Mehmet EROĞLU
Yunus Emre
Yunus Emre Eskişehir’in Mihalçık ilçesinin Yunus Emre köyünde doğan ve 1320(H.720) senesinde ise vefat ettiği bilinen bir hak ve halk ozanıdır.
Orta Anadolu’nun bir köyünde yetişen Yunus çok fakir olduğundan diğer fakirler gibi Taptuk Emre’nin dergâhına buğday almaya gider. Dergâhtan Yunus’un kağnısına buğday yüklenir. Fakat Yunus’a Tapduk dergâhından haber gelir. ”Yunus buğday mı ister erenler hikmeti nimi ister” Yunus erenler hikmetini ne bilsin buğdayını alır düşer yola, yolda giderken bu erenler hikmeti, kafasına burgu gibi saplanır. Acaba bu erenler hikmeti nedir diye. Sonunda dayanamaz kağnısın çevirir tekrar Taptuk’un dergâhına gelir. Orada bulunanlara “Alın buğdayınızı verin erenler hikmetini”der. Fakat aldığı cevap da olumsuz olunca Taptuk Emre’nin dergâhında odunculuk görevi verilir. Rivayete göre Yunus kırk yıl dergâha odun taşır. Öyle taşımacılık görevini yerine getiriyordu ki her zaman topladığı odunların doğru olmasına dikkat ediyordu. Taptuk Emre, Yunus’a “Yunus senin dergâha getirdiğin odunların içinde hiç eğri yok mu” diye sorunca Yunus “Şeyhim sizin dergâhınızdan içeri eğri odunun bile girmesini istemem” yanıtını verir.
Yunus Emre gerek Taptuk Emre’nin dergâhında gerek dergâhtan ayrıldığı yıllarda her şeyde tanrıyı aramış ve ona seslenmiş. Bunu söylerken de Anadolu halkının dili ile söylemiş ve bugün ki milli edebiyatın öncülerinden biri olmuştur.
Yunus’un yaşadığı yıllarda Molla Kasım diye birisi varmış. Bu mollaya Yunus’un yazmış olduğu şiirler getirmişler okumaya başlamış her okuduğu şiiri dine, şeriata aykırı bularak yakıyormuş. Binlercesini yaktıktan sonra suya atıyormuş. Ama suya attığı Yunus’un şiirinin birinde iki dizesinde şunları söylüyormuş bizim Yunus.
Yunus Emre bu sözü eğri büğrü söyleme
Seni sığaya çeken bir Molla Kasım gelir.
Bunu gören Molla Kasım Yunus’a boyun eğmiş ve yakmadığı, suya atmadığı şiirler bir hazine gibi saklamış.
Yunus birde kendine dervişlik payesi veripte aslında derviş olamayan yobazlara da seslenmiş.
Ben dervişim diyene bir ün edesim gelir
Seyirdüben sesine vurup yetesin gelir.
Yunus haktan yana oluşla halktan yana sevginin oluşun bir araya gelmesidir. Yunus halk için halktan yana olmuştur. Yunus yobazlara ve softalara karşı, bu dünyayı hiçe sayıp öbür dünyayı övenlere karşı ve mideci ve din sömürücülerine karşı o insan yüreğine seslenmiştir. Şiirlerinde hiçbir zaman din sömürüsü yapmamıştır. O Dağlar, yollar, bulutlar, sellerdir. Yunus’un Yalın dünyasında
Taştın yine deli gönlüm
Sular gibi çağlarmısın
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlarmısın
Yunus yoksulluğu içinde cömert, garipliği içinde yiğittir. O nedenle sesini yükseltmesini bilir. Ve şöyle der.
Ben yürürüm yana yana Kâh eserim yeller gibi
Aşk boyadı beni kana Kâh tozarım yollar gibi
Ne usluyum ne divane Kâh coşarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi. Gel gör beni aşk neyledi.
Onun insanlardan istediği düpedüz insanca bir sevgi ve iş birliğidir. Dinleyin ne kadar açık seçik olarak söylüyor bunu
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus’a göre günahların günahı bir insana kötülük etmektir dünyada
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Büyük Yunus ölümden de hiç korkmaz. Yine konuşur
Bu Dünyadan gider olduk Ecel büke belimizi
Kalanlara selam olsun Söyletmeye dilimizi
Arkamızdan hayır dua Hasta iken halimizi
Kılanlara selam olsun soranlara selam olsun
Büyük hak ozanı Yunus’un binlerce şiiri vardır ben buraya sadece kendimce önemli gördüklerimi aldım. Aslında hepsi önemli ve değerlidir.
Çok hoşuma giden bir şiirinde şöyle seslenir.
Yunus Emre der: Ey hoca
Gerekse bin var hacca
Hepsinden iyicesi
Bir gönüle girmektir.
Yine bir mezar ziyaretinde şöyle seslenir.
Sana ibret gerekse Şunlar ki çoktu malları
Gel Göresin bu sinleri Gör nice oldu halleri
Gel taş isen eriyesin Sonuncu bir gömlek giymiş
Bakıp göresin bunları Onun da yoktur yenleri.
1990 yılında Dünya Yunus Emre sevgi yılı olarak kutlanmasını kabul ederek birleşmiş milletler UNESCO binasının duvarına Türkçe ve İngilizce olarak büyük ozanın şu şiiri yazılmış.
Gelin Tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
Bugünlerde kendilerine din adamı kisvesinde görenler ile Cüppeli Ahmet hocalar gibi bazı yobazlar sözde şeyh bozuntuları ortaya çıkıp “Biz Laikliği yıkıp şeriat getireceğiz” diyen yobazlara ne dersin. Cüppeli Ahmet hoca bir şehre gelip konuşmak istediği zaman nerdeyse stadyumlar doluyor. Vah ülkem vah, vah büyük kutsal dinim vah, kimlerin eline kaldı Yunus mezarından kalkıp baksa hemen geri döner.
Selam olsun, Anadolu’nun orta yerinden, Türkiye halkının bağrından dünyaya seslenen Yunus’a…
Selam olsun halkı seven, halkın sevgilisi olmuş Yunus Emre’ye
Selam olsun halkın ağzından konuşmuş ve halkı kendi ağzından konuşturmuş. Ve gerçek şiirin sırrını bulmuş Yunus Emre’ye.
Selam olsun yüreğini, düşüncesini ezenlere karşı ezilenlerden yana koyan Yunus Emre’ye
Selam olsun insanları birliğe, dirliğe, doğruluğa, barışa çağıran, yaşamayı seven, ama ölümden korkmayan Yunus Emre’ye.
Şairler şairi, insanlar insanı, garipler garibi, dostlar dostu, Türkmen kocası Yunus Emre’ye 2016 yılı Türkiye’sinden selam olsun!
Kaynakça: Selahattin Eyüpoğlu Yunus Emre
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.