Mehmet EROĞLU
Ahir zaman şeyhleri
Değerli okurlar 29 Ekimde Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladık. Bu güzel günü bize yaşatan ve armağan eden Yüce Atatürk’ümüze sonsuz minnetlerimizi sonarız. Eğer bu gün Anadolu’nun bir köyünden çıkıp en büyük olan Nobel ödülü alıyorsa Bu Atatürk’ün devrimleri, sayesinde olmuştur.
Yüce Atatürk’ün devrimler sayesinde ilimin ve bilginin yolunu açarak gençlerimizin önünü açtı.
Ülkemizi çağdaş medeniyet seviyesine çıkardı.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında isterdim ki Cuma hutbesinde bu yüce Atatürk’ün isminden saygı ile anılsın diye Ama maalesef Cuma hutbelerinde Atatürk’ten bahsedecek diye çok bekledim ama hiç bahsedilmedi. Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nı görüyor musunuz? Yazıklar olsun!
Değerli okurlar yukarıda kısaca gerçek dinci ile dini kendi çıkarına uydurmaya çalışan din simsarları hakkında kısaca bahsettim.
Yazımın başlığına bakıp da gerçekten inanan dindar yurtsever değil mi diye sakın bir yargıya kapılmayın. Elbette yüreğinde vatan ve millet sevgisi olan herkes bu ülkenin aziz ve has evlatlarıdır.
Gerçek dindarların eli öpülür ve saygı duyulur.
Dindar olmuşsun muhafazakâr olmuşsunuz çağa ayak uyduramazsanız çağın getirdiği yeniliğe arkanızı dönerseniz, ne kadar dindar olursanız olun hiçbir değeri olmaz.
Peygamber efendimiz; “İlim Çin’de bile olsa gidip arayıp bulun” diyor.
Anladığım kadarı ile dinde iki türlü kavram var. Birincisi dinci, ikincisi ise dindar olanıdır.
DİNCİ: Dini kullanarak çıkar sağlayan kişi, din bezirgânı, yobaz deniliyor.
DİNDAR: İnandığı dinin ilkeleri doğrultusunda yaşayan, kimsenin inancına karışmayan dini çıkar aracı olarak kullanmayan ve samimi olarak inanan kişiler.
Din, tarih süreç içinde insanlar arasında bozulan ilişkileri düzeltici, bütünleştirici ve kaynaştırıcı bir rol üslenmiştir.
Tarihin derinliklerinden beri bilhassa Anadolu’muzda ortaya çıkan tanrıça Kibele ve çok tanrılı dinler yazının bulunuşundan önce ortay çıkarak tek tanrılı dine kadar insanlar arasında bir düzen getirmiştir.
Her ne olursa olsun gerek çok tanrılı dinlerde gerekse tek tanrılı dinlerde insanları barış içinde yaşamaya teşvik etmiştir.
Ama bazı dini çıkarı için kullanan üfürükçüler, dolandırıcılar, din cambazları barış, kardeşlik ve dayanışmaya teşvik eden dine yön vererek amacından ve çizgisinden saptırdılar. Bu din simsarları dini, kendi amacı doğrultusunda uygulayarak barış yerine kavgayı, hoş görü yerine öfkeyi, adalet yerine zorbalığı uygulamaya başladıkları görülmektedir.
Ünlü Bilgin Ahmet Yesevi “Âhir zaman şeyhleri” şiirinde bakın ne diyor:
Durmaz keramet satar,
Âhir zaman şeyhleri.
Her gün battıkça batar,
Âhir zaman şeyhleri.
Farzı geriye atar,
Nafile oruç tutar,
Dini paraya satar,
Âhir zaman şeyhleri.
Beline kuşak bağlar,
Sözleri yürek dağlar
Para toplarken ağlar,
Âhir zaman şeyhleri.
Ağlaması göz boyar,
Her gün ayağı kayar,
Kendini adam sayar,
Ahir zaman şeyhleri.
Başına sarık sarar,
Kendine mürid arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri.
Dünyaya kucak açar,
Zoru görünce kaçar,
Her yere küfür saçar,
Âhir zaman şeyhleri.
Şeyhlik ulu bir iştir,
Hakka doğru gidiştir,
Yaklaşılmaz ateştir,
Âhir zaman şeyhleri.
Salih şeyhler nerdedir,
Kötüler her yerdedir,
Hak yoluna perdedir,
Âhir zaman şeyhleri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.