Amacım hiçbir kişiyi, ya da kuruluşu, kötülemek, asla değil. Birilerin ekmeğine yağ sürmek te, hiç değil. Yine çözüm yolları göstermek, yine, ne yapılması gerektiğini, anlatmak.
Ülke ekonomisi ile oynamak isteyenlerin amacı belli. Ülkemizde kaos yaratmak, Kaostan sonra hükümet düşürmek. O boşlukta her türlü emellerine ulaşmak.
Ülkemde siyasi sorun var mı?
Var.
Adalet sorunu var mı?
Var.
Ekonomik sorun var mı?
Var.
İşsizlik sorunu var mı?
Var.
Sorunları sıralamakla bitmeyebilir.
Ama ben gelsem, sen gelsen, ya da senin ya da, benim partim iktidarda olsa, şu geldiğimiz nokta da ne yapılabilir?
Efendim “o kadar çok çok yol var ki, bu durumdan kurtulmak için saymakla bitmez” diyenleriniz var mı?
Var.
O halde buyurun hep beraber sorun çözelim çare bulalım.
Yok, biz iktidara geldiğimiz de kendimiz uygulamalarımızla bu sorunların tamamının hakkından geliriz deyip, hiçbir çözüm yolu önermeden sadece eleştirenleriniz olacaktır.
Bu ülkeyi bu hale biz getirmedik ki. Neden çözüm yolları önerelim diyenleriniz de olacaktır.
Böyle diyenlerinizi, sadece muhalefet yapmak için konuşanlar olarak ayıracağım. Beyinlerinde, programlarında, olağan üstü günler de, çözüm yolları olmayanlar olarak ayıracağım.
Dağarcığı boş, kelimelere, sonuçlara, takılıp kalanlar, sebepleri araştırmayanlar, olarak değerlendireceğim.
“Ne diyorsun kardeşim?” diyenleri duyar gibiyim.
Demem o dur ki, ülkem zor günler geçiriyor. Ben buradan bu zorlukların aşılmasında ne yapabilirim diyenler beri gelsin.
Bir ülke, kocaman bir ailedir. Aile fertlerinin hepsi bu olağan üstü günlerde değil, her gün, aile bütçesine katkıda bulunmak zorundadır. Çalışmak zorundadır.
Hepimiz hemen, şu anda, yeniden. Ne yapabiliriz, ne üretebiliriz, hangi kaynaklarımızı değerlendirebiliriz, üretim seferberliğine kalkarak dışarıya ne satabiliriz diye düşünmek zorundayız.
Millet bunu düşünüp araştırırken, Belediyeler ve Devlet, konut yerine, üretim haneler, fabrika binaları inşa etmeye başlamak zorundadır.
Tarım ürünlerimizi, hemen tüketilir halden, bir yıl, iki yıl içinde, tüketilebilecek hallere getirmek ve ihracata hazırlamak zorundayız. Doğal kaynaklarımızı işlenmemiş halde ihracat yapmamak, işleyerek satmak zorundayız.
Ataşelerimiz, konsoloslarımız, dış ülkelerdeki tüm vatandaşlarımız yerli ürünlerimizi tanıtımına soyunmak zorundalar.
Kurtuluşumuz konut üretmekte değil, acil olarak tarım ürünlerimizi işleyerek, pazarlamaktadır.
Sanayi ürünleri üreten fabrikalarımızın önünü açmak, onların kapanmalarını önlemekten geçiyor kurtuluşumuzun yolu.
İş yeri açanlardan, SGK primlerini kaldırmaktan geçiyor kalkınmanın yolu.
Yabancı mal kullanma hastalığından kurtulup, yerli malı kullanmaktan geçiyor.
Haydi, Türkiye’m yeniden üretim seferberliği yapalım ve hiçbir daha krizler yaşamayalım.
Bu aile bizim ailemiz.
Bu ülke bizim.
Bu Devlet bizim. Kurtarırsak, sadece biz kurtarabiliriz, başkasından fayda yok.
Kurtuluşumuz da üretimden geçiyor. Saygılarımla.