Türkiye, Kafkaslar ve Azerbaycan

Orta Doğudaki Enerji ve Petrol kaynaklarının emperyalist güçler tarafından kontrol edilmesinin ardından sıranın, İran ve Kafkaslara geleceği veya getirileceğini ABD Başkanı Jimmy Carter’ın ulusal güvenlik danışmanı Brezinski açıklamıştı.

Türkiye’nin güvenliğinin ağırlık merkezi batıdan doğuya kaymıştır. Sadece Türkiye için değil, küresel jeopolitik anlamında da doğunun değeri ve önemi batıya oranla artmaktadır. Çünkü enerji kaynakları doğuda yoğunlaşmıştır. Yeni jeopolitik güç merkezleri doğuda ortaya çıkmaktadır. Geleceğin ekonomik zenginlikleri ve pazarları da doğudadır.

Türkiye’nin güvenliği ve geleceği Anadolu’nun Doğusu’na, Anadolu’nun Doğusu’nun güvenliği ise dış kaynaklardan körüklenen etnik kırılganlıkların aşılmasınasu kaynaklarının korunmasına, , Irak’ın Kuzeyi’nde, Suriye’de Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin yaşamsal güvenlik çıkarlarına ters düşecek oluşumların engellenmesine, Karadeniz’de inisiyatifin kaybedilmemesine ve Kıbrıs’ta statükonun sürdürülmesine bağlıdır.

Anadolu’nun Doğusu’nun ve Türkiye’nin güvenliği, Güney Kafkasya’daki gelişmeler ile çok yakından ilgilidir. Çünkü coğrafi yapısı nedeniyle Anadolu’nun Doğusu ile Güney Kafkasya bir bütündür;  coğrafi yapısı ve karakteristikleri nedeniyle Güney Kafkasya’yı Anadolu’nun Doğusu’ndan soyutlamak mümkün değildir.

Türkiye’nin Avrasya açılımları için ise bir atlama taşıdır. Bu nedenle de Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki gelişimleri etkilemesi, bunu yapabilmek için ise bölgede aktif rol alması gerekmektedir.

Türkiye’nin yakın ilişkiler geliştirmek zorunda olduğu Azerbaycan’ın, küresel ve bölgesel jeostratejik önemi vardır. Coğrafi konumu ve özellikleri nedeni ile Azerbaycan dünyanın en önemli ülkelerinden biridir. Çünkü:

Azerbaycan, Hazar havzası ve Orta Asya enerji kaynaklarına açılım ve erişim için kilit bir giriş noktası görevi yaparken Hazar Havzası’ndan ve Orta Asya’dan batıya açılan ve açılacak olan enerji ulaştırma hatlarının kesiştiği ve bütünleştiği coğrafi bölge olarak önem kazanmakta, batıya açılan enerji yollarının çıkış kapısını oluşturarak küresel enerji güvenliği içinde kilit rol oynamaktadır.

Azerbaycan üzerinden Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi doğrudan Akdeniz’e indirilen veya kıta üzerinden Avrupa’ya açılacak enerji yolları, Hürmüz Boğazı, Babülmendep Boğazı, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı gibi dar coğrafi bölgelerden geçmek zorunda olan Basra Körfezi enerjisine kıyasla çok daha güvenli bir enerji köprüsü oluşturmaktadır.

Hazar Havzası enerjisini Anadolu üzerinden batıya taşıma yeteneği olan Azerbaycan bu özelliği ile Rusya coğrafyasını baypas eden yeni bir enerji köprüsünü oluşturma imkânı sağlayarak küresel enerji güvenliğinde önemli bir rol oynayabilmekte, bu nedenle de Avrupa ve ABD çıkarları açısından Azerbaycan’ın jeostratejik değeri yükselmektedir.

Ayrıca Azerbaycan Rusya üzerinden batıya açılan enerji yollarına alternatif oluşturmak, Avrasya’nın enerji kaynaklarını ve güzergâhlarını kontrol etmek, Karadeniz’e ve Güney Kafkasya’ya girerek Rusya’yı çevrelemek, Orta Asya’nın enerji yollarını garanti etmek, Hazar Denizi’nde nüfusunu artırmak, İran’ı ve Orta Doğu’yu bölgeden etkilemek isteyen ABD için jeostratejik önem taşımaktadır.   

Rusya için Güney Kafkasya ve Azerbaycan, kaybedilmiş topraklar, Karadeniz ile birlikte güney istikametinde açılımı sağlayan çıkış, ABD çevrelemesine karşı direnme bölgesi,  kendi enerji kozuna karşı geliştirilebilecek rakip alternatif enerji güzergâhı için çıkış noktası anlamına gelmektedir.

Azerbaycan, coğrafi konumu ve enerji kaynakları ile Avrasya’nın Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya’dan oluşan yaşam sahasının içinde yer almakta; ayrıca, Orta Asya’ya, Ortadoğu’ya yapılacak jeostratejik açılımlara üs ve lojistik destek sağlama yetenekleri ile ortaya çıkmaktadır.

Güney Kafkasya’daki dengelerin kilit ülkesini oluşturan Azerbaycan, Güney Azerbaycan ile bütünleşerek genişleme ve güçlenme potansiyeli ile de anlam ve önem kazanmaktadır.

Türkiye, Azerbaycan için batıya açılan kapısı, Avrasya enerjisini batıya aktaran köprü, gelişmiş bir ekonomi, model bir devlet, kardeş ve hami bir ülke ve güvence anlamına gelmektedir.

Güney Kafkasya’da güç mücadelesi devam etmektedir. Türkiye ile birlikte ABD, Rusya, Çin, İran ve İsrail bu güç mücadelesinin içindedir. Güney Kafkasya, Anadolu, Ortadoğu ve Asya coğrafyalarının kesiştiği bölge; Türkiye’nin güvenlik kuşağı ve jeostratejik atlama tahtasıdır.

Azerbaycan ise Türkiye’nin Güney Kafkasya ve Avrasya jeostratejisinin hem ağırlık merkezini ve hem de eksen ülkesini oluşturmalıdır. Bunu sağlamak için Türkiye’nin öncelikle bir Güney Kafkasya jeostratejisi olmalıdır. Bu strateji şu kilit sorulara cevap aramalıdır.

1. Güney Kafkasya’nın Türkiye’nin güvenliği ve refahı bakımından önemi nedir?

2. Güney Kafkasya’da hangi güçler arasında hangi çıkarlar için mücadele cereyan etmektedir?

3. Türkiye, hangi dengeler için hangi güçlerle işbirliği yapabilir.

4. Türkiye, Azerbaycan’ı kaybetmeyi nasıl önleyebilir?

5. Türkiye Azerbaycan ile nasıl bütünleşebilir?

6. Türkiye Azerbaycan üzerinden Avrasya’ya nasıl girebilir?

Günümüzde refah enerji, girişim, tecrübe, teknoloji, pazar, genç ve dinamik nüfus ve güvenlik kavramları ile örtüşürken ve bütünleşirken Türkiye ve Azerbaycan’ın bu konularda karşılıklı çıkarların dengeleyebilecek önemli değerleri vardır.

Geleceklerini garanti etmek için etkin küresel güçler doğunun enerji kaynakları ve pazarlarına yönelirken Türkiye, Jeopolitik mantığı olmayan AB süreci, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile gerçek çıkarlarından uzaklaşmakta; gerçekçi hamleler yapmak için ortam oluşunca da PKK terörü ile meşgul edilmektedir. Enerjimizi 34 yıldır PKK ile mücadeleye ayırmadık mı?

Azerbaycan sahip olduğu enerji kaynakları potansiyeli bakımından emperyalistlerce daima sahip olunmaya çalışılacak bir ülkedir. Şöyle bir örnekle açıklamak isterim. Ünlü sirklerin şovları içinde şempanzelerin özel bir yeri olduğunu hepimiz hatırlarız. Sirk sahipleri Hintli avcılara canlı şempanze sipariş verirlermiş. 

Oksuz, saçmasız tertemiz bir şekilde elle yakalama şartı koyarlarmış. Avcılar düşünüp şöyle bir yakalama yöntemi geliştirmişler. Şempanze Hindistan cevizini çok seviyor. Avcılar cevizi ağaç kovuğuna görülmeyecek şekilde yerleştirip, maymunun kokuya gelmesini bekliyormuş. Maymun eli boş iken ağaç kovuğuna elini sokuyor ve cevize ulaşıyor. Cevizi parmaklarıyla kavrayıp elini geri çıkarmaya çalışıyor ve eli şiş olduğu için çıkaramıyor. Ceviz maymun için vazgeçilmez bir besin olduğundan bir türlü bırakamıyor. Avcı da gelip bacaklarından yakalayıp, kafese atıyor.

İşte Azerbaycan’ın durumu aynen böyle. Öncelikle Ruslar Azerbaycan’dan vazgeçemezler.  İştah kabartan enerji kaynakları,  petrol avcısı İngiltere, ABD,  Çin gibi ülkeleri kapıda bekletiyor.

Sonuç olarak dünyada tarihi, etnik, kültürel, dini, coğrafi bağları, güvenlik ve refah çıkarları ile Türkiye ve Azerbaycan kadar birbirine yakın ve birbirini bütünleyen iki ülke yok gibidir. Azerbaycan, Türkiye’nin güvenlik ve refah çıkarları için büyük önem taşımaktadır.

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, hem iki ülkenin geleceğinin, hem de bölgedeki jeopolitik dengelerin belirlenmesinde önemli rol oynayabilme potansiyeli taşımaktadır.  

Yukarıdakilerin olabilmesi için önce kendimizin adam olması lazımdır. Demokrasi, adalet, hukuk, eğitim, bilim, 10 yılda bir gelen ekonomik krizler ve her şeyin ötesinde çökmüş olan toplumsal ahlak yapısı ile yerlerde sürünüyoruz.  Örnek alınabilecek neyimiz kaldı.  Çağdaş anlamda köklü değişiklikler yapmamız kaçınılmazdır.

Bugünden 5 yıl içinde 15 bin dolar, 10 yıl içinde de 25 bin dolar kişi başı gelire sahip olalım ki, Türk Dünyasındaki insanlar bize güven duysunlar. İç işlerine müdahil olmadan gerçekten büyük ağabeylik yapabilelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum