Vira Bismillah

Denizcinin umudu, hasreti, ekmeği, rızkı, hayat mücadelesi, yaşam aşkı ve daha sayamadığım nice manalar, kavramlar ifade eder " Vira Bismillah" sözü.

Balıkçıların av sezonu bitmiştir. Av yasakları başlamıştır taa eylül ayı başına kadar. Ama denizlere aşık balıkçı da dur durak yoktur. Sezon açılışına kadar balıkçı vapurlarını boyayacak, takaların bakım ve onarımlarını elden geçirecek, av sezonuna tam hazırlıklı bir ordu gibi girecek. Balık ağları elden geçecek; yırtılan, eskiyen, kopan ağlar tek tek işçilik yapılacak.

Bütün bu zahmetler, hasretle bekledikleri sezonun açılacağı gün içindir. O gün gelip çattığında, sanki denizlerin neşesi gelir. O gün denizcilerin, balıkçıların düğün bayram günüdür adeta.

Bir tarafta balıkçı motorlarının sesleri, diğer tarafta horon tepen balıkçı aileleri; genç, ihtiyar, kadın erkek kaptırmışlar kemençenin damardan sesine....

Hey uşağum, kim tutar seni buralarda?

İşte o gün geldi çattı.

Hep bir ağızdan, bütün kalpler " Vira Bismillah " dedi. Her biri teker teker denize açılmaya başladı. Nasiplerinin peşinde, denizin bazen dalgalı, bazen çok fırtınalı bir atmosferinde yeni umutlar, yeni rızıklar için başlayan bir hayat serüveni.

O sihirli sözcük, " Vira Bismillah " sanki bir program... sanki bir komut... bir eylem, bir hedefti... Sanki o işaret fişeği olan o sözcük, sahilde limandaki bütün balıkçı motorlarını ayağa kaldırdı. Şu an tam bir seferberlik zamanı ilan edilmiş gibi.

Nice fırtınalı, dalgalı, sabaha karşı gecenin o soğuk ayazında daha kaç kez gidecekler bilmiyorum. Ama gidecekler... Hiç durmadan her gün gidecekler... Çünkü ekmek parasını çıkaracaklar. Rızıkları denizden onların, kaderleri öyle yazılmış. Yoksa sofralarımızın vazgeçilmezi hamsiyi nasıl yiyeceğiz? kalamar, çipura, levrek, nilüfer?

Bazen de nasipsiz döndüler karaya... Çok uğraştılar, çok çırpındılar olmadı bir türlü nasipleri... Dediler, bugün veya bu gece hava bozdu.. deniz kötü... Öyle ya, denizde efelenmek, denizle şaka olmazmış...

İşte denizin ruhunu, dilini bilen sevda adamları… Balıkçılarımız, denizin engin sularında her gün, her gece umutlarının, yeni hedeflerinin peşinde aşkla, sevgi ile gayret gösteriyor.

Bizler de geçmiş yıllarda bazen kırıldık, bazen üzüldük. Bazen unuttuklarımız oldu, bazen de kırdıklarımız, yaprak dökümü gibi kaybettiklerimiz… Nice sevdiklerimiz, dost ve tanıdıklar... Hangi gün, hangi saat nerde? Hiç haber vermeden ansızın çekip gittiler.

Bizler; sadece çaresiz..

İşte sözün bittiği yer demek mecburiyetinde kaldık.

Kişisel yaşantımız bir tarafa, toplum olarak çok savrulduk.

Çok kırıldık, döküldük.

Çok hırpalandık birbirimizi.

Stres, öfke, hırslar, egolar kemirdi her yerimizi.

Bir aç gözlük, bir doyumsuzluk aldı başını gitti.

Sadece biz değil, bütün dünya böyle.

Ukrayna- Rusya savaşı..

O yetmedi.

Şimdi de, Gazze'de Müslüman kanı...

Yirmi binin üzerinde şehadet şerbeti içen kadın, genç, çocuk ve yaşlılar...

Açlık, kıtlık, imkânsızlıklar içinde hastaneler. Tıbbi malzeme yok. Elektrik yok, su yok...

Anasız, babasız kalmış binlerce çocuk, çığlıklar, çaresizlikler.

Dünya suskun... İnsanlığını yitirmiş insanlık suskun...

İnsan hakları hani nerede?

Bu acıları yaşarken aralık ayının son haftasında 12 yiğit Mehmetçiğimizin acısı yüreğimizi iyice yaktı. Hain PKK teröristleri ve alçak, kalleş destekçilerinin kimler olduğu, artık bütün dünya ve milletimiz tarafından bilinmektedir.

“Bunları niye yazıyorum? Bilinen şeyleri niye tekrarlıyorum?” diye soracak olursanız, 2023 yılı hiç iyi geçmedi. Hele 6 Şubat Kahramanmaraş ve 12 ilimizi içine alan deprem...

Çok büyük kayıplarımız...

Bir sürü kadın cinayetleri...

Diğer taraftan hormonlu ekonominin hiç terlemeden, havadan para kazanan fenomenleri...

Kara para aklayıcıları.. Uyuşturucu baronları...

Mübarek güzel ülkem, olmuş bir mafya, suç örgütleri cenneti...

Neyse…

Hep yaşadığımız, her gün yüzlerce tanık olduğumuz veya duyulan olaylar...

Ben de size “2023 yılı çok kötü geçti. Hadi 2024 yılı bari hiç olmazsa iyi geçsin” diyeceğim.

Ve benim ülkemin, milletinin yeni yılını çok güzel duygularla kutlayanlara; ben de “mutlu yıllar” diyeceğim. Ama, bizim şu Karadeniz'deki balıkçı uşaklar kadar yeni sezona, yeni hedeflere, yeni umutlara hazırlıklarını yapmış, kendinden emin, işini bilen, geleceğini gören, hedeflerine kilitlenmiş, “Vira Bismillah” dendiğinde, Allah'ın rızkını aramak için denize koyulan bir ruh, bir irade, bir hazırlık yapılmışsa...

2024 yılına ben de “Vira Bismillah” diyorum.

Herkese, sağlık ve mutluluk diliyorum.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum