Yunus Emre

Ömer ERU

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Resmi Gazete' de yer alan genelgede, Türk dili ve medeniyetinin temel taşlarından biri olan Yunus Emre'nin vefatının 700. yılı nedeniyle 2021 yılının, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındığını açıklamıştır. Bu nedenle bende Yunus Emre hakkında inceleme yaptım.

Yunus Emre sanat yaşamında halka, halkın dili ile hitap etmiştir. Yani Türkçeyi çok güzel kullanmıştır. Öz Türkçe ile eserler vermiştir. Bu da Yunus'un her zaman okunup anlaşılmasında önemli bir rol oynamıştır.

Hacı Bektaş Veli'nin bir eserine dayanarak Sarıköy'de yaşadığı anlaşılmaktadır. Sivrihisar ilçesinde yer alan Sarıköy'de yetişmiş Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Taptuk Emre Dergâhında yaşamıştır.

Ölüm, doğum, yaşama bağlılık, İlahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele almıştır.. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirmiştir. Yunus Emre şiirlerinde adının “Yunus” olduğunu söyler. Ölümü 1320 olarak kabul edilen Yunus Emre'nin seksen iki yaşında öldüğü söylenir.

O devirde kıtlık olur. Yunus da kıtlıktan etkilenir. Kırşehir'e yakın Sulucakarahöyük'te Hacı Bektaş Veli adlı biri olduğunu ve kapısına gelen ihtiyaç sahiplerini eli boş göndermediğini duyar. Bunun üzerine Hacı Bektaş Veli'nin yanına gitmeye karar verir. Yolda giderken eli boş gitmemek için alıç toplar. Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına varır. Hacı Bektaş Veli, Yunus'un samimi ve saygılı davranışlarından çok memnun kalır. Yunus'un buğday için geldiğini öğrenince "Sorun bakalım buğday mı ister, himmet mi?” der. Bu sözleri duyan Yunus "Ben himmeti ne yapayım, karın doyurmaz ki, bana buğday gerek" der. Buğdayını alan Yunus yola çıkar.

Yolda giderken buğdayı aldığına pişman olan Yunus, geri döner. Hacı Bektaş Veli'nin huzuruna çıkar ve buğdayı istemediğini himmet istediğini söyler. Hacı Bektaş Veli "O söylediğin artık geçti biz o anahtarı Taptuk Emre’ye verdik" der. Yunus, bunun üzerine Taptuk Emre'yi bulmak için yola çıkar. Taptuk Emre'yi bulur ve ona durumu anlatır. Taptuk Emre'nin dervişi olur ve dergâha odun taşımakla görevlendirilir. Kırk yıl odun taşıdığı dergâha bir tek eğri odun getirmez. Sebebini soranlaraysa "Bu kapıdan içeriye odunun eğrisi bile giremez" der. Taptuk Emre kızını Yunus ile evlendirir. Taptuk Emre'nin yanından ayrılır. Tekrar Taptuk Emre'nin yanına döner ama Taptuk Emre'ye mahcup olduğu için önce karısı ile görüşür. Şeyhinin kendini affetmesini ister. Bilirsin gözleri görmez, sen kapının eşiğine yat. O sabah namazına kalktığında ayağı sana dokunur. Bu kim diye bana sorar. Ben de “Yunus” derim. Eğer “hangi Yunus” derse ses çıkarmadan çek git. Yok, eğer “bizim Yunus mu” derse, “kalk şeyhinin eline sarıl" der. Kadının dediğini yapan Yunus şeyhinin "Bizim Yunus mu?" sorusu üzerine kalkar şeyhini ellerine sarılır.
Yunus, öz Türkçe ile eserler vermiştir. Bu da Yunus'un her zaman okunup anlaşılmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun hoşgörüsü de çok önemlidir. "Yaratılmışı hoş gördük, yaratandan ötürü" diyebilecek olgunluktadır. Yunus Emre bir halk şairi değil halkın şairidir.

Yunus Emre, insancıl şiirleri ile evrensel bir üne kavuşmuştur. Yunus, bir barış, dostluk ve eşitlik şairidir. Onun şiirleri tüm dünya için dostluk ve huzur kaynağıdır.

Sevgiden yoksun bir insanın taştan farksız olduğu; gönlünün çoraklaşacağı, dilinden ağu (zehir) salınacağını söyler.

Yunus’un alçakgönüllülüğü yanında hoşgörüsü de evrensel boyutlarıdır.

Biz kimseye kin tutmayız

Ağyar dahi dosttur bize,

Kanda ıssızlık var ise

Mahalle vü şardır bize,

Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim,

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu âlem birdir bize.

Yunus kine, husumete, düşmanlığa set çeker. Ayrımcılık, bölücülük karabasanlarını yok etmek için, birlik olmanın nurunu saçar. İnsan ilişkilerinde konuşarak anlaşabilen, hoşgörülü, sevecen davranışları över.

Yunus’un duygu ve düşünce dünyasında kavganın yerini barış; hoşnutsuzluğun, huzursuzluğun yerini ise derin bir sevgi ve hoşgörü almıştır.

Devirleri ve dönemleri aşan evrensel bir yaklaşımla insanımızı ve bütün insanları kucaklar; onları “sevgiye, sevmeye, sevilmeye, hoşgörüye ve birbirleriyle tanış olmaya” davet eder. Sınır, mekân ve zaman tanımadan asırları aşar günümüz insanını sımsıcak kucaklar.

Hepimizde Yunus Emre'nin hoşgörüsü, sevgisi ve barış düşüncesi hakim olması dileğiyle.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.