Bir toplumu yönetenler tutarsız olamaz. Böyle bir hakları yoktur. Bu yüzden; Başbakan tutarsız olamaz, Bakanlar tutarsız olamaz, M.vekilleri tutarsız olamaz. Cumhurbaşkanı tutarsız olamaz. Mahalli idareciler tutarsız olamaz. Ve mahalli idarelerde temsil görevi verilenler de tutarsız olamaz.
Eğer yukarıdakiler birbirini tutmayan fikir düşünce ve eylemlerde bulunursa ve birilerine de bu tutarsızlıkların üstünü örtme gizleme görevi karşılığında büyük imkanlar bahşediliyorsa orada genel ahlakın tutunma ve sağlamlığını koruma imkanı kalmamış olur. Ve orada bir anda acı sonuçlar ortaya çıkmadığından yavaş yavaş aynı kanserli hücrelerin yayılması gibi bir toplum felaketine kapı açılmış olur.
1)1994 de belediye başkanlığı seçim konuşmalarında (tamamı video kayıtlarından alınmıştır) tenkide ve kendini takdime Hâkimiyetin kaynağından başlamışsın. O günkü konuşmalarına hiçbir itirazımız yok, fikir özgürlüğü bağlamında dürüstçe; “TBMM de ne yazıyor? Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir...Al sana kocaman bir yalan; hakimiyet Allah’ındır” demiş ve alkışlara boğulmuşsun… Fakat Başbakan olduktan sonra da muhalefetin lüzumsuzluğunu ispat edebilmek ve halktan aldığın desteğin kıymetini ön plana çıkarmak için bu defa Allah’ın gerçek hakimiyet sahibi olduğu gerçeğini unutarak diyorsun ki; “hakimiyet kayıtsız şartsız kimin miş? Meydanda ağzınızdan dökülecek incileri kapmak için bekleşen şakşakcılar bir ağızdan “Milletindir” deyince senin yüzünde güller açıyorsa ortada bir tutarsızlık vardır.
2)Yine 1994 de Laikliğe karşı olduğunu açık seçik ilan etmiş ve bu cesaretinle saygı kazanmışken (çünkü seçildin demek ki bir itibar kazandın…) 2007 de laikliğin faziletleri hakkında vaazlar vereceksin. (Videolarda kendi sesinle kayıtlı) Ve en son geçen sene Mısır’a laiklik iyi bir şeydir niye bunu yasalaştırmıyorsunuz diye tavsiyelerde bulunacaksın.
3)Bedelli askerlik beklentilerine cevap vermek için bir zaman; “ parası olan 21 gün askerlik yapacak, olmayan gariban askere gidecek ve PKK’yla harbederken şehid olacak.. Ben bunu şehid analarına anlatamam onların yüzüne bakamam diye gayet düzgün bir gerekçe sunacak ve takdir toplayacaksın… Sonra da Meclis’te yaptığın konuşmada “Her ne sebeple olursa olsun askerlik görevini yapmadan 30 yaşından gün almış olanlar 30 bin TL ödediği takdirde 21 gün temel eğitim bile yapmadan askerlik görevini yapmış sayılacaktır” diye bir kanun çıkartacaksın…
4)28 şubat 2011; Başbakan Libya’daki gelişmelerle ilgili konuşuyor. Nato’nun Libya’da ne işi var biz bunu kabul etmiyoruz diye yiğitçe gürleyecek ve seni dinleyenlerin yüreklerini kabartıp gözyaşları arasında; “işte yiğit başbakan böyle olur” dedirteceksin fakat aradan bir ay bile geçmeden 21 mart 2011’de Nato Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil ve tebcil için oraya girmelidir diyerek seni sevenleri hayal kırıklığına uğratacaksın…Ne oldu da fikir değiştirdin? Rüyanda peygamber efendimizi mi gördün Nato’yu adil bir tescil memuru ilan etmene öyle bir ilham mı sebep oldu? Cevabı verilmemiş korkunç bir makas değiştirme eylemi…yani yüzlerce tutarsızlığından birisi daha…
5)Yine sene 94; AB hakkında Müslüman hassasiyetinle konuşuyorsun.itiraz etmiyoruz hatta yüzde yüz katılıyoruz..Katolik Hıristiyan birliğidir bizim orda ne işimiz var diye halkın karşısında döktürüyorsun maalesef çünkü samimi olsan gürlediğinden bahsedecektik.Fakat AKP iktidara geldiği gün sen daha başbakan bile değilken AB ye giriş için her şeyi yapmaya hazırız, vereceğiniz bütün ödevleri yapacağız diyen ve her hafta bir Avrupa başkentine ikna turları düzenleyen yine sensin.
