Değerli okurlar on altıncı yüzyılın sonuna doğru yaşamış olan büyük halk ozanı KARACAOĞLAN “Bir ayrılık bir yoksulluk” isimli şiirinde diyor ki:
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim vardır birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm”
Pazaryerlerini gezmeyi çok severim. Bu nedenle ilgimi çeken bazı satıcıların malını satmak için bağırmalarını mallarını methetmelerini çok duyuyorum. Bu doğal bir durum.. Elbette malını satmak için elinden gelen gayreti gösterecek.
Son günlerde pazarların hiç tadı tuzu yok. Çok pahalı fakir halkın yiyeceği ıspanak ve pırasanın bile yanına yaklaşılmıyor. Hele sofralarımızın tadı tuzu olan patates ve soğan fiyatları aldı başını gidiyor.
Mahsuni Şerif’te bir şiirinde diyor ki:
Bunu gören yürek nasıl dayan
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi? Söylemesem mi?”
Gerçekten bu pahalılık ailelerin belini büker haline geldi. Eskiden pazar arabasını yüz liraya doldurup evinin bir haftalık ihtiyacını karşılıyordu. Ama şimdi pazar arabası devri bitti.
Poşet devri başladı. Vatandaş artık yüz liraya bile poşetini dolduramıyor.
Yaşlı adamın önünde beş altı tane daha kaldı, hepsini satsa ne yapar akşam evine ne götürecek. Bütün sattığı adaçayı sanırım bir kilo soğan parası etmez.
Ne diyelim halkımızı bu duruma düşürenler utansın.
Kanada’ da ihtiyar bir adam ekmek çalmaktan tutuklanıp mahkemeye sevk edilir.
Yaşlı adam suçunu kabul edip itiraf etti. Ve yaptığı hatayı şöyle açıkladı:
"Çok acıkmıştım neredeyse açlıktan ölecektim."
Hakim şöyle hükmetti:
"Sen hırsızlık yaptığını biliyorsun ve ben senin on dolar tazminat ödemene hükmediyorum.
Bu parayı ödeyemeyeceğini bildiğim için senin yerine ben ödeyeceğim. "
Duruşma salonunda herkes susmuştu,
Hakim cebinden on dolar çıkardı ve ihtiyar adamın tazminatı olarak hazineye götürülmesini istedi.
Ardından ayağa kalktı ve salondakilere hitaben: "Hepiniz suçlusunuz ve her biriniz on dolar ceza ödemelisiniz zira sizler öyle bir şehirde yaşıyorsunuz ki ihtiyar bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor."
Duruşma salonunda 480 dolar toplandı ve toplanan parayı hakim ihtiyar adama verdi.
Hz.Ali diyor ki:
"Eğer Müslümanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar."
Bu iki örneği okuyucuların değerlendirmesine sunuyorum.