Ahmet KELEŞOĞLU
Sınav yılları 1980 -2-
İki ayrı okula ön kayıt yaptırabilecektim, bu aklımdan geçmemişti rüyamda görsem inanmazdım. Uzun süredir böyle mutlu olduğumu hatırlamıyorum, benim için tam bir sürpriz olmuştu. Bir tanesi Samsun Yabancı Diller Yüksek Okulu, diğeri Ege Üniversitesi Maliye Yüksek Okulu. Birkaç gün önce umutsuzca çaresiz beklerken umutlarım geri dönmüştü. Dil puanım umduğumdan yüksek gelmişti. Yabancı dile merakım eskiden beri vardı, ortaokuldan kalma bilgileri biraz daha pekiştirmiştim. Lisede derslerimiz çoğu zaman boş geçmişti. Dersler boş geçmesin diye kasabadan bir Avukatın derslerimize girdiğini hatırlıyorum.
Önce Samsun'a gidecektim arkasından İzmir.
Kayıt süreleri sınırlıydı bir an önce müracaatları yapmalıydım. Kısa sürede evrakların hepsini tamamladım. Samsun'un yaşadığımız kasabaya yakın olması herkesin orada okuyacağımı düşünmesine neden olmuştu. Annem'de bu habere çok sevindi. Uzak yerlere gitme oğlum dedi. Halbuki ben uzak şehirlere gitmeyi kafaya koymuştum.
Ne yapacağımı bilmiyordum arada kalmıştım. Ailemin isteğini yerine getirerek herkesi rahatlatmak daha doğru olabilir miydi?
Bildiğim yolda yürümeliyim diye düşündüm, hayatımda ilk defa tek başıma karar verecek tüm sorumluluğu üzerime alacaktım. Maceraperest ruhuma çok uzaklara gitmem gerektiği fısıldanmıştı bir kere. Bundan vazgeçemezdim.
İzmir'de de bir okula ön kayıt yaptıracağımı söylediğimde susuyorlardı kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Neden gidemezdim? Bu suskunluğun nedeni neydi? Halbuki ben zincirleri kırmaya çoktan kararlıydım ama kimse içimdeki ateşin tüm vücudumu sardığının farkında değildi. Herkes bakışlarıyla, olmaz o kadar uzağa gidemezsin der gibiydi. Kimbilir..
Belkide haklıydılar bunu zaman gösterecekti.
İzmir'i eskiden beri çok merak etmiştim, aklımdan hiç çıkaramıyordum, oraya giden arkadaşlarım tanıdıklarım vardı.
İzmir'i anlata anlata bitiremiyorlardı. Hele o İzmir fuarı yok mu? Giden önce o fuarı anlatıyordu.
Kordonboyu ve Karşıyaka'nın büyülü havasını içimde hissetmiştim. İzmir artık benim için her gece hayal dünyamı süsleyen bir rüyaydı.
Nasıl olacaktı? Nasıl gidecektim o büyük şehire, gitsem de nerede kalacaktım bir başıma? Yine moralim bozulmuştu. Geleceğim sonbahar yaprakları gibi savrulurken, hayallerim kuru yaprak gibi ellerimde ufalanıyordu. Daha babama bile İzmir'e ön kayıt yaptırabileceğimi söyleyememiştim. Annem babama, oğlanın puanı Samsun'a yetiyor diyebilmiş sadece. Bana da, Samsun'a git oğlum orada teyzen var başına bir iş gelirse sana sahip çıkarlar dedi. Hiç cevap vermemiştim. Onu üzmek istemiyordum. Annem arkadaşım gibiydi her zaman beni koruyup kollardı.
Zaman hızla akıp gitmişti, ön kayıtların süresi azalmıştı bir karar vermeliydim.
Olabilecek her şeyi düşündüm, kararımdan dönmeyecektim. Apar topar sınav sonuç belgesini yanıma aldım, yol parasını da bulup Samsun'a gittim. Öğle olmadan okulun kapısına varmıştım. Önümde bir kaç kişi vardı, kayıt için bekliyorlardı. Bende onların yanına yaklaştım. Hiç konuşmadım, kimsede bana birşey sormadı. Sıra bana geldiğinde sonuç belgesini uzatarak, ön kayıt yaptırmak için gelmiştim dedim. Zarfı elimden alan kayıt sorumlusu zarfı açtı yüzüme baktı, bir şaşkınlık yaşar gibiydi, ayağa kalktı ve tekrar oturdu. Şaşırmıştım, ne olduğunu anlayamadım. Bir sorun mu var acaba diyebildim. Heyecanlanmıştım, birkaç saniye içinde aklımdan bir sürü şey geçti. Yetkili kişi, yok yok, hiç bir sorun yok, çok şaşırdım sadece dedi. Arkasından şu ana kadar kayıt yaptıranların içinde en yüksek puan seninkisi diye ilave etti. Sevinmiştim. Bu puanla okula kesin kayıt yaptırabileceğim anlaşılmıştı. Azda olsa içimde bir rahatlama oldu ama bu rahatlamanın içimdeki o büyük beklentiye bir faydası yoktu. Çünkü okul üç yıllıktı. Oradaki yetkiliye, bu okulu bitirdiğimizde öğretmen olabiliyor muyuz? dedim. Mütercim Tercüman olabilirsiniz öğretmen olamazsınız dedi. Oradan hızla ayrılıp soluğu otogarda almıştım. Teyzemlere bile uğramadım. Öğretmenlik hakkı olsaydı kayıt yaptırır mıydım? Bilmiyorum.
Vakit kaybetmeden kasabaya dönmeliydim. Hava kararmak üzereydi. Otobüsten iner inmez köy minibüslerinin bulunduğu durağa doğru koşturmaya başladım. Durağa gelmemle minibüsün kalkması aynı anda olmuştu. Nefes nefeseydim. Neyse ki köy arabasına yetiştim. Gidene kadar yol boyunca babamla nasıl konuşacağımı düşündüm. Belkide bu zamana kadar ilk defa babama, istediğim şeyi söyleyecektim ama kolay değildi, tüm yaşamımda isteklerimi annemin yardımıyla yerine getirmiştim. Bu sefer annemi aradan çıkarıp, babamın karşısına geçecektim. İzmir'e kayıt yaptırmaya gideceğim diyecektim.
İzmir’deki okula kesin kayıt yaptırabileceğimi, o kadar yolu boşa gitmeyeceğimi düşündüm. Puanımın yeterli olduğunun farkındayım. Başka ne sorun vardı ki? Kendime de güveniyordum. Tüm bunlar yetmez miydi? Bana göre İzmir'e kesin kayıt hakkı kazanmak her şeyin bittiği anlamına geliyordu. Tüm bu düşüncelerle savaşırken, olası iyi ve olumsuz şeyleri hesaplıyor beynimin bir kenarında İzmir'e hep torpil geçiyordum. İzmir benim için yeni dünyaya açılan bir kapıydı, mutlaka gitmeliydim. Korna sesleriyle gözümü köy kahvesinin önünde açtım.
Son durak köy kahvesiydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.