Orhan ERDEM
Aydın’da jeotermal enerji meselesi
Enerji meselesi kalkınmakta olan ülkelerin temel sorunlarındandır. Ülkemizin enerji bakımından dışarıya bağımlı olması yüzünden alternatif enerjiler üzerinden çözüm arayışları son zamanlarda hız kazanmıştır. Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi ve termal enerjiye işadamları tarafından ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Petrole dayalı enerjinin dışa bağımlı ve pahalı olması ülkemize yıllık 40 milyar dolar yük getirmesi, önemli ölçüde bütçeye yük olmakta, cari açığın büyümesine sebep olmaktadır. Hükümet bu yüzden alternatif enerjilere ciddi teşvikler getirmiştir.
1970 ile 1980 yıllarında Türkiye petrole dayalı enerji bağımlılığı yüzünden büyük zorluklar yaşamıştır. 1974 Kıbrıs barış harekâtı ile ülkemize uygulanan ambargo ve buna bağlı döviz darlığı ekonomimizde büyük bunalımlara sebep olmuştur. 1970’li yılları hatırlayanlar benzin ve mazot kuyruklarını, akaryakıt kuyruklarını, tüp gaz darlığını, elektrik kesintilerini iyi bilirler. O yıllarda sanayide yaşanan enerji sıkıntısı, üretimi düşürmüş, ülkemiz yokluk, kıtlık, döviz darboğazı, enflasyon kıskacında kıvranıp durmuştur.
Sosyal hayatımızdaki anarşiyi de buna dahil ettiğimiz zaman, Türkiye’nin ne kadar sıkıntılı günler geçirdiği ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan ülkemizin son 50 yılda en büyük problemlerinden biri, enerji meselesidir. Son zamanlarda ilimiz Aydın’da ülkenin enerji meselesine katkı olması için, jeotermalden elektrik enerjisi üreten dönüşüm tesisleri yatırımları devreye girmiştir. Bu enerji firmaları ciddi rakamlarla yatırım yapmışlardır. Bu yatırımcıların çoğu başka şehirlerden gelmiş değerli yatırımcılardır.
Kurulan jeotermal enerji tesislerinin teknolojik yapılarını değerlendirmek için uzman kişi olmak gerekir. Bizlerin, bu hususta bir şey söylemesi yersizdir. Ancak halkımız yatırım yapılan bölgelerin çevresinde zeytin ve incir üretim ve kalitesine zarar verdiğini konuşuyor. Son zamanlarda bazı sivil toplum kuruluşları bu tesislerin havayı ve toprağı kirlettiğini gündeme getirerek, toplumda tedirginlik yaratmışlardır.
Dünyanın en verimli havzalarından Menderes ovası ve onun nazlı gelini, Menderes nehrini, sıvı termal atıklar ve sanayi atıkları, çevredeki yerleşim merkezlerinin fosseptik atıkları ile kirletmesine bugüne kadar niye göz yumulmuştur. Halkımız buna isyan etmektedir. Menderes nehri bitmiştir. Nehrin başta balık olmak üzere, ekolojik varlığı sona ermektedir. Sorumlular meselenin üzerine gitmemekte ipe un sermektedir. Bu mesele nasıl olsa halledilemeyecektir zihniyeti, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.
Germencik, İncirliova, Aydın, Köşk, Nazilli, Buharkent, Denizli il sınırına kadar, yerleşim ve tarım alanları tehdit altındadır. Yatağan termik santralı yıllarca çevreyi tehdit etmiş vermiş olduğu zarar bacalara filtre takılarak giderilmiş ama geride bedeli ağır bir fatura bırakmıştır.
Aydın’da termal enerji yatırımlarının verdiği zararların telafisi mümkündür. Henüz yolun başındayız. Zaman geçmeden termal enerji yatırımlarının çevreye verdiği zarar büyümeden halkımızın mutluluğu, doğanın kurtuluşu için, gereğinin yapılması insani, kanuni ve vicdani sorumluluktur. Bunun maliyet hesabı yapılamaz. Enerjiden de vazgeçemeyeceğimiz için, bu tesislerin faaliyetlerine son verilmesini istemeye kimsenin hakkı yoktur. Bu hizmet kanuni, vicdani, ekonomik zaruri bir hizmettir. Son zamanlarda meseleyi bazı siyasi çevrelerin istismar etmesi tasvip edilemez. Bu çevreler yakın geçmişte Madran dağındaki rüzgâr enerjisi yatırımlarına da karşı çıkarak köylüleri tahrik etmişler, ne kadar istismarcı olduklarını göstermişlerdir. Bu açıdan sicilleri bozuktur. Bu çevreler, meseleyi sokağa taşıyarak, zihinleri bulandırmak istemektedirler. Yatırım yapan firmaları suçlu, bu firmalara suçlu muamelesi yapmayan Belediyeleri de sanık sandalyesine oturtmaktadırlar. Aklıselim vatandaşlarımızın bunları tasvip etmesi mümkün değildir.
Yatırım yapmak sermaye ister, kapasite ister, bilgi ister, yürek ister, aşk ister, vatan sevgisi ister. Her şeyin bir bedeli vardır. Bedelsiz kalkınma ve refah bir hayaldir. Sorunları çözmek hep beraber devlet, millet el ele vererek gerçekleştirilecektir. Bu termal enerji yatırımlarının Üniversite, Ticaret odası, Sanayi odası, Vilayet ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve yatırımcıların ortak çalışmaları ile akılcı bir çözüme ulaşacağına bütün kalbimle inanıyorum.
SON SÖZ- Enerji varsa kalkınma ve refah var, enerji yoksa enerjisi olanların kölesi olmak var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.