Nevzat ARSLAN
Yerel seçimlerin ardından
Kendisi Belediye başkanı seçilmeyecek ama atlıyor, uçağa, arabaya, günde 1-2 ilde miting düzenliyor. Yayınlar kesiliyor, programlar durduruluyor, bağlantılar kuruluyor, Partilileri eleştiriyor, Bay Kemal diyor, O kadın diyor, Belediye başkan adaylarının açıklaması gereken vaatlerini kendisi açıklıyor. Adayları eleştiriyor, İstanbul’un semt Belediyesinin başkanını İstanbul’a Büyükşehir Belediye adayı yapmışlar diyor. Seçim meydanlarına kulak veriyoruz…
“Çöp, çukur, çamur CHP demektir”
“Hain, terörist, şerefsizler”
“Bunlar zillet ittifakı”
“CHP eşittir PKK”
**
Aslında gerek birey, toplum, cemiyet, siyasi oluşum olarak kendi öz eleştirimizi yaptığımız sürece gelecek, umut taşır.
Oslo görüşmeleri konusunda, görüştü diyen şerefsizdir derken ben emir verdim, izin verdim açıklamasını hatırlarsınız.
Dolmabahçe Sarayında PKK siyasi uzantısı dedikleri parti yetkilileri ile görüşmeler Dolmabahçe Mutabakatı şeklinde ülke gündeminde yer aldı.
Teröristlerin Habur sınır kapısında davul-zurna ve halaylarla karşılanması, acele çadır mahkemeleri kurularak ifadelerinin alınarak pişmanlık yasasından yararlandırılarak salıverilmeleri, otobüs ile adeta şehir turu atmaları,
Aponun mektubunun Diyarbakır’da televizyonlardan Nevruz günü okutulması,
Şivan Perver ve Barzani beyler ile “Megri, megri” diye türkü çığırılmalar…
BOP Eş başkanlığı, Kazılan hendekler, Stratejik Derinlik, Akil adamlar…
Kürdistan diyenlere fena bi halde bozuk çalındığını oysa daha öncesinde,
Ankara Esenboğa havaalanına sözde Kürdistan bayrağının göndere çekildiğini, Barzani’ye kırmızı halılar serildiğini,
Lozan antlaşması ile ilgili açıklamaların gündeme getirilmesi…
Cumhuriyete “Reklam arası” denilmesi,
Resmi dairelerde TC kaldırıldı, Okullarımızda andımız kaldırıldı, Kızılay marka maden sularında Türk ibaresi kaldırıldı.
Askerimizin başına çuval geçirilmesi…
Uyduruk olduğu anlaşılan Ergenekon, Balyoz, Poyraz ve Ay ışığı örgüt davalarında Ergenekon davasının savcısıyım denilirken, nerede bu örgüt üyesi olayım diyenlerin ve de avukatı olmak isteyenlerin haklılığı ortaya çıkmadı mı?
Onca Türk Silahlı Kuvvetler mensubunun mahkemelerde ve hapishanelerde eziyet çekerek, kimi intihar ederek, kimi rahatsızlanarak vefatları, Genel Kurmay Başkanının terörist olduğu yargılanmasını, Generallerin ve amirallerin emeklilikleri ile TSK’nın teamülünün alt üst olması ve sonuçta aldatıldık denilmesi…
Ülkenin en stratejik yeri, Kozmik odaya girilmesinin vehameti yok mudur?
Fetö diyenlere hakaretler eden büyüklerimiz olduğunu,
“Muhterem hoca efendi” diye methiyeler düzüldüğü…
Tüm uyarılara rağmen, el ele, kol kola ülke yönetiminde yürünürken, Türkçe olimpiyatlar düzenlemeler, ne istediler de vermedik şeklinde cevaplardan sonra 15 Temmuz faciasının ardından “Milletim affetsin, aldatıldık” denildiği…
**
Din eksenli siyaset dudak uçuklatacak bi hal aldı…
Bir il Başkanı “Erdoğan bizim için ikinci Peygamberdir” dediğinde apar topar görevden alınır.
Bakanlık da yapmış Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz; Sivas’ta Belediye başkan adayı yanında “Ak Partiye vereceğiniz oy mahşerde berat belgeniz olacak” dedi.
Şanlıurfa Mv. Sayın M. Kasım Gülpınar, “AKP’ye oy verenden mahşerde hesap sorulmaz” sözleri de gündemde yer aldı.
**
Okullarda andımızın kaldırıldığında ve yeniden okutulması için bağıran kükreyen MHP ise, sonrasında çekimser kaldı ki söyledikleri ile yaptıkları hafızalarda unutulmayacak bir iz bıraktı. Okullarda Andımızın okunması için verilen öneri TBMM de AKP-HDP’nin oyları ile reddedildi.
