa ortamına düşmesinden nemalanmak gibi bir gayretin içinde bocalayıp duruyorlar.
Aslında iktidarı beceremeyeceklerini Cumhuriyet tarihi boyunca bir kaç kez kanıtladılar. Her iktidar veya ortağı oldukları dönemler de ülke çok acı sonlar yaşadı.
İdamlar, darbeler, krizler, komplolar gibi.
Artık bu yaşlı ve sözümona elit güruhtan bir beklentim kalmadı. Ancak CHP kadroları içinde öylesine cevval öylesine söylediği göz ve gönül dolduran gençler var ki onlar bari bu yaşlı köhne zihniyetten kendilerini kurtarıp, ülke için güçlü, yaptırım gücü olan, proje üreten, alternatifler sunan bir oluşuma yönelseler diye dua ediyorum kendimce, karınca kararınca.
Bazen bir çıkış, farklı bir ses yükseliyor CHP koridorlarından, ama çok geçmeden kendi sularında alabora ediyorlar onu zaten. ‘Mustafa Sarıgül’ dedim, hooop, küme düştü Deniz Baykal’ın çelmesiyle. Üniversitelerden ithal ettikleri bürokratlar var, şimdi dişe dokunur projelerle çıkarlar artık halkın karşısına diyorum hop profesörümüz iki laf ediyor sonunu getiremeyeceği AKP'nin oyları yüzde15 artıyor belki daha da fazla. Çok sayısal değerlere takılmıyorum zaten.
En son Kılıçdaroğlu boy gösterdi, CHP’nin halk cephesinden, halk cephesi diyorum, zira CHP halka tepeden bakmayı ilke edindi pembe köşkten bu yana.
Kılıçdaroğlu halkın içinden geliyordu, fiziksel ölçüleriyle de normal yurdum insanıydı. Dedim ki “işte nihayet CHP halka yüzünü çevirecek, halkın ihtiyaçlarını göz önüne alarak siyaset yapacak, çözüm önerileri sunacak, iktidar partisini söylemleriyle, projeleriyle, karizmasıyla zorlayacak." Ne gezer. Ne zaman iktidar partisi yeni bir yasa teklifi sunduysa, ne zaman barışa yönelik bir adım attıysa, üzerinde düşünmeden irdelemeden tu-kaka ilan edip öncülerini hiç aratmadı maalesef.
AKP’li falan da değilim ben aslında, hatta beni temsil edebileceğini umut bile etmiyorum artık hiçbir partinin. Ancak sıradan bir vatandaş olarak şunları gözlüyorum. Torpil bulmadan hastanede muayene olabiliyor, kuyrukta bekleyip, profesörlerin muayenehanesinde para ödemiş ayrıcalıklı hastaların tetkik, film, MR gibi işlemlerde önüme geçmesinin engellendiğini görüyorum.
Doktorlar tarafından her vatandaşın “adam” yerine konulduğunu biliyorum. Her çaresiz vatandaşa ilgili birime ulaştığında çare olunduğunu görüyorum. Engelli çocuk annesi ve öğretmeni olarak engellilere yönelik devrim niteliğinde pozitif ayrıcalıkların sunulduğunu yaşayarak biliyorum. Hatta down sendromlu kızım muayenesi bittikten sonra ”anneciğim iyi ki engelliyim, hiç sıra beklemedim” diyecek kadar kendince farkında, olumlu değişikliklerin.
Başımı şu anda örtmüyorum ama dört sene önce Haydar Paşa GATA da gaz zehirlenmesinden ölen yeğenlerime ağıt yakarken başımda örtüye saldıran askeri personelin ki o günkü nöbet kayıtlarına bilhassa geçmesini sağladım, vesayetinden kurtulduk. Artık o güvenle askerime, orduma yeniden dua etmeye başladım.
Kısaca iyi ve güzel değişiklikleri yaşıyorum inkâr etme şansım yok. Ancak endişelerim de yok değil. Kaldı ki AKP’nin alternatifsiz iktidara ve daha ötesine oynamasından dolayı, varsa eğer zihinlerinin gerisinde bir “b” planı işte o zaman “yandığımızın resmidir” demekten de alıkoyamıyorum kendimi.
