Erki eline kim geçirirse geçirsin, yolsuzluk yapılmayan ortam yok gibi.
Geçmişte bir yazımda “rüşveti önlemenin ve alanları yakalamanın yolu, rüşvet verenin cezalandırılmasının, yasalardan çıkarılmasıyla olur” diye yazdığımı hatırlıyorum.
Rüşveti alanda suçlu verende, derseniz, suç ortaya çıkmaz. Suçlu yakalanmaz. Çünkü işi bitirecek erk sahipleri önce işi yokuşa sürüyorlar. Sonra rüşvet istiyorlar, ve alıyor. Verende bazen haklı isteklerini, çoğu zamanda haksız isteklerini para karşılığı yaptırıyorlar.
Bu gün kime sorarsanız sorunuz, her dönemde rüşvetin, yolsuzluğun, hırsızlığın, soysuzluğun olduğunu söyleyeceklerdir.
Kanıksadığımız bir söz daha var ki “ Kim yemiyor ki abi? Yiyorlar ama çok iş başarıyorlar.” Sözü dür.
Haram, helal, kuran, hak, hukuk, birbirine karıştı biliyoruz. Bu durum çok üzücü, konuştuğumuz birçok şeyi kendimiz uygulamıyor ve yaşantımız ile düşüncelerimiz neredeyse tamamen birbirine zıt hale geldi.
Kim demiş se “Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olunuz” diye boşuna söylemiş. Nadir olan bir kişilik durumu haline geldi bu söze uygun kişiler.
Batıyoruz her gün biraz daha b…k’un içine. Üzüldüğüm ne biliyor musunuz? Söylemlerinde İslam, ve din olanların bu işin içinde görünmesi ya da gösterilmesi, kişilerin değil de İslam’ın suçlanmasına sebep olmaya başlayacak. Ondan korkuyorum.
Allah katında din İslam’dır diye bir ayet var. Ve biz Allahın İndirdiği tüm kitaplara ve peygamberlerinin tümüne iman ediyorsak; Bana bir ayet, bir bap, bir paragraf bulsunlar, “kul hakkı yiyebilirsiniz” “rüşvet alabilirsiniz” “yolsuzluk yapabilirsiniz” diye, sözüm o zaman haşa, indirilen kitaplara ve Allaha olacaktır.
Ama biliyorum ki Bütün kitaplar ve bütün peygamberler bunun aksini söylemişlerdir. Bütün dinler demiyorum, dikkatinizi çekerim. Çünkü “Allah katında din İslam’dır” diyen ayeti her Cuma hutbede imamlar okurlar. Tek din vardır oda İslam’dır.
İnanışlar farklı, farklıdır ama, çeşitli dinler yoktur. Tek bir din vardır ve Bütün peygamberler de ona davet etmişlerdir. O nedenledir ki Dinler arası diyalogda yoktur. Olsa, olsa inanışlar arasında diyalog diyebiliriz.
Konumuz bu değildi. Konumuz içine battığımız, rüşvetler, yolsuzluklar, hırsızlıklar ve ahlaksızlıklardır.
“Kanıksadığımız kim yemiyor ki abi” “bal tutan parmağını yalar” gibi aşağılık konuşmalar bizi çamurun olsa iyi ya, b..k un içine çekiyor.
Yasa yapıcı (B.M.Meclisi)yasa yapmakla, yürütme dediğimiz bakanlar kurulu bu yasaları uygulamakla, bağımsız mahkemelerde bu yasalara göre yargılamayı yapmakla yükümlüler, hepimiz biliyoruz.
Yeni yasaları yaparken paralel devleti yok edelim, ortadan kaldıralım derken; yolsuzluların üzerine gidilmezse, suçluları aklayan ya da kurtaran yöntemler bulunursa, İslami söylemlerle hükümet edenler, sadece kendilerine kötülük etmiş olmazlar. İslami düşünceyi de milletin gözünde lekelemiş olurlar.
İslam’ı, kulaktan dolma şeylerden öğrenen, masum ama, okuma özürlü Milletin fertleri, korkarım İslam’dan soğuyacaklar.
Halbuki suçlu, İslami düşünce ve inanış değildir. Suçlu olan, ya da olacak olan, İslami söylemlerin arakasına saklanıp ta, ona aykırı davranan, ondan farklı yola sapan, onu kullanan ya da kullanacak olan yanlış insanlardır. Karıştırılmaması gereken burasıdır.
Bu konuda bir çift sözüm daha olacaktır. Ülkeyi paralel devlet den kurtarmanız hepimizin isteğidir.
Yolsuzluktan, rüşvetten, haksız kazançtan da kurtarmanız birincil göreviniz olduğunu unutmayınız.
Mahkeme sonuçlarının seçimlerden önce görülmesi de sizin kazancınız olacaktır. Saygılarım, insani, ahlaki ve İslami düşüncenin ruhuna helal getirmeyenleredir.