HDP bu ülkede legal bir partidir. Terör ile ilintisini bilecek ve önlem alacak tek güç iktidar ve yargıdır. Buna rağmen sürekli CHP ile HDP ittifakı varlığı öne sürüldü, yandaş medyada durmaksızın bu yönde haber yapıldı. Fakat İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım Bey bir açıklamasında HDP’lilerin oylarına da talip olduğunu açıkladı.
**
Atatürk’ün üzerinde durduğu karma ekonomi modelini bırakın devlet adına elde ne varsa özelleştirme adı altında devlet malları satılırken yeni bir slogan da üretildi. “Babalar gibi satarız” denildi.
Özelleştirilen Türk Telekom sonunda satın alan Lübnanlı Hariri şirketince borçlarla ortada bırakıldı. Alacaklı Bankaların ortak girişimleri ile elde duruyor.
Şeker fabrikaları en son elden çıkarıldı. Bir iddiaya göre bir fabrikanın arsası ve makineleri satın alma tutarının 4-5 misli bir bedele satıldığı da gündeme geldi.
Ülkemiz Dünya’da tarım ürünleri ithal etmeyen 7 ülkeden biri iken; bu ay 200 bin ton patates ithali (gümrüksüz) yapılıyor. Adeta dıştan almadığımız tarım ürünü yok. Yerli üretim yok.
Çiftçi ekmiyor, mazot, gübre fiyatı 2-3 kat arttı. Yerli tohumculuk yok oldu, tohum yasası çıkarıldı ki evlere şenlik… Sen gübreyi, mazotu ilacı ucuzlat ki bu çiftçi nasıl ekip biçiyor gör hele bir…
Hayvancılık deseniz, 1 litre su fiyatı ile 1,5 litre su fiyatı eşit olursa, hayvan yetiştirene kimse malını sormuyorsa hayvancılık bu hale gelir.
Atanamayan öğretmenler, işsiz üniversiteliler, intiharlar bu ülkenin gerçeği oldu.
Suriye ile düşmanlık adımları ve Esad- Esed sonrasında ülkeye akın eden Suriyelileri bedava yaşaması, sokaklarda yatanlar bu ülke gerçeği oldu.
Ülkede %50 oranındaki Millet İttifakından zillet ittifakı diyerek söz edilmesi de ne kadar üzücü, ötekileştirici, buruk bir ifade ve tanım değil midir?
**
Sayın Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli Bey ise; Amasya ili Taşova ilçesinde “Bu adilere sandıkta derslerini verecek misiniz?” sözleri gündeme taşındı.
Gaziantep’te Gaziray raylı sisteminin test sürüşüne katılan Sayın vekil Ahmet Uzer, seyreden, vekilleri de seçen Sayın ahalimizi görünce “Şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar” dediği esnada yanındakilerin de gülüştüğünü basından okuduk.
Merkezi idare ile uyum içinde olmayan yerel yönetimler iflas eder sözü de geçtiğimiz haftanın medyada yer alan cümleleri arasında yerini aldı.
**
Şehidimize kelle,
Çiftçiye ananı da al git,
Madenciye ve askere bu mesleğin fıtratında bu var,
Keşke Yunan galip gelseydi diyenlerin ziyaret edilmesi…**
**
Allah rahmet eylesin bizim köyde bir Mehmet Ali Gündüz vardı, 35 yıl aradan sonra ilçemizde Adalet Partisi'nden Belediye başkanlığını CHP’li Muzaffer Aksoy aldığında AP ilçe merkezi önünden geçerlerken kara kara düşünen partilileri görünce kapıyı açar seslenir;
“Arkadaşlar! Alışacaksınız, biz kaybetmeye alıştık, sizde alışacaksınız kaybetmeye…”
İçeriden bir alkış ve kahkaha kopar, sarılırlar ve birlikte çay içerler. Kasaba siyasetinin bir diğer güzelliği bu olsa gerek.
Aydın ili…
Aydın halkı eğitime önem verir, çocuğunu okutur. Kendisi de gazete okur, notunu alır, yazar, haber, ajans dinler, olanı biteni izler. Eee haliyle yerel yönetim sonuçları da böyle çıkıyor yani…
Sonuç;
İktidarın bu şartlarda tükenmiş olması gerekirken, muhalefetin tüm dağınıklığı ve iç sorunları ile boğuştuğu bir dönem olmasına rağmen halkımızdan iktidara bir uyarı geldi. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Aydın, Muğla…
Kaybetmeyi bilmek de var…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.