6)Zina yasasındaki kadın erkek taraflara verilen cezalardaki adaletsizliği gidermek düşüncesiyle mevcut kanunu yürürlükten kaldırıyor ve yeni madde yazım çalışmalarına tam geçecek iken;”Brüksel’den tarih almak istiyorsan derhal bu kanunu tamir etme girişiminden vazgeçmelisin” talimatı gelince konuyu “zinayı serbest bırakmış görüntüsünde” bırakarak kapatıyorsun.sana oy veren beklenti sahiplerini bu suçlama karşısında konuşamaz cevap veremez halde bırakıyorsun.Şimdi en iddialı olduğun Kuran hükümlerini Brüksel tehdidi sana rafa kaldırtıyor mu kaldırtmıyor mu? Ey ahlak sahipleri Allah için Kuran hakkı için bu konuda sizi boynu eğri hale getiren bu tutarsızlıklara söyleyecek bir lafınız olsun…
7)Ağustos 2013; Eğitim dili TÜRKÇEDİR okullarımızda başka bir dil olamayacak diyorsun. PKK dan tepki gelince Eylül 2013 de yani bir ay sonra; Kendi dilinde eğitim veren özel okullara izin verdik diye yine parası olanlar açısından meseleyi hallettiğini zannederek topu taca atıyorsun…
Bir meydan konuşmasında (muhtemelen batı da bir şehrimizde) TEK DİL-TEK BAYRAK Burası TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR… diyeceksin…Bir yerlerden tehdit gelince; “Ben hiçbir yerde tek dil, tek din demedim bunu iddia edenler….. sizdir falandır filandır diye Meşhur ERDOĞAN Klasiği haline gelmiş tavrınla konuyu kapattım zannedeceksin….
9)Üniversite öğrencilerinin yurt meselesini çözememişsin. Mesela; Dokuz Eylül Üniversitesi’nin hemen altındaki Atatürk yurdunda kalan ve birbirleriyle gidip gelmeleri, mümkün olmaktan çıkarılan karışık yurttan kızları alıp BORNOVA’ya göndereceksin. Bornova ile Balçova’nın arası en az bir saat .. Trafik de tıkanma olursa daha da kötü..110 tl ye okulunun hemen dibindeki yurtta kalırken ve rahat derse yetişebilirken bu doktor adayı kızlarımız belki de kıt imkanlı aile çocukları bu gençlerimiz devletimizin nasıl olduysa gelen bir ahlaki endişesi yüzünden sinir harbi içersinde bir eğitime ne kadar devam edebilirler? Edemezler. Bu yüzden de birkaç kız öğrenci birleşip yüksek kirayla ev tutmuşlar masrafları da elbette artmış. Ailelere gelen yük cabası.. Buna rağmen sen bu kız öğrencileri tuttukları yüksek kiradaki evlerinde bile rahat bırakmayacak ve polisine bu evleri basma görevi yüklemenin kapısını aralayacaksın….OLMAZ.. Yazıktır günahtır..
10)Ve son olarak çıkarılan yeni imar yasasındaki çarpıklığa değinip konuyu kapatmak istiyoruz. Uygulamasını seçimler sonrasına bıraktığınız bu yasa ile 300 metre karelik arsalar imal edilmiş bulunan bütün ifrazlı alanları sıfır değere indirmiş olursunuz. Çünkü eski imar yasasına güvenilerek ifrazı yapılmış ve ikinci ele yüksek bedel ödenerek geçmiş olan bu arsalar üzerine oturulacak ev yapılabilmesi mümkün değildir. Bu yasa Türkiye çapında milyonlarca insanın canını yakar. Tutarsızdır. Gayri adildir. Gayri ahlakidir.
Yönetmek üzere seçilmiş bulunan iktidar sahipleri tutarlı adil ve işinin bütün inceliklerine akıl erdirebilecek kadar ileri görüşlü olmak zorundadır. Eğer onları bağlayan maddi ve manevi yasaların önemsiz olduğuna dair bir umumi kanaat yerleşecek olursa bu memlekette pislikten geçilmez. Yollar dahil evlerimiz dahi güvenli bölge olmaktan çıkar.AHLAK eski tabirle SUKUT EDER yani yürürlükten kalkar. Gücü yetenin haklı sayıldığı cahiliye Araplarının bile gerisine düşeriz.
İnsanları bağlayan ve onlara hakiki itibar sağlayan doğruyu söyleyen ve doğruyu emreden dilleridir. Siz; Başbakandır ona azcık hareket serbestliği verelim, bırakalım istediği gibi konuşsun diye düşünür ve tutarsızlıkları kabahatten saymazsanız ilahi adalette bunun karşılığı HELAK OLMAK tır.Siz hatırlılar suç işlediğinde onları affedelim derseniz sizden önce bunu yapıp da helak olan kavimler gibi HELAK OLURSUNUZ DİYEN BİR PEYGAMBERİ kaale almıyorsunuz demektir.
Bir Çin atasözü diyor ki; pirincin içindeki siyah taşlardan korkmayın, sizin dişinizi kıracak beyaz taşlardan korkun…Beyaz taşları ayıklayalım onlara rengine bakarak bu da yenebilir diye gaflette olmayalım…..