“Kendim içinse namerdim, içenin halini görün de siz içmeyin diye içiyorum” demiş ya Bektaşi. Ben de CHP için değil ama bu ülkenin refahı ve huzuru için kendisini, iktidarı geçtim ama güçlü bir muhalefet olma yolunda yenilemek üzere atağa geçmeli diye düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu ile ilgili zayıf da olsa biraz umudum vardı hala. Âmâ yeni çıkarılan yönetmelikle ilgili söylemlerinden de anlıyorum ki, O bu ülkenin geleceğine talip olacak çapta birisi değil maalesef. Bir muhalefet partisi ki halka talip olduğunu söylüyor her fırsatta, okullarda kılık kıyafet serbestîsi getiren yönetmeliğe, bakın nasıl tepki gösteriyor: “Çocuklar tek tip kıyafetle yoksulluklarını veya zenginliklerini kamufle ediyor ve ayrımcılık yaşanmıyordu aralarında, şimdi zengin yoksul çok belli olacak ve sınıf farkı çocukların psikolojisini bozacak.”
Sayın Kılıçdaroğlu hiç değilse halkın karşısında konuşmayı planladığında, sosyologlarınızdan psikologlarınızdan görüş alın lütfen.
Zenginlik ve yoksulluğun giysilere ilk yansıması ayakkabı ve kabandadır. Şapkalarına, berelerine, eldivenlerine bir bak çocukların nasıl da anlaşılıyor ekonomik durumları. Üstelik çocuk saflıklarıyla daha kolay kaynaşıyorlar o çağlarda çocuklar.
Bu yönetmelikle ikinci yıl kardeşlerine bile kalmayan ve her yıl okul idarecilerinin inanılmaz getirimler edinmesine yol açan forma değişiklikleri halkı bezdirmişti. En azından bu haramı helali ayırmayan kesim, bir kravattan, bir kol düğmesinden köşeyi dönemeyecekler.
Ama sahiden bu ülkenin yararına bir kaygıyla muhalefet yapmaksa niyetin, bu yönetmelikle başörtünün, sakalın, çarşafın mahalle baskısı konumuna gelebileceği endişesiyle muhalefet et ve bu korkunun paranoyaya dönüşmemesi içinde yeteneğiniz varsa alternatifler, çözümler sunun.
Geçmiş yanlış uygulamalar sonucu parçalanmış aileleri bir araya getirmeyi amaçlayan yasaya topyekûn karşı koyacağına yasanın suiistimalini önleyecek projeler sun ve takipçisi ol.
Ha neden CHP’ye taktığımı soruyor “neden MHP değil de CHP’yle aklını bozdun" diyorsanız açıklayım.
Yıllarca “Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti” diye bayrak sallamışken, iktidarın ortağı olduğu dönemde, Abdullah Öcalan’ın asılmasını önleyen,” hadi bir umut daha” diye galeyana gelmişken MHP gençliği, iktidarı uçkurlarına feda eden bir MHP'ye veda edeli ben, çok sular aktı diye düşünüyorum köprünün altından. Kaldı ki artık bir MHP varlığından söz edilebilir mi bilmiyorum.
Bu ülke vatandaşlarının yaklaşık yarısı hala farklı alternatifler bekliyorsa mevcut liderlerin hiçbirinin alternatif olamayacağını bilsinler ve rotayı başka bir yöne çevirsinler ki umutlar için başka baharlar kalmamıştır.
CHP taraftarları da ne yazık ki aynı bağnazlıkla hala aynı tastan su içmeye çalışıyorlar. Hadi artık uyanın ve çözüm odaklı alternatif liderler arayın.
Kılıçdaroğlu' nun bu ülkeyi temsil edebileceği umudunu kaybettim çoktan. Ama hiç değilse evet hiç değilse güçlü bir muhalefet olabilmek için değişin ve değiştirin yönünüzü. Cesaret biraz.
Dünyanın hiçbir yerinde tarihin hiç bir döneminde şimdi olduğu gibi muhalefetsiz bir iktidar görülmemiştir.
Topyekûn biat edilmiş bir lider olmamıştır.
Tarih derslerinde yeni nesiller hayretle okuyacaklar bu günün Türkiye'sini.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.