Dr. Betül AKÇANAL

Dr. Betül AKÇANAL

Siyaset testi

Geçen haftaki yazım konusunda, uzun olmasından dolayı, okunmayacağını düşünerek endişe etmiştim. Ama çok güzel geri dönüşler aldım. Bunların en değerlilerinden biri de Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu’nun değerlendirmesi idi. Kendisi ile bir kez görüşmek ve sohbet etme imkânı bulmuş olmama rağmen, konuşmasına, tavırlarına ve tecrübesine hayran olmuştum. Yazımı okuduğunu, kalemimin çok kuvvetli olduğunu söylüyor, yaşadıklarından bir örnek vererek; siyasetin bana göre olmadığını, benim yazar olmam gerektiğini yazıyordu. İnsanın doyurmaya en çok gerek duyduğu ihtiyacı takdir edilmekmiş. Çok mutlu oldum. Bu duygu ile başıma gelen en güzel ve en kötü özelliğim olan hiperaktivitem depreşti. Üç kitap birden yazmaya başladım. Dün gece sabaha kadar yıllar önce Talesemili çocuklar için yazdığım bir tiyatro oyununu kitap haline getirmek için bilgisayar başında kaldım. Kendisine, bana bu enerjiyi verdiği için teşekkür ederim.

Demek ki, sevgili anne babalar; çocuklarınızın bir konuda başarılı olmasını istiyorsanız, eleştirmek yerine, ilgi ve yeteneklerini keşfedip yüreklendirmek lazım.

Siyaset konusunda da, zaten bende en başında, milletvekili aday adayı olduğumda, yapıp yapamayacağım konusunda endişeliydim. Ekip arkadaşlarımla da bu endişemi paylaşıyordum. Çünkü milletvekilliği benim gözümde çok üst düzey bir görev, çok büyük bir sorumluluktu. Adı üstünde milletin vekili olacaksın. Onların sorunlarını bilecek, bunlara çözüm yolu arayacak, gelecekleri için planlar projeler üretecek, bunların uygulanması için çaba harcayacaksın. Bana göre bir milletvekilinin çok iyi tarih, sosyoloji, ekonomi bilmesi, iletişimin çok iyi olması, en az bir dili anadili gibi konuşması,  vatansever ve iyi niyetli olması gerekir. Vatan sevgisi ve iyi niyetimiz olsa da, diğerleri için gerek uzun tıp eğitimi içinde vakitsizlikten ve bilinçsizlikten çok iyiyiz demek doğru olmaz.  

Arkadaşlarım da benim endişemi, kendi meraklarını gidermek, ben siyaset yapabilir miyim diye bakmak için beni Ertuğrul Kumcuoğlu testine tabi tuttular. Ben tabi o zaman kendisini tanımıyorum. Ertuğrul Kumcuoğlu’nun Aydın’a geldiğini, benim onunla görüşmem gerektiğini, benden siyasetçi olur mu,  olmaz mı o zaman ortaya çıkacağını söylediler.

Randevu alındı. Arkadaşlarımla onun kaldığı otele gittik. Ama ekip arkadaşlarım beni dışarda bekledi. Ben Ertuğrul Bey ile bir saat sohbet etme imkânı buldum. Çok renkli ve neşeli bir insandı. Tecrübelerini çok güzel bir dil ile anlatıyordu. O konuşmada söylediği pek çok cümle hala aklımda ve yaşamımda köşe taşı oldu.  Siyaset ile kendi ufacık dünyamdan, birçok dünyaya pencereler açıldı, bu ve benzeri sohbetler sanki bana özel verilen hayat dersleri gibi oldu. Siyasetin en çok bu tarafını sevdim. Belki de en büyük kazanımlarım bunlar oldu.

Çıkışta arkadaşlarım merakla ne konuştuğumuzu sorar diye bekledim. Sormadılar ve gülümseyerek, “Olursun sen” dediler. “ Ne konuştuğumuzu sormayacak mısınız? “ dediğimde bir arkadaşım, “Ne konuştuğunuz önemli değil, zaten Ertuğrul Bey’in seni gözü tutmasa, on dakikada kapının önünde olurdun, seninle bir saat konuştu” dedi. Ertuğrul Bey; umarım bu satırları okurken gülümsüyorsunuzdur. Çünkü sizin gibi güvenilen ve sevilen bir siyasetçi olmak çok zor.

Dün 15 yıl önceki tiyatro maceralarımı yazarken ne çok güçlükle karşılaştığımı hatırladım. Amacım Talesemi hastalığını anlatan bir oyunda, Talasemi hastalarını oynatarak, hem insanları bu hastalık hakkında bilinçlendirmek, hem de hasta çocuklara bir şeyleri yapmayı başarabileceklerini biraz eğlenceli yoldan gösterip hayata bağlamaktı. Çoğu insan, ya akılsız olduğum için, ya da çıkarım için bunlarla uğraştığımı düşündü.  Çıkarım da her zamanki gibi muayenehanemin olması idi. Oysa ben bunların çoğunu muayenehanede olmam gereken sürelerden çalarak yaptım. 15 yıl sonra bakıyorum, o hikâyedeki çoğu sağlıklı insandan rahmetli diye bahsediyorum, bir 15 yıl sonra da bizden rahmetli diye söz ediyor olabilirler.  Tiyatroda oynayan çocuklarımın hepsi iş edindi, evlendi, çocukları oldu.  Şimdi onları, yani torunlarımı bana getiriyorlar. Onların hayatlarında bir ışık olmuş isek en büyük çıkar budur.  

Belki ben siyasete çok hazır değildim, belki siyaset bana hazır değildi, şimdilik bunu bilemiyorum. Benim cebimde köşe taşlarım var bana kar kalan. Belki bir gün yine bir bina yapılırken kullanılır, belki de bina yapacak birine kullansın diye verilir.

 Hayat bize bahşedilen en büyük hediye ve boşa zaman geçirilmeyecek kadar da kısa. Bu hayattaki en büyük çıkar, kaç kişinin hayatına dokunabildiğiniz, kaç kişinin hayatında kalıcı iyi değişiklikler yapabildiğimiz. Bunun yeri siyasette olabilir, yazdığınız yazı da, yapığımız meslekler de, görev aldığınız dernekler de olabilir, hiç fark etmez.

Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum