Servet TÖZ
Ana-baba olunca anlarsınız
Bugün Anneler Günü… Televizyonda, gazetelerde, internette, sokaklarda herkesin haftalardır bahsettiği gün. Gelin o zaman birde benim dediklerime kulak verin…
Anneler Günü’nde hep bir şeyler karalamak isterim ama bırakın bugünü her ‘anne’ dendiğinde ablamı ve beni doğuran, babamın ekmek parası için Almanya’da olduğu dönemde bize hem annelik hem de babalık yapan, bizler için saçını süpürge eden fedakar annem gelir aklıma.. İçim sızlar, yüreğim burkulur, boğazım düğümlenir, gözlerimden yaşlar dökülür. Bu şartlarda gel sen, Anneler Günü yazısı kaleme al… Neyse başladık bir kere ara vere vere yazımıza devam edelim.
Anne olmak daha doğrusu anne olabilmek çok kutsaldır. Her anne çocuk sahibi olabilir ama herkes anne olamaz, bunun örneklerini haberlerde yeteri kadar duyuyoruz zaten. “Katil anne çocuğunu aç bırakıp öldürdü!” “ Zalim anne bebeğini çöp konteynırına atıp gitti!” Ve daha neler neler…
Anne olabilmek çok zor ve birçok sorumluluk ister. Aslında bir ailede bütün yük annenindir; yemek, temizlik, alışveriş, iş, güç her şey. Ama bir annenin en büyük sorumluluğu çocuğunun eğitimidir. Çünkü çocuklar ilk olarak anneyi örnek alır, anne onlar için bir rolmodeldir. Hiçbir zaman çocuklarının kötü olmasını istemez. O melek yüzlü olan annelerimizin en büyük istekleri; bizlerin her daim başarılı, her daim sağlıklı ve de her yerde her şekilde mutlu olmamızdır. Anne sırdaştır, arkadaştır, candır. Asla unutulmayacak ve unutulmaması gerekilen bir varlıktır.
Genellikle bu özel günde hatırlanan, İslam Peygamberinin “Cennet annelerinin ayağının altındadır” hadisi bir anneyi en güzel anlatan sözdür. Günümüzde insanlarının bu hadise verdiği anlam, İslam’da annelere ne kadar önem verdiğinin ötesinde anne hakkının önemi ve annenin haklarını helal etmemesi durumunda çocuklarının cennete gidemeyeceği şeklindedir. Bahis konusu anne olunca, onların haklarını düşündüğümüzde bu yoruma katılmamak mümkün değil.
Çünkü Kur’an bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.”
Bu durumda Kur’an, anne ve babaya karşı evladın iyilikle ve güzellikle yaklaşmasını emretmektedir. Büyüklere ve ataya saygıyı, hürmeti ve yaşlandıklarında onlara sahip çıkmayı emretmektedir. Cennete ulaşmanın yollarından birisinin ve belki de en önemlisinin annelerimiz olduğunu işaret etmektedir.
Bizler için, cennetin hem anahtarı hem de kapısı annelerimizin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. O nedenle bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl değil; onları bir ömür hatırlamalı, sevmeli ve de değer vermeliyiz.
Ben bu fırsatı kaçırdım… Bundan tam 31 yıl önce, henüz 48 yaşındayken, büyüklerin değimiyle “iki gün yüzü görmeden,” çok sevdiği torunlarına doya doya bağrına basamadan; hayatımın en güzel varlığı annem, göçtü bu dünyadan.
Annesi hayatta olanlar!
Ablam bilir; annem bize “ana-baba olunca anlarsınız” derdi. Bu sözün anlamını geç olsa da anladım. Sizler geç kalmadan anlayın. Gidin ona sarılın, sımsıkı sarılın; öpün, koklayın. Ben bu fırsatı kaçırdım, bari siz kaçırmayın. Annelere öf bile demeyi aklınızdan geçirmeyin.
Annelerimizin sevgisiyle her daim büyüyen ve de her daim onların değerini en iyi şekilde bilen bir neslin olması dileğiyle… Annelerin, anne adaylarının Anneler Günü’nü kutluyorum.
Bu vesileyle vefat eden annelere de dualar gönderiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.