Sobayı yakan amca

Baharın ucu göründü.                                                                                               

Soğuk kış günlerinde köyümüz ve çocukluğumuz da gözümün önüne gelir.       

Biz her sabah, tek sınıflı okulumuzun sobası için elimizde birkaç odun, ağaç parçası ile okula giderdik. 20 çocuktan 30-40 odun oluşurdu. Egenin dağ köyündeniz de ağaçtan, odundan yana şanslıyız. İç Anadolu ve Doğu da tezeği duyardık da çoğumuz bihaberdik.                                                                                 **

Tezek demişken,                                                                                                   

Büyük amcamız, dere kıyısında, kayanın başına oturmuş, yan tarafta oğlakları otlamaktadır. Karşıdan ağzında bir tezek taşıyan çakal görülür, amca tüfeğine sarılır, çakalı gözetlemeye başlar. Hayvan büyük gölete girer, tezeği su üzerine bırakır, suyun dibine dalarak bekler, sonra silkelenerek çıkar gider. Fakat tezeğin üzerinde bir yığın oluşur, amcamız merakla bir koşuda gölete ulaştığında tezeğin üzerinde pireler doluşmuştur. Çakal suya girince üzerindeki pireler tezeğe sığınır, çakal temizlenmiştir. Tezek temizliktir dedirten hayvan aklı işte…                               **

Odun, tezek derken…                                                                                          

Hasanoğlan Köy Enstitüsünde (Mehmet Şener’den) bir anıda, Anadolu Bozkırından, Çorum’dan öğrenci olarak gelen Ali Çuhadar’ a öğretmeni kömür ile sobayı yakma görevini vermiştir. Tezeği, odunu bilen, fakat kömürü ilk kez gören Ali, nasıl yakılacağını bilemez, acemidir. Kömürü doldurur, aşağıdan kibriti çakar, soba yanmaz, kibrit kutusu bitmek üzeredir. Köşede oturan bir adam Ali’yi izlemektedir. “ Sobayı yakamadın oğlum” deyince Ali susar, etrafa bakınır.                 “Gel beraber yakalım” teklifinde bulunur, kolları sıvar. Ali çaresizce “Tamam Amca” dedikten sonra kömürü boşaltırlar, köşedeki keser ile tahta ve odunları parçalamasını ister. Kömürün üzerine tahta, odun ve kâğıt parçaları koyduktan sonra kâğıttan tahta ve odun ardından kömür tutuşur. Bir süre sonra bir kürek daha kömür atılır. Ali “Sağ ol Amca” der. Çok geçmeden odaya öğretmen girer ve hazır ola geçer.      

Adam öğretmene sorular sorar, müdür beye uğrayacağım diyerek öğretmen ile vedalaşır. Ali’nin de elini sıkar. Ali öğretmenin ceketine yapışmıştır, sorar; “Öğretmenim sobayı yakan bu amca kim?”                                                      

Öğretmeni;                                                                                                           

“Hasan Ali Yücel, Milli Eğitim Bakanımız”                                                                       

**                                                                                                                               

Bir bakan geliyor, bekliyor, izliyor, soba yakıyor…                                        

Cuma namazlarına dahi araç filoları ile giden büyüklerimizi düşündükçe…                

Geçmiş dönemlerde bir ulusun yaptığı bağımsızlık mücadelesinden kalkınmaya geçişi, devrimlerin, yeniliklerin gerçekleşmesinde önder olabilme davranış ve adımlarının daha bir farkına vardığımız gerçeği de yadsınamaz. Bir bakanın kolları bu şekilde sıvadığında güzel günler göreceğiz